10. Hukuk Dairesi 2016/16013 E. , 2019/839 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda; davacı, davalı işveren nezdinde 26.08.2012 – 16.02.2014 tarihleri arasındaki aralıksız çalışmasında bildirilmeyen çalışmalarının tespitini talep etmiştir. Eldeki dosyada; davacının hizmet döküm cetveline göre dava konusu hizmet bildiriminin yapılmadığı, davalı banka müzekkere cevabında davacıya ait herhangi bir maaş ödemesi veya belge maaş bordrosu bulunmadığının ve şubenin temizlik işlerinin ihale ile İlgi Sosyal Hizmetler Limited Şirketinden verildiğinin belirtildiği, mahkemece gönderilen anılan şirkete tebliğin ulaşılamadığı, böylece davacının hangi işveren nezdinde çalıştığının tespit edilip açıklığa kavuşturulmadığı, dava konusu dönem ve ücret bordrolarının celp edilip dosya arasına alınmadığı, dosyadaki kolluk tutanaklarının davacının beyanı doğrultusunda hazırlandığı, kollukça tespit edilen tanıkların da halen ilgili banka şubesinde çalışan görevliler olmadığı, her ne kadar mahkemece gerekçeli kararında bordro tanıklarının dinlenildiği belirtilmişse de yargılama sırasında dinlenen tanıkların bordro tanıkları olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, hüküm kurulabilmesi için yeterli olmayan tanık beyanlarına dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, öncelikle davacının davasını somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında işverenin kim olduğu, işyerinde ne iş yaptığı, başka çalışan olup olmadığı, idarecilerin kim olduğu, işyerinin nerede olduğu ve komşularının kimler olduğunun davacıya sorulup açıklattırılması gerektiği, ayrıca tarafların sunduğu deliller ile yetinilmeyerek, kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmek suretiyle, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. Bu amaçla hizmeti ortaya koyabilecek belgeler, varsa Kurum görevlileri tarafından düzenlenen rapor ve tutanaklar getirtilmeli, yine davalı iş yerinde aynı dönemde bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, gerektiğinde aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve bunların çalıştırdığı kimseler yeniden Kurum ve Kolluk marifetiyle yöntemince belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle iddianın somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanıp kanıtlanmadığı değerlendirilmelidir. (HGK 29.06.2005 gün ve 2005/21-409- 413, 23.12.2009 gün ve 2009/10-581-619, 10.02.2010 gün ve 2010/10-72-72, 21.09.2011 gün ve 2011/10-527– 552)
HMK 31 madde gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, HMK 31 maddesi ve 119/1-e maddesi gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Davalı işverenin kamu kurumu olduğu ve kamu kuruluşlarındaki çalışanların hizmetlerinin kayıtlara geçirilmesinin ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılmasının esas olduğu göz önünde tutularak, davacının davasına konu çalışmanın geçtiği iddia edilen dönemin tamamına ait işveren nezdindeki puantaj kayıtları, ücret tediye bordroları ve konuya ilişkin tüm belgeler eksiksiz olarak getirtilmeli ve dikkatli incelenmelidir. Uyuşmazlığın çözümünde resmi ve yazılı kayıtlar esas alınmalı, anılan belge ve bordrolardan sigortalının imzasını içerenlerden, imza aidiyeti yönünden çekişme bulunmayanlar ile hata, hile, ikrah halleriyle sakatlığı iddia ve kanıtlanamayan belgelerin içeriklerinde gösterilen gün kadar çalışmanın karinesini teşkil edeceği göz önünde tutulmalıdır. Ayrıca davalı işveren nezdinde resmi sıfatla çalışan kişiler (müdür, amir, memur gibi) ile bordrolu çalışanlar tespit edilerek beyanlarına başvurulmalı, resmi veya yazılı kayıtların bulunmadığı tarihlerde alınan bu beyanlar ile eldeki deliller bir arada değerlendirilerek hüküm kurulmalıdır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında; davacının, kesintisiz olduğunu iddia ettiği çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; mahkemece resen araştırma ilkesi gereğince, davacının beyanı alınarak, dava konusu dönem içerisinde ne olarak çalıştığı hangi işi yaptığı ve çalışma şeklinin nasıl olduğu, davacının çalışmalarının davalı banka nezdinde mi yahut taşeron şirkeler bünyesinde mi çalıştığı, amirlerinin ve çalışma arkadaşlarının kimler olduğu sorularak talebi tam olarak açıklattırılmalı, şayet taşeron şirketlerde çalışma iddia edilirse, davacının talebi halinde yöntemince ve usule uygun şekilde taraf teşkili sağlanmalı, davacının ücretini elden mi banka aracılığı ile mi aldığı tespit edilerek yöntemince gerekli araştırma yapılmalı, davacının, davalı işverenin nezdinde çalıştığı birimler tespit edilerek, bu birimlerde dava dönemi çalışan davalı işveren nezdinde çalışan memur ve işverenin bordrolarında kayıtlı kişiler ile, gerektiğinde, çalıştığı yerdeki komşu işyerinde çalışan kişiler saptanarak re’sen bilgi ve görgülerine başvurulmalı; davalı işveren nezdinde kesintisiz olduğu iddia edilen çalışmanın kesintisiz olup olmadığı irdelenmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip, takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, anılan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü"ne iadesine, 09.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.