10. Hukuk Dairesi 2020/10667 E. , 2021/1780 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda ilâmında belirtildiği şekilde, davanın davalı ... yönünden reddine, davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen 12.07.2016 tarihli karar, Dairemizin 06.03.2019 günlü ve 2016/14531 E., 2019/2090 K. sayılı ilamı ile “... Somut olayda, davalı şirkete ait işyerinde gönye burunlu daire testerede çıta keserken sol elini testereye kaptırması sonucu sol el işaret parmağının kopması şeklinde gerçekleşen iş kazası hakkında düzenlenen kusur raporunda, davalılardan işveren ..."nin %78, davalı şirket müdürü ..."nın %2 ve kazalı sigortalının %20 oranında kusurlu oldukları belirtilmiş, ancak Mahkemece, davalı ..."nın ceza dosyasında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunması nedeniyle bilirkişi tarafından bir miktar kusur verilmiş ise de ceza mahkemesinde tüzel kişiliğin yargılanamaması nedeniyle davalının şirket yetkilisi olması nedeniyle ceza aldığı, ancak olayda şahsi kusurunun tespit edilemediği gerekçesiyle davalı ..."ya verilen kusur miktarı şirket kusuru olarak değerlendirilmiş ve adı geçen davalı yönünden dava reddedilmiş, davalı şirket yönünden dava kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Hakim, bilirkişi raporu ile bağlı değildir. Ancak, hakim kendisini bilirkişi veya bilirkişi kurulu yerine koyamaz. Özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda şahsi bilgisi ile kusur belirleyemez. Bu görüşü Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.04.1986 gün ve 1984/4-847 E, 1986/338 K; 08.11.1995 gün ve 1995/19-601 E, 938 K; 02.04.2003 gün ve 2003/4-185 E, 263 K; 07.03.2007 gün ve 2007/11-94 E, 113 K; 19.03.2008 gün ve 2008/11-262 E, 260 K; 14.05.2008 gün ve 2008/11-392 E, 377 sayılı kararları da doğrulamaktadır.
Hakim özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde şahsi bilgisi ile kusur belirlemesi yapamayacağına göre, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekecektir. Bu görüş de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2004 gün ve 2004/4-642 E, 648 K; 02.03.2005 gün ve 2005/11-81 E, 118 K; 30.01.2008 gün ve 2008/11-42 E, 45 K; 05.11.2008 gün ve 2008/4-655 E, 664 sayılı kararlarında vurgulanmıştır.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, Mahkemece, davalı şirket yetkilisi ...’nın ceza davasında hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği hususu da gözetilmek suretiyle mevzuat kapsamında iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan yeniden oluşa uygun kusur raporu alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. ..”gereğince bozulmuştur.
Eldeki davada ise, bozmaya uyulmuş ise de bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Mahkemece bozma sonrasında alınan kusur raporunda, davalı ...’nın sorumluluğu tartışılmadan hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Buna göre, davalılar ... ve ... yönünden meydana gelen iş kazasındaki sorumlulukları ayrı ayrı irdelenmek üzere işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden yeniden kusur raporu alınarak varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek, uyulan bozma kararı gereklerine göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.