213 sayılı Yasaya muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/4569 Esas 2018/566 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/4569
Karar No: 2018/566
Karar Tarihi: 29.01.2018

213 sayılı Yasaya muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/4569 Esas 2018/566 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme, sanık hakkında sahte fatura düzenlemek suçundan kamu davası açıldığını ancak hüküm kısmında sahte fatura kullanmak suçundan söz edilerek karıştırıldığını belirtti. Ayrıca, suça konu faturaların incelenmeden eksik araştırma ile hüküm kurulduğunu ve TCK’nın 53. maddesi ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararı nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması gerektiğini ifade etti. Kararda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesi ve 230. maddesi hakkında da detaylı açıklama yapıldı ve dosyada bulunmayan fatura asıllarının duruşmada incelenmesi gerektiği belirtildi. Kanunlarla ilgili detaylı açıklama ise şöyle: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesi, “Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır” şeklinde düzenlenmektedir. Ayrıca, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 230. maddesi, alım-satım ya da hizmet ifasının belgesi olan faturaların, Vergi Usul Kanunu’nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi hakkındadır.
11. Ceza Dairesi         2016/4569 E.  ,  2018/566 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : 213 sayılı Yasaya muhalefet
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    1) 5271 sayılı CMK"nın 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamade açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı, 213 sayılı Yasanın 367. maddesi uyarınca dava şartı olan komisyon mütalaasına uygun olarak 19.04.2012 tarihli iddianame ile sanık hakkında, “2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek” suçundan kamu davası açıldığı, “2006 takvim yılında sahte fatura kullanmak” suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gibi birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olan "sahte fatura düzenlemek" ve “sahte fatura kullanmak” suçlarının birbirine dönüşmeyeceği gözetilmeksizin, mahkemece hüküm kurulurken gerekçesinde “sahte fatura düzenlemek” ibaresine yer verilmesine rağmen hüküm kısmında "sahte fatura kullanmak" eyleminden söz edilerek hükmün karıştırılması,
    2) Sanık hakkında “2006 takvim yılında sahte fatura düzenlediği” iddiası ile açılan kamu davasında; sanığın savunmasında suçlamayı kabul etmeyerek, düzenlenen faturalarla herhangi bir ilgisinin bulunmadığını belirtmesi, sahte fatura düzenlemek suçunda suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ""Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır"" şeklindeki düzenlemeye göre de, alım-satım ya da hizmet ifasının belgesi olan faturaların, Vergi Usul Kanununun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi, sanığın düzenlediği iddia olunan faturaların asılları veya onaylı örneklerinin de dosya içerisinde bulunmaması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi bakımından, suça konu fatura asılları ya da onaylı suretlerinin duruşmaya getirtilip incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi; faturalardaki yazı ve imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması; faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin de dinlenerek, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları ve sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması, sonucuna göre toplanan tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    3) Kabule göre; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.