11. Hukuk Dairesi 2019/3246 E. , 2020/902 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Yozgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 02/05/2019 tarih ve 2014/199-2019/354 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi ..."nın ... isimli kişiden davalı şirketin hisselerini devraldığını, ödenen anapara ve fazin ödenmesi için davalı şirkete gönderilen ihtara, murisin şirket ortağı olduğundan bahisle cevap verildiğini, anonim şirketlerin gücünü ve sermayesini ortaklarından alan, bu sermaye ile ticari faaliyetlerini yürüten ticari kuruluşlar olduklarını, şirket ortaklığının belli bir süreyle sınırlandırılamayacağını, anonim şirketlere egemen olan temel ilkelerin başında sermayenin korunması ilkesinin yer aldığını, sermayenin korunmasına yönelik emredici hükümler getirildiğini, TTK"nın 405. maddesi uyarınca pay sahiplerinin sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyeceklerini, davalı şirketin müvekkillerinin murisinin parasını alıp kullanmasına rağmen uzun süredir kâr payı vermemesinin iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirkete yatırılan 10.000 TL anaparanın ve faizinin, olmadığı kâr payının yatırılış tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıların murisinin müvekkili şirketin ortağı olduğunu, TTK"nın 329. ve 405. maddeleri gereğince anonim şirket ortaklarının sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyeceklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, davacılardan bazılarının davacı ...’e tevkil yetkisi verdikleri, taraf vekilinin bu yetkiye dayanılarak vekil tayin edildiği, avukat tutma yetkisinin kişiye sıkı sıkıya bağlı hak olduğu, anılan nedenle davacı mirasçılar ile zorunlu dava arkadaşlığının tam olarak sağlanamayıp taraf teşkilinin gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dava dilekçesinde belirtilen davacıların tamamı murisin mirasçıları olup, alacağın terekeye intikali nedeniyle davacı oldukları anlaşılmaktadır. Ancak davada ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."ün ...’yı vekil tayin ettikleri anlaşılmaktadır.
4721 sayılı TMK’nın 640. maddesine göre, mirasçılar arasında iştirak halinde mülkiyet hükümleri geçerli olup, mirasçılar tereke üzerinde ancak oybirliği ile tasarruf edebileceklerinden, davanın, yukarıda adları yazılı geçerli vekalet ilişkisi bulunmaması nedeniyle taraf sıfatı bulunmayan diğer mirasçıların muvafakatlarının sağlanması veya TMK"nın 640/3 madde ve fıkrası uyarınca yetkili mahkemece terekeye temsilci tayin ettirilmesi suretiyle görülmesi gerekir. Bu durumda mahkemece, anılan hususlar nazara alınarak davacıların aktif dava ehliyeti konusunda, TMK’nın 644. maddesi uyarınca mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülüp dönüştürülmediği de araştırılarak, dönüşmemiş ise yukarıda yazılı muvafakat yahut tereke temsilcisi vasıtasıyla davayı görmesi gerekirken davanın usulden reddi doğru olmamıştır.
2- Dava konusunun esasına gelindiğinde, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"nun 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ""31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun"un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu"nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re"sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ:Yukarda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, (3) nımaralı bentte açıklanan nedenlerle davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 04/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.