(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2016/8442 E. , 2016/7076 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Alacak
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir: Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalıların, davacıya ait adresindeki evi fuzulen işgale yeltendiklerini, tarafından 12.06.2009 tarih, 2009/01 sayılı kararla verilen müdahalenin men"i ve fuzuli işgalin sona erdirilmesine ilişkin karara karşı direnerek Foça Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/127 Esas sayılı dosyasında zilyetliklerine tecavüzün önlenmesi yolunda 17.06.2009 tarihinde dava açarak ihtiyati tedbir talep ettiklerini, iş bu davanın 28.07.2009 tarihinde reddedildiğini, davalıların bu kararın hemen akabinde taşınmazı terk ettiklerini, davalıların 3 ay taşınmazı işgal ettiklerini, taşınmazın yazlık olması ve dönemsel olarak 5 ay süre için kiraya verilmesini engellediklerini, 1 yıllık süre için kiraya verilme imkanının ellerinden alındığını, davanın ecrimisil davası olmayıp davalıların haksız eylemleri nedeniyle kira gelirinden mahrum kalmaları nedeniyle tazminat davası olduğunu, belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3 aylık kira karşılığı 3600 TL maddi ve 1500 TL manevi tazminatın tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde: davalılar aleyhine ikame edilen davayı kısmen kabul ettiklerini, davalıların bir önceki sene davacıya ait gayrimenkulü kiraladıklarını, dava konusu edilen yılın yaz aylarında da gayrimenkulün kiralanması hususunda davacı ile anlaştıklarını, kira peşinatı olarak ise 500 Euro parayı davacıya verdiklerini, davalıların bu anlaşmaya istinaden 25.05.2009 tarihinde İstanbul’dan birkaç aylık eşyalarını alıp geldiklerini, hatta eşyaların taşınması esnasında davacının kendilerine yardım dahi ettiğini, ancak aynı gün davacıya ait gayrimenkulde klimanın çalışmadığını, kapının kilitlenmediğini ve sair bazı eksikliklerin giderilmemiş olduğunu gören davalılar ile davacı arasında geçen tartışma sonrasında davacı başkaları aracılığıyla davalıların evi terk etmelerini istediğini bildirdiğini, davacının kaymakamlık makamına başvurarak fuzuli işgal sebebiyle davalıların tahliyesini talep ettiğini, Kaymakamlık makamının yaptığı sınırlı araştırma ve sınırlı yetki sebebi ile tahliye kararı verildiğini, davalıların ise mahkeme kararı ile bu idari kararı tedbiren durdurduklarını, fakat ne yazık ki açılan zilyetliğin tespiti davasının reddedildiğini ve davalıların tahliyesi yönünde karar çıktığını, davalıların tahliye kararı verildiği gün taşınmazdan ayrıldıklarını, davacının manevi tazminat talebinin mesnetsiz olduğunu, davacı
./..
tarafın 3 aylık kira alacağı talebine gelince; davalıların davacı ile gayrimenkulü aylık 600 euro bedelle kiralamak için anlaştıklarını, davalıların gayrimenkulde kaldıkları tarihlerin 25.05.2009 ile 29.07.2009 tarihleri arası olduğunu, yani toplam 2 ay ve 3 gün olduğunu, bu sebeple davalıların davacıya borçlu olduğu miktarın toplam 1260 euro olduğunu, davayı kısmen kabul ile davalıların davacı tarafa 1260 euro bedeli borçlu olduğunu kabul ettiklerini, fazlaya ilişkin taleplerin reddini talep ettiklerini, davalıların zaten mahkemenin takdir etmiş olduğu 1200 euroyu mahkeme veznesine yatırdıklarını, savunmuştur. Mahkemece davacının davalıları kendi iradesi ile eve aldığı, yazılı bir sözleşme yapılmamış olsa dahi birbirine uygun taraf iradeleri ile kira sözleşmesinin kurulduğu , haksız işgalin söz konusu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının müracaatı üzerine 12.06.2009 tarih, 2009/01 sayılı kararla verilen müdahalenin men"i ve fuzuli işgalin sona erdirilmesine ilişkin karara karşı davalılar tarafından EK sayılı dosyasında zilyetliğin tespiti ve korunmasına ilişkin davada kendilerinin kiracı olduğunu iddia etmişlerse de bunu kanıtlayamamışlar, bu nedenle dava reddedilmiş ve temyiz edilmeksizin 09/06/2010 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda davalıların taşınmazda herhangibir sözleşmeye dayanmadan oturduklarının kabulü gerekir. Davacı, dava dilekçesinde ecrimisil istemediklerini davalıların taşınmazda bulundukları süre içerisinde taşınmazı başkasına kiraya veremediklerini bu nedenle kira gelirinden mahrum kaldıklarını, ileri sürerek 3600 TL maddi ve 1500 TL manevi olmak üzere fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.100 TL nin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemenin karar gerekçesinde; davacının davalıları kendi iradesi ile eve aldığı, yazılı bir sözleşme yapılmamış olsa dahi birbirine uygun taraf iradeleri ile kira sözleşmesinin kurulduğu, gerekçe gösterilmişse de bu husus EK sayılı 09/06/2010 tarihinde kesinleşen kararına uygun düşmemiştir. Bu durumda mahkemece, davacının talebinin yukarıda açıklananlara göre değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 30.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.