Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2018/7285
Karar No: 2022/3432
Karar Tarihi: 31.05.2022

Danıştay 4. Daire 2018/7285 Esas 2022/3432 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2018/7285 E.  ,  2022/3432 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2018/7285
    Karar No : 2022/3432

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına, … Tekstil ve Aksesuarları İmalat Pazarlama Ticaret Limited Şirketi'nin kanuni temsilcisi sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; asıl kamu borçlusu olan şirket hakkındaki tüm takip yolları tüketildikten ve kamu alacağının şirketten tahsili imkanının kalmadığı tespit edildikten sonra davacının kanuni temsilci olduğu döneme ait olan ve tahakkuk eden vergilerin tahsili amacıyla davalı idarece kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu kararın dava konusu ödeme emri içeriği 2004 yılına ilişkin vergi ziyaı cezalı katma değer vergileriyle, yargı harcına ilişkin kısmına yapılan istinaf başvurusu yönünden dava dosyasının incelenmesinden; dayandığı gerekçeler karşısında, kararın hukuka ve usule uygun olduğu anlaşıldığından, dilekçede ileri sürülen iddialar söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği, dava konusu ödeme emri içeriği 2006 ve 2007 yıllarına ilişkin özel usulsüzlük cezalarına ilişkin kısmına yapılan istinaf başvurusu yönünden; söz konusu ödeme emirlerine ilişkin ceza ihbarnamelerinin şirketin adresinde tebliğ yapılamaması nedeniyle 10/12/2011 tarihinde ilanen tebliğ edildiği, ancak ilanen tebliğ öncesinde şirketin bilinen adresinde tebliğ yapılamadığının 213 sayılı Kanun'un 102. maddesine uygun olarak düzenlenmiş tebliğ alındısıyla ispat edilemediğinden ilanen tebliğin usulüne uygun olduğundan bahsedilemeyeceğinden, 2006 yılına ilişkin özel usulsüzlük cezasının 31/12/2011 tarihinde, 2007 yılına ilişkin özel usulsüzlük cezasının da 31/12/2012 tarihinde ceza kesme zamanaşımına uğramış olması nedeniyle, dava konusu ödeme emrinin bu cezalara ilişkin kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davacı istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine mahkeme kararı kısmen kaldırılarak davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare vekili tarafından yapılan işlemin hukuka uygun olduğu, Vergi Dava Dairesi kararının aleyhe hükümlerinin bozulması gerekiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Temyiz isteminin reddine,
    2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K: … sayılı kararının ONANMASINA,
    3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
    4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 31/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    (X) KARŞI OY :
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinin 1. fıkrasında; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, ikinci fıkrasında; yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve bunlara bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hüküm altına alınmıştır.
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği; 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; olay tarihinde yürürlükte olan 58. maddesinde de, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı iddiası ile tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait davalara bakan vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği hükme bağlanmıştır.
    Anılan Kanun hükümleri uyarınca; şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcinin takip edilebilmesi için, şirket nezdinde usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir kamu alacağının mevcut olması ve söz konusu alacağın kısmen veya tamamen şirketin malvarlığından tahsilinin mümkün olmaması gereklidir.
    Vergi Usul Kanunu'nun "Tebliğ Esasları" başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, "Tebliğ Evrakının Teslimi" başlıklı 102. maddesinde, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerinde yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, son fıkrasında da, yukarıda fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalattırmak suretiyle tespit olunacağı, 103. maddesinde ise; muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
    Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelere göre, posta yoluyla yapılacak tebligatlarla tebliğ alındılarının 102. maddeye göre düzenlenerek, tutanak haline getirilmesi zorunludur. Tebliğ yapılacak mükellefin adreste bulunamaması, adresinin değişip değişmediği hususlarının maddede öngörülen usule uygun olarak tespiti ve durumun adres tespit tutanağına geçirilmesi; usulüne uygun bir şekilde yapılan tespitle tebliğ yapılamaz ise, ilanen tebliğ yoluna gidilmesi gerekmektedir.
    Dosyanın incelenmesinden, şirketin, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin … tarih … sayı 400 sayfasında yayımlanan ilanla tasfiyeye girdiği ve tasfiye memuru olarak …'ın seçildiği, davalı idare tarafından dosyaya ibraz edilen belgelerde tasfiye öncesinde de kanuni temsilcinin davacı olduğu, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nin … tarih … sayı 744. sayfasında yayımlanan ilanla şirketin tasfiyesinin sonlandırıldığı, şirkete ait 2004 yılı vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ve gecikme faizi ile yargı harcı, 2006-2007 yılları özel usulsüzlük cezalarının tahsili için şirket hakkında ödeme emri düzenlendiği, ödeme emri neticesinde amme alacağının şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, davacı hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 10. maddesi ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’un mükerrer 35. maddeleri uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla dava konusu ödeme emrinin tanzim edildiği ve söz konusu ödeme emrinin iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, her ne kadar Vergi Dava Dairesince, davacı adına düzenlenen ödeme emrinin dayanağı tarhiyatlara ilişkin tebligatın usulüne uygun yapılmadığı gerekçesiyle karar verilmiş ise de, dava konusunun davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emri olduğu ve dava konusu … tarih ve … sayılı ödeme emri içeriği borçların tahsili amacıyla şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin, şirketin 16/07/2013 tarihinde ticaret sicilinden silinerek tüzel kişiliği sona ermeden önce düzenlenerek mevzuata uygun olarak tebliğ edilip edilmediği irdelenmek suretiyle bu ödeme emirlerine ilişkin ihtilafın incelenmesi gerektiği ve bu aşamada asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen ihbarnamelerin incelenmesi suretiyle kararın verilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varıldığından, belirtilen gerekçe ile dava konusu ödeme emirlerini iptal eden Vergi Dava Dairesi kararını onayan Dairemiz kararına katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi