2. Hukuk Dairesi 2015/24683 E. , 2017/3858 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, kişisel ilişki yönünden; davalı erkek tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Hüküm, davalı erkek tarafından temyiz edilmiş, davacı taraf da, temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde bulunmuştur (HUMK m. 433/2). Hükmü süresinde temyiz etmemiş olan tarafın, temyize cevap dilekçesindeki temyiz itirazlarının incelenebilmesi, temyiz dilekçesinin tebliğinden itibaren on gün içinde cevap verilmesi halinde mümkündür (HUMK m. 433/2). Aksi halde, süresinden sonra verilen cevap dilekçesindeki temyiz itirazları dikkate alınamaz. Davalı erkeğin temyiz dilekçesi, diğer tarafa 18.09.2015 günü tebliğ edilmiş, karşı taraf, hükme ilişkin itirazlarını da ihtiva eden temyize cevap dilekçesini, yasal on günlük süreden sonra 05.10.2015 günü vermiştir. Bu durumda, davacı kadının katılma yoluyla temyiz talebinin süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakası çoktur. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
c-Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
d-Yargılama giderleri davada haksız çıkan taraftan alınır (HMK m. 326). Vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir (HMK m. 323). Davacının mal rejiminin tasfiyesine yönelik davası reddedilmiştir. O halde, davalı erkek yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu yönün gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/b, 2/c ve 2/d bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2/a bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, davacı kadının katılma yoluyla vermiş olduğu temyiz dilekçesinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple REDDİNE, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.05.04.2017 (Çrş.)