Esas No: 2016/3480
Karar No: 2022/2355
Karar Tarihi: 30.05.2022
Danıştay 13. Daire 2016/3480 Esas 2022/2355 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2016/3480 E. , 2022/2355 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/3480
Karar No:2022/2355
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Üst Kurulu
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Televizyon Yayıncılığı A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, uydu televizyon yayın lisansını aldığı tarihte yürürlükte bulunan hâliyle 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 42. maddesi uyarınca 6 taksit hâlinde ödemekte olduğu lisans bedelinin henüz ödenmeyen 2 taksitinin, anılan maddede 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun'un 135. maddesi uyarınca yapılan değişikliğin kendisine de uygulanması suretiyle kalan taksitlerinin 10 yıla bölünerek, taksit miktarı ve ödeme tarihlerinin bildirilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; 6552 sayılı Kanun'un 135. maddesiyle, 6112 sayılı Kanun'un 42. maddesinde değişiklik yapılarak “Yayın lisans ücreti birinci taksiti lisans belgesinin verilmesinden önce ödenmek koşuluyla kalan taksitler takip eden her yılın Şubat ayının son gününe kadar ödenecek şekilde on eşit taksitte; yayın iletim yetkilendirme ücreti, yetki belgesinin verilmesini müteakip altı ay içinde eşit taksitlerle alınır.” kuralının getirildiği, bunun üzerine davacı şirket tarafından anılan maddede yapılan değişikliğin kendisine de uygulanması suretiyle kalan 2 taksitinin 10 yıla bölünerek ödeme miktar ve takviminin gönderilmesi talebiyle 16/10/2014 tarihli dilekçe ile davalı idareye başvuru yapıldığı, anılan başvurunun reddi üzerine bakılan davanın açıldığı, anılan Kanunda yapılan söz konusu değişiklik ile lisans bedellerinin ödenmesi için 10 yıl gibi bir süre tanındığı, önceki mevzuat kapsamında bu sürenin 6 ayda 6 taksit şeklinde olduğu, buna göre yayın kuruluşlarının lehine bir düzenleme yapıldığının anlaşıldığı, olayda, davacı kuruluşun 6112 sayılı Kanun'un 42. maddesinin değişiklikten önceki hâliyle taksitlendirme yaparak yayın lisansını aldığı ve son iki taksit henüz ödenmeden, davacının lehine olan hükmün getirildiği, bu durumda, davacı kuruluşun lehine olan hükümden yararlanma talebinin kabulü gerekirken, reddi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, hukuk kurallarının yürürlükte bulundukları zaman zarfında ortaya çıkan olaylara ve ilişkilere uygulanmasının esas olduğu, 6552 sayılı Kanun'un 145. maddesi ile, yapılan düzenlemelerin yürürlük tarihlerinin belirlendiği, buna göre, 6112 sayılı Kanun'un 42. maddesinin birinci fıkrasında yapılan söz konusu değişikliğin, Kanun'un yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinin anlaşıldığı, dolayısıyla anılan Kanun'un geriye yürümesinin söz konusu olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, 6552 sayılı Kanun'un 135. maddesi uyarınca yapılan söz konusu değişikliğin, "lehe hüküm" niteliğinde olduğu, kendilerine de yeni düzenlemenin uygulanması gerektiği, diğer kuruluşların büyük çoğunluğunun 10 yıl içerisinde ödediği bedelin kendilerinden 6 ay içerisinde ödenmesinin istenilmesinin eşitlik ilkesine ve serbest piyasa şartlarına aykırı olduğu, temyize konu Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı kuruluşa Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Uydu Yayın Yönetmeliği'nin 9. maddesinin birinci fıkrası gereğince, 18/03/2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 10 yıl süre ile uydu televizyon yayın lisansı verilmiştir.
Anılan Yönetmeliğin Geçici 1. maddesi uyarınca lisans bedeli tahakkuk ettirilmiş, taksit miktarları ve ödeme tarihleri belirtilerek davacıya tebliğ edilmiştir. Sonrasında 6552 sayılı Kanun'un 135. maddesiyle, 6112 sayılı Kanun'un 42. maddesinde değişiklik yapılarak “Yayın lisans ücreti birinci taksiti lisans belgesinin verilmesinden önce ödenmek koşuluyla kalan taksitler takip eden her yılın Şubat ayının son gününe kadar ödenecek şekilde on eşit taksitte; yayın iletim yetkilendirme ücreti, yetki belgesinin verilmesini müteakip altı ay içinde eşit taksitlerle alınır.” kuralı getirilmiştir.
Bunun üzerine davacı şirket tarafından anılan maddede yapılan değişikliğin kendisine de uygulanması suretiyle kalan iki taksitinin on yıla bölünerek ödeme miktar ve takviminin gönderilmesi talebiyle 16/10/2014 tarihli dilekçe ile davalı idareye başvuru yapılmış, anılan başvurunun reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6552 sayılı Kanun'un 135. maddesiyle, 6112 sayılı Kanun'un 42. maddesinde değişiklik yapılarak "Yayın lisans ücreti birinci taksiti lisans belgesinin verilmesinden önce ödenmek koşuluyla kalan taksitler takip eden her yılın Şubat ayının son gününe kadar ödenecek şekilde on eşit taksitte; yayın iletim yetkilendirme ücreti, yetki belgesinin verilmesini müteakip altı ay içinde eşit taksitlerle alınır." kuralı getirilmiş, 145. maddesinde de, anılan kuralın Kanun'un yayımı tarihinde yürürlüğe girecek maddelerinden olduğu kurala bağlanmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Zaman Bakımından Uygulama" başlıklı 7. maddesinde "İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar. Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Zaman bakımından uygulama” başlıklı yedinci maddesinde, ceza hukuku kurallarının yürürlüğe girdikleri andan itibaren işlenen suçlara uygulanacağına ilişkin ileriye etkili olma prensibi ile bu ilkenin istisnasını oluşturan, "failin lehine olan kanunun geçmişe etkili olması", "geçmişe etkili uygulama" veya "geçmişe yürürlük" ilkesine de yer verilmiştir.
Ceza hukuku kökenli bir ilke olan "lehe olan hükmün uygulanması ilkesi", işlendiği zamanın kanunu uyarınca suç sayılan bir fiil sonradan yürürlüğe giren bir kanun ile suç olmaktan çıkarılırsa veya sonradan yürürlüğe giren kanun suçun işlendiği zaman mevcut olan kanuna göre failin lehine ise, sonraki kanunun daha önce işlenmiş olan fiillere uygulanmasını öngörmektedir.
Her ne kadar temyize konu Mahkeme kararında "6112 sayılı Kanun'da yapılan söz konusu değişiklik ile açıkça davacının lehine olan bir hüküm getirildiği, buna göre davacı kuruluşun lehine olan hükümden yararlanma talebinin kabulü gerekirken aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı" gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ise de "lehe olan hükmün uygulanması ilkesi"nin ceza hukukuna ilişkin olduğu, bu anlamda 6112 sayılı Kanun'da yapılan ve "cezailik niteliği" taşımayan söz konusu değişikliğin anılan ilke kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.
Öte yandan, "kanunların geriye yürümezliği ilkesi" uyarınca kanunlar, kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirmesi, kazanılmış hakların korunması, mâlî hakların iyileştirilmesi gibi istisnaî durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır. Yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukukî durumlara etkili olmaması, hukukun genel ilkelerindendir. Ancak kanun koyucunun kişilerin lehine haklar sağlayan kanunî düzenlemeleri geçmişe etkili olarak yapma konusunda takdir yetkisine sahip olduğunda kuşku yoktur.
6552 sayılı Kanun'un 145. maddesi ile 6112 sayılı Kanun'un 42. maddesinde yapılan değişikliğin Kanun'un yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinin kurala bağlandığı ve geçmişe yönelik olarak uygulanmasına ilişkin geçiş hükümlerine yer verilmediği, dolayısıyla anılan düzenlemenin geçmişe yönelik olarak uygulanma imkânı olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacı tarafından 6112 sayılı Kanun'da yapılan söz konusu değişiklikten yararlandırılarak altı taksit hâlinde ödemekte olduğu lisans bedelinin henüz ödenmeyen iki taksitinin on yıla bölünmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında ise hukukî isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 30/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.