Esas No: 2019/368
Karar No: 2022/2293
Karar Tarihi: 31.05.2022
Danıştay 9. Daire 2019/368 Esas 2022/2293 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 9. Daire Başkanlığı 2019/368 E. , 2022/2293 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2019/368
Karar No : 2022/2293
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ....
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:.... sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: ... Reklam Gıda İnşaat Turizm İletişim San. ve Tic. Ltd. Şti'ne ait vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci ve şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen ... tarih ve ... ve ... tarih ve .... ve ... sayılı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... Vergi Mahkemesinin ... gün ve E: ..., K: .... sayılı kararıyla; davacının kanuni temsilci olması nedeniyle sorumlu tutulduğu borçlara ilişkin ... tarih, ... sayılı ödeme emrinin dayanağı olan ihbarnamelerin asıl borçlu şirkete şirket müdürü sıfatıyla davacının ikametinde annesi ....'e 27/10/2011 tarihinde tebliğ edildiği, şirketin kanuni temsilcisinin ikamet adresinde şirket adına yapılacak tebliğin, bizzat ilgilisine yapılması gerektiğinden ve böyle bir tebliğin o adreste bulunanı değil şirketi ilgilendirir nitelikte olduğundan, şirket adına yapılacak tebliğ işlemlerinde ilgilisinin o anda adreste bulunamaması halinde tebligatın şirketle ilgisi olmayan kişilere yapılmasına olanak bulunmadığı, bu durumda henüz asıl borçlu şirket nezdinde usulüne uygun olarak kesinleştirilmeyen söz konusu amme alacakları bakımından davacı hakkında düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacının şirket ortağı olarak sorumlu tutulduğu amme alacaklarına ilişkin ... tarih ve .... ve ... sayılı ödeme emirleri yönünden, tüzel kişilerle ilgili vergi veya başkaca bir amme alacağının kanuni temsilci ve şirket ortaklarından ödeme emriyle istenebilir safhaya gelmesi için tarh, tebliğ ve tahakkuk safhalarının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda öngörülen usule uygun olarak tamlanması, amme alacağının kesinleşmesi, şirket hakkında ödeme emirlerinin tebliğ edilerek alacağın tahsil edilebilir safhaya getirilmesi, şirket hakkında mal varlığı araştırması yapılması, yapılan mal varlığı araştırması sonucunda alacağın tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine kanuni temsilci ve şirket ortağının sorumluluğuna gidilmesi, bu safhalardan herhangi birinin usulüne uygun olarak yapılmaması halinde amme alacağının kanuni temsilci veya şirket ortağından tahsili yoluna gidilmesinin mümkün bulunmadığı, olayda, asıl amme borçlusu şirket adına düzenlenen vergi inceleme raporlarına dayanılarak tarh edilen 2008/Şubat, Mart, Temmuz, Ağustos ve 2008/Ocak-Ağustos dönemlerine ilişkin vergi ve cezaların, sözkonusu şirketin ortağı olduğundan bahisle davacıdan tahsili amaçlanmış ise de, vergi ve cezaların davacının ortak ve kanuni temsilci olduğu 13/11/2008 - 24/07/2013 dönemlerini kapsamadığının açık olduğu, amme alacağı ile ilgili davacının ortak sıfatıyla sorumluluğunun varlığından söz etmek mümkün olmadığından, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen ihbarname ve ödeme emirlerinin usulüne uygun olarak şirkete tebliğ edilmek suretiyle vergi borcunun tahakkuk ettirildiği, asıl borçlu şirket tarafından borcun vadesinde ödenmediği, şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırmasında borca yeter mal varlığı bulunmadığından amme alacağının asıl borçludan tahsil edilemeyeceği sonucuna ulaşılarak şirket ortağı sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlendiği, işlemin hukuka uygun olduğu iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ....'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
... Gıda İnşaat Turizm İletişim San. ve Tic. Ltd. Şti'ne ait vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci ve şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen ... tarih ve ... ve .... tarih ve .... ve ... sayılı ödeme emirlerinin iptali istemine istenilmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 saylı Vergi Usul Kanunu'nun "Tebliğ esasları" başlıklı 93. maddesinde, "Tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilümum vesikalar ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasiyle ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmiyenlere ilan yolu ile tebliğ edilir.Şu kadar ki, ilgilinin kabul etmesi şartiyle, tebliğin daire veya komisyonda yapılması caizdir." düzenlemesine, "Tebliğ yapılacak kimseler" başlıklı 94. maddesinde, "Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır. Tüzel kişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzel kişilerin mütaaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması kafidir. Tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müsdahdemlerinden birine yapılır. (Muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir.)" kuralına, "Bilinen adresler" başlıklı 101. maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan hâlinde ise; bu Kanun'a göre bilinen adreslerin; mükellef tarafından işe başlamada bildirilen adresler, adres değişikliğinde bildirilen adresler, işi bırakmada bildirilen adresler, vergi beyannamelerinde bildirilen adresler, yoklama fişinde tespit edilen adresler, vergi mahkemesinde dava dilekçelerinde ve cevaplarında gösterilen adresler, yetkili memurlarca tutanakla tespit edilen adresler (İlgilinin tutanakta imzası bulunmak şartıyla) ve bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir vesikalarında tespit edilen adresler olduğu düzenlenmesine yer verilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 54. maddesinde, müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil edileceği, 55. maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan şeklinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan şeklinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği belirtilmiştir.
6183 sayılı Kanun'un 5766 sayılı Kanunla değişik 35. maddesinin 1. fıkrasında; limited şirket ortaklarının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacağı, 2. fıkrasında; ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden 1. fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı, 3. fıkrasında ise amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden 1. fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı kurala bağlanmıştır.
5766 sayılı Kanun'un gerekçesinde; maddede yapılan ibare değişikliği ile limited şirketten tahsil edilemeyen dolayısıyla 6183 sayılı Kanunun 35. maddesi kapsamında takip edilmesi gereken kamu alacaklarından ikincil sorumlu olan şirket ortaklarının sorumluluklarının başlayabilmesi için açıklayıcı hüküm getirilmekte olduğu, limited şirketin amme borçlarından, eski ve yeni ortakların ne şekilde sorumlu olacakları hususunun da düzenlendiği, maddede yapılan bir diğer düzenleme ile amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olması halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacaklarının belirtilmekte olduğu ve bu sorumluluk uygulamasının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren amme alacaklarının, düzenlendikleri kanunlardaki kanuni ödeme sürelerinde ve/veya 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na göre verilen özel ödeme süreleri içinde farklı şahısların ortak olması halini de kapsadığının ifade edildiği, limited ortakların sorumluluğuna esas alınan amme alacaklarının doğduğu zamanlar, dönemleri ve ödeme zamanları kriterlerinin, yargı kararlarında da benimsendiği, ancak bu zamanlarda farklı şahısların ortak olması halinde sorumlu tayininde kararlar içinde görüş birliğine varılamadığı, önerilen düzenlemenin, yargı kararları ile içtihat oluşturulamamış bu konulara açıklık getirerek ihtilafları azaltma amacını taşıdığı, diğer taraftan yine yargı kararları da dikkate alınarak madde ile bu şahıslara müteselsil sorumluluk getirilmesinin, bir yandan hisse devri yapan ortakların borcunu ödemesini sağlayacağı, diğer yandan da devralan şahısların limited şirket hissesinin değerini borçluluk durumunu da göz önüne alarak belirlemesine imkan vereceği belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge İdare Mahkemesi kararının, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ... tarih, ... sayılı ödeme emrine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik davalı idarenin temyiz isteminin incelenmesinden;
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelere göre, bir tebligatın geçerli sayılabilmesi için, öncelikle muhatabın bilinen adreslerinde, muhataba veya Kanun'da sayılan bazı özel durumlar için muhatap yerine tebligatı kabule yetkili kimselere yapılmış olması gerekir. Kanun, muhatap yerine tebligatı kabule yetkili kimselere yapılacak tebliğin, muhataba yapılmış sayılacağını öngörmüştür. Ayrı bir tüzel kişiliği olan şirket adına yapılacak tebligatın da kural olarak öncelikle şirketin bilinen adresinde tebliği yoluna gidilerek ilgilinin adreste bulunamaması veya adresin boş ve kapalı olduğu hususlarının usulüne uygun şekilde tespit edilmesi durumunda, kanuni temsilcisinin ikâmet adresinde bulunanlardan birine yapılabileceği açıktır. İkâmet adresinde yapılacak tebligatlarda da tebliğ yapılabilecek kişiler bakımından, görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmama ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmama şartları dışında herhangi bir sınırlama getirilmemiştir.
Dolayısıyla, tüzel kişilere bilinen adreslerinde ulaşılamaması hâlinde, tebligatın, kanuni temsilcinin ikâmet adresinde yapılmasının denenmesi yönünde kanuni bir zorunluluk bulunmamakla birlikte, tebliğ edilecek evrakın kanuni temsilciye ya da ikâmet adresinde bulunanlardan birine tebliğ edilmiş olması, tebligatı hukuka aykırı kılan bir neden olarak görülemez.
Dosyanın incelenmesinden, Mahkeme kararında her ne kadar ödeme emrinin dayanağı olan ihbarnamelerin asıl borçlu şirkete şirket müdürü sıfatıyla davacının ikametinde davacının annesi ...'e 27/10/2011 tarihinde tebliğ edildiği, şirketin kanuni temsilcisinin ikamet adresinde şirket adına yapılacak tebliğin, bizzat ilgilisine yapılması gerektiğinden ve böyle bir tebliğin o adreste bulunanı değil şirketi ilgilendirir nitelikte olduğundan ve şirket adına yapılacak tebliğ işlemlerinde ilgilisinin o anda adreste bulunamaması halinde tebligatın şirketle ilgisi olmayan kişilere yapılmasına olanak bulunmadığından henüz asıl borçlu şirket nezdinde usulüne uygun olarak kesinleştirilmeyen söz konusu amme alacakları bakımından davacı hakkında düzenlenen ... tarih, ... sayılı ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle anılan ödeme emrinin iptaline karar verilmiş ise de; asıl borçlu şirketin mükellefiyetinin 04/11/2010 tarihinde re'sen terkin edildiği görüldüğünden, şirket adına düzenlenen ödeme emrinin, mükellefiyet kaydının re'sen terkini nedeniyle bilinen iş yeri adresinde bulunmayan asıl borçlu şirketin kanuni temsilcisinin ikâmet adresinde, kanuni temsilci dışında birine tebliğ edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, anılan ödeme emrine karşı açılan davada, 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesi kapsamında ileri sürülebilecek nedenler dikkate alınmak suretiyle yapılacak incelemeye göre yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Davalı idarenin Bölge İdare Mahkemesi kararının, davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ... ve ... sayılı ödeme emirlerine ilişkin hüküm fıkrasında yönelik temyiz istemine gelince;
Olayda, davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen dava konusu ... tarih ve ... sayılı ödeme emri içeriği borçların, 2008/Şubat,Mart,Temmuz,Ağustos dönemlerine ilişkin katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme zammı; ... tarih ve ... sayılı ödeme emri içeriği borçların ise, 2008/Şubat-Ağustos dönemlerine ilişkin katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası, gecikme zammı ve 2013/Ocak-Aralık dönemine ilişkin kesilen özel usulsüzlük cezasından oluştuğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda sözü edilen 6183 sayılı Kanunun 5766 sayılı Kanunla değişik 35. maddesi hükmüne göre, davacının ortaklık sıfatını kazandığı tarihten önceki dönemlere ilişkin tüzel kişiliğin borçlarından müteselsilen sorumlu tutularak ortak sıfatıyla takibinde yasaya aykırılık bulunmayıp, 13/11/2008 tarihinde hisse devralmak suretiyle ile şirket ortağı olan davacının devir tarihinden önceki dönem vergi borçlarından devredenle birlikte müteselsilen sorumluluğu olduğu göz önüne alındığında, Bölge İdare Mahkemesince davacının ödeme emri aşamasında ileri sürülebilecek iddialarının ve asıl borçlu şirket hakkında takibatın kesinleşip kesinleşmediğinin ve malvarlığı araştırmasının da değerlendirilerek yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:...., K:.... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 31/05/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.