10. Hukuk Dairesi 2016/15992 E. , 2019/861 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
Davacı, 2005-2008 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Umur Köyü İlkokulunda, 2008-2009 yılları arasında Arı Köyü İlkokulunda ücretli öğretmen olarak çalıştığını beyanla, Kuruma bildirilmeyen sürelerin tespitini talep etmiş, Mahkemece; davacının davalı iş verenlikte en son 17.10.2008 tarihinde bildirimlerinin yapılmış olup, bu tarihten sonra dava dışı Türk Telekom A.Ş."de çalışmalarının olduğunun anlaşılması karşısında, talep konusu 17.10.2008-2009 dönem bakımından davanın reddine, 31.09.2005-17.10.2008 tarihleri arasındaki dönem bakımından ise dosya kapsamındaki puantaj kayıtları, ders programları, görevlendirme ve ücret belgeleri doğrultusunda davacının Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Silvan İlçe Eğitim Müdürlüğü nezdinde çalıştığının tespitine yönelik kabul kararı verdiği anlaşılmaktadır.
Somut olayın incelenmesinde, dosya kapsamında davacı adına davalı işverenlik tarafından ilk işe giriş bildirgesinin 31.10.2005 tarihli olduğu belirgin ise de, Mahkemece, davacının şahsi sicil dosyasında yer alan personel bilgi formundaki işe giriş tarihi olarak belirtilen 31.09.2005 tarihinden itibaren kabul kararı verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, 31.10.2005-17.10.2008 tarihleri yönünden verilen kabul kararı yerinde ise de, 28.01.2015 tarihinde açılan davaya göre yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde 31.09.2005-31.10.2005 tarihleri arasındaki 1 aylık süre yönünden hak düşürücü süre irdelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, , 06.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.