11. Hukuk Dairesi 2019/221 E. , 2019/7883 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 11/09/2018 tarih ve 2017/705-2018/648 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin makina satışından elde edilen gelirin şirketin diğer ortağı olan ..."in ölümü sebebi ile mirasçılarına dağıtılması sırasında davacıya yapılacak ödemelerden 63.782,00 TL kesinti yapıldığını, kesintinin nedeninin ise, şirkete ait muavin kayıtlarında görüldüğü üzere davacının davalı şirkete borçluymuş gibi tek taraflı kayıtlar düzenlenmesi olduğunu, muavin kayıtlarında davacının borç hanesine yazılan tutarlardan 15.300,00 TL"nin dava konusu yapıldığını, ancak 48.572 TL borcu olmadığını, davalı şirketin bu alacağını kanıtlamak zorunda olduğunu, şirket ve banka kayıtlarına bakıldığında 10/01/2006- 30/06/2006 tarihleri arasında şirketin banka hesabından kendisi için para çekmediği ve şirketin kasasından böyle bir paranın çıkmadığının görüleceğini ileri sürerek, davacının davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ile şirkete ödenen 48.572,00 TL’nin istirdatını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının davaya konu borcu olduğu için bu bedelin ödeme yapılırken mahsup edildiğini, borca konu bedellerin davalının Ziraat Bankası Uşak Şubesi’nde bulunan hesabına Hazine tarafından 5084 sayılı Yasa hükümleri gereği verilen enerji desteği için yatırılmış olan bedellerden kaynaklandığını, söz konusu borcun 15.300,00 TL tutarındaki kısmı için Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/318 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve verilen kararın kesinleştiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, alınan ek rapor ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafın davalı şirketin diğer ortağı ...’nin ölümü ile makine satışından elde edilen gelirin mirasçılara dağıtımında davacıya yapılacak ödemelerden davalı şirketçe kesinti yapıldığını, bir kısım miktarın dava konusu yapıldığını ancak kalan 48.527,00 TL kesinti sebebiyle borçlu olmadığının tespitini ve anılan miktarın tahsilini talep ettiği, davalı tarafın ise dava konusu bedelin mahsup edilmesinin davalı şirkete kullandırılan krediden kaynaklandığını, davalı şirket hesabına yatırılan kredinin davacı tarafından çekildiğini ve şirkete aktarılmadığını, bu sebeple dava konusu bedelin davacı borcundan mahsup edildiğini savunduğu, 29.12.2005 tarihinde davacının talimatı ile Raşit Erdem tarafından 11.944,00 TL, 16.03.2006 tarihinde 3528,00 TL 22.03.2006 tarihinde 8.000 TL, 10.07.2006 tarihinde davacının talimatı ile Mithat Tosun tarafından 25.100,00 TL çekilmiş olduğu, bu paraların davacı tarafından verilen talimat ile görevlendirilen kişiler tarafından çekildiği, 10.08.2006 tarihinde davacının kendisi tarafından da Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/318 esas sayılı dava dosyasına konu 15.300 TL tutarında paranın davalı şirkete ait hesaptan çekildiği, dolayısıyla davacının kendisi tarafından verilen talimat ile çekilen paralardan sorumluluğun bulunduğu ve davaya konu bedel tutarında borcunun mevcut olduğu için bu bedelin ödeme yapılırken mahsup edildiği gerekçesiyle davacı tarafça açılan asıl davanın ve asıl davadaki istirdat talebinin ferisi niteliğinde olan faiz istemi yönünden açılan ek davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, şirkete ait makinanın satışı nedeniyle ortağa düşen pay bedelinden doğan alacağa rağmen davalı şirket tarafından davacıya çıkartılan borçtan dolayı menfi tespit ve bu sebeple şirketten olan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacının şirketten alacağının tahsili istemli dava yönünden; limitet şirketler bakımından olaya uygulanacak mülga 6762 sayılı eTTK’nın 533. maddesi uyarınca, esas sözleşme ve bilançoya göre yıllık kâr payı alma hakkı ile 552. maddesinin yollaması ile TTK 439 ve TTK 447. maddeleri uyarınca da, şirket borçları ödendikten sonra kalan tasfiye payı alacağı dışında ortakların ortaklığın devamı süresince ortaklığa ait bir menkul veya gayri menkulün satışı nedeniyle bir bedel talep edebilmeleri mümkün değildir.
Bozma öncesi aşamada davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı şirket vekilinin temyizi üzerine eksik inceleme nedeniyle davalı yararına tamamen bozulmuş olup, her hangi bir konuda onama veya davalının temyiz isteminin reddine karar verilmemiş olmakla, bu dosya davacısı yararına usulü müktesep hakkın doğduğundan söz edilemez.
Somut olayda davacı, şirkete ait bir makinenin satışı nedeniyle şirket kasasına giren bedelden payına düşen miktarı talep etmiş ise de, şirket tasfiyeye girmediğine göre şirkete ait bir malın satışı nedeniyle elde edilen meblağın payları oranında ortaklara dağıtılması mümkün değildir. Mahkemece, bu konuda her hangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın, işin esasına girilerek davacı ortağın şirkete olan borçlarıyla mahsubu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve bu husus HMK’nın 369/1. maddesi uyarınca Kanuna açık aykırılık hali kabul edilerek hükmün re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının, sorumluluğunu gerektiren bir neden olmadığı halde kendisine şirket tarafından çıkartılan 48.527,00 TL borç yönünden borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davasına ilişkin olarak Mahkemece, ileri sürülen davacının verdiği talimatla bankadan çekilen toplam 48.527,00 TL nedeniyle davacının borçlu olduğu kanaatine varılmış ise de, bankadan çekildikten sonra bu paraların davalı şirket defterlerine kaydedilip kaydedilmediği, şirket kasasına girişinin bulunup bulunmadığı, parayı çektiği söylenen Raşit ve Mithat isimli şahısların o tarih itibariyle şirkette her hangi bir sıfatlarının bulunup bulunmadığı, bu miktarların şirket işlerinde kullanılıp kullanılmadığı ve bu nedenle davalının çekilen paralardan sorumlu olup olmayacağı bu konuda şirket ortaklar kurulunda bir karar alınıp alınmadığı hususunda hiçbir bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın, sadece, paraların
davacının talimatı üzerine bankadan çekildiği için davacının bu meblağlardan sorumlu olduğu gerekçesiyle menfi tespit davasının reddine karar verilmesi de doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, borçlu olmadığının tespiti ve alacağın tahsili istemine ilişkin olup mahkemece verilen ilk kararla davacının alacağından mahsubu gereken bir borcu bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalının temyizi üzerine Dairemizce davalı şirketin kullandığı kredi ile ilgili banka kayıtları ve daha önce dava konusu olan 15.300,00 TL ile ilgili Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/318 Esas sayılı dava dosyası getirtilip incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin dava dosyası getirtilmiş ayrıca davalı şirkete ait banka kayıtları getirtilerek incelenmiş ve davacının talimatıyla davalının banka hesabından çekilen paralardan davacının sorumlu olduğu gerekçesiyle gerek asıl gerekse birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme, yapılan yargılamada tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlıdır. Mahkeme iddia ve savunmanın dışına çıkarak iddia edilenden başka bir şeye karar veremeyeceği gibi savunmanın da ötesine geçemez. HMK"nın 137. maddesi gereğince mahkeme ön incelemede uyuşmazlık konularını tam olarak belirler. 143. madde gereğince tarafların davada ileri sürdükleri bütün iddia ve savunmaları birlikte inceler. 187. maddesi gereğince ise ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek vakıalar oluşturur. Ayrıca aynı Yasa"nın 297. maddesi gereğince hüküm tarafların iddia ve savunmalarını, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri gösterir. Bütün bu hükümlerden anlaşılacağı üzere mahkeme re"sen gözetilmesi gereken haller dışında uyuşmazlığın çözümünde tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlıdır. Somut olayda davacı, şirketin makina satışından elde edilen gelirin ortaklar arasında bölüştürüldüğünü, şirketin diğer ortağının mirasçılarının kendi paylarını aldıklarını ancak kendisine yapılacak ödemeden şirkete borcu olduğu sebebiyle 63.782,00 TL kesinti yapıldığı, ancak şirkete 15.300,00 TL borçlu isede bakiye borcunun olmadığını bildirerek 48.572,00 TL şirkete borcu bulunmadığının tespiti ile şirket demirbaşından kendi payına düşen meblağdan bu miktar kesinti yapılmış olması nedeniyle bu tutarın davalı şirketten tahsilini talep etmiştir. Davalı ise davacının şirketin demirbaşının satıldığı, bedelinin ortaklar arasında paylaşıldığı, diğer ortağın payını aldığı yönündeki iddialarına karşı çıkmamış, davacının borcu olması nedeniyle davacı payının ödenmediğini savunmuştur.
Tarafların bu iddia ve savunmalarına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu vakıa sadece davalının şirkete borcu olup olmadığı yönündedir. Zira davalı davacının 63.782,00 TL alacağı bulunduğunu inkar etmemiş bu meblağın davacınında şirkete borcu olması nedeniyle ödenmediğini savunmuştur. Bu iddia ve savunmanın dışına çıkarak şirkete ait makinanın satışı yapılarak bedelinin ortaklar arasında paylaştırılamayacağı ve bu nedenle de davacının muaccel bir alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın bu talep yönünden reddine karar verilmesi usul hükümleri ile bağdaşmayacaktır.
Ayrıca mahkemenin verdiği ilk kararda davacının borçlu olmadığı ve bu nedenle şirketten alacak talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar davalı şirketin banka kayıtları ile taraflar arasına evvelce görülen dava dosyası içeriğinin incelenmesi gerektiği gerekçesiyle eksik inceleme sebebiyle bozulmuştur. Davacının şirkete borçlu olup olmadığı yönünde inceleme yapılacaktır. Dairemizce davacının alacak talebiyle ilgili bir bozma yapılmamıştır. Bu suretle de Dairemizin bu bozmasıyla davacı yararına usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Bundan sonra geriye dönülerek davacının alacağının muaccel olmaması nedeniyle şirketten alacak talep edemeyeceği söylenememelidir.
Gerek re"sen gözetilecek bir hal bulunmadıkça tarafların iddia ve savunmalarının dışına çıkılamayacak olması gerekse usulü kazanılmış hakkın oluşması nedeniyle Dairenin bozma kararına katılamıyoruz.