23. Hukuk Dairesi 2015/2041 E. , 2016/812 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl davada davacı ile birleşen davada davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl davada davacı asil ... ile davalı kooperatif vekili Av. ..."in gelmiş başka gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Asıl davada davacı ... kendisinin davalı kooperatifin yönetim kurulu üyesi olarak 2004-2010 yılları arasında görev yaptığını, görev süresinin 09.05.2010 tarihinde sona erdiğini, 2004-2008 dönemine ilişkin olarak huzur hakkı alacağını alamadığını 07.05.2010 tarihinde huzur hakkı ödenmesi hususunda yönetim kurul kararı alındığını ancak 03.03.2011 tarihli ihtarnameye rağmen ödemenin yapılmadığını bu nedenle girilen takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı ... kendisinin davalı kooperatife 2004-2010 yılları arasında yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını görev süresinin 09.05.2010 tarihinde sona erdiğini, 2004-2008 dönemine ilişkin olarak huzur hakkı alacağının davalı tarafından ödemediğini bu nedenle girişilen takibe davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı kooperatif vekili davacıların iddialarını kabul etmediklerini, 2004-2006 dönemine ilişkin olarak talebin zamanaşımına uğradığını ayrıca eski yönetim kurulu üyeleri hakkında Asliye Ceza Mahkemesi"nde dava açıldığını, davacıların müvekkili kooperatifi zarara uğratmak için kambiyo senedi düzenlediklerini, huzur hakkı ödemenin davacıların yetki ve sorumluluğunda bulunduğunu, davacıların müvekkili nezdinde herhangi bir alacakları olmadığını, davacıların huzur hakları almadıklarına ilişkin iddiaların hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi kurulu raporu ve tüm dosya içeriğine göre; asıl ve birleşen davada davacıların davalı kooperatif nezdinde yönetim kurulu üyeliği yaptıkları, davalı kooperatiften 06.01.2010 tarihinde alınan yönetim kurulu kararı gereğince 31.12.2009 tarihi itibari ile kooperatif borçlarının belirlendiği, 8.000,00 TL huzur hakkı olarak dava dışı yönetim kurulu başkanına borçlu olduğunun tesbit edildiği, davacılara ilişkin bir alacağın borç listesinde yer almadığı, alacaklarını 06.01.2010 tarihli tasfiye kurulu kararına yazdırmayan davacıların daha sonra huzur hakkı iddiası ile dava açmalarının kötüniyetli olduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı ile birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık huzur hakkı alacağı nedeniyle davalı kooperatif aleyhine girişilen takiplere dayalı itirazın iptaline ilişkindir.
Dosya içeriğinden davacıların davalı kooperatifin 2004-2010 yılları arasında yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları ve bu tarihlere ilişkin olarak yapılan genel kurul toplantılarında yönetim kurulu üyelerinin huzur haklarının miktar olarak belirlendiği anlaşılmıştır.
Davalı kooperatifin 07.05.2010 tarih 112 sayılı yönetim kurulu kararında, yönetim kurulu üyelerinin 2004-2008 tarihlerine ilişkin olarak görüşülüp kabul edilen huzur hakları ücretlerinin aidat karşılığı tahakkuk ettirilerek hesaplarına yatırılması kararlaştırılmıştır.
Bu durumda davalı kooperatifin tüm defter, kayıt, belge ve varsa banka hesapları üzerinde inceleme yaptırılarak, davacıların üye aidat borçları olup olmadığı varsa miktarı ile bu tarihler arasında genel kurul kararları ile belirlenen huzur hakkı alacakları dayanakları da gösterilmek sureti ile hesaplanıp, adı geçen 07.05.2010 tarihli yönetim kurulu kararınca işlem yapılıp yapılmadığı gözönünde bulundurularak ayrıca davalı kooperatifin zamanaşımı ile ilgili def"i üzerinde durulup bilirkişi kurulundan açıklamalı denetime elverişli ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan birleşen davada davacı yararına takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davalıdan alınarak birleşen davada davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.