Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/21980
Karar No: 2018/6265
Karar Tarihi: 26.03.2018

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/21980 Esas 2018/6265 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2017/21980 E.  ,  2018/6265 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 17. İŞ MAHKEMESİ

    DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu kabul etmiş, işe iade davasının reddine karar vermiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi"nin kararı süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    YARGITAY KARARI

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin 20/05/2005- 30/01/2015 tarihleri arasında davalı işyerinde en son ürün müdürü olarak çalıştığını, davalı tarafından 30/01/2015 tarihinde davacıya şirket yönetimince akut ve solunum grubunun tek çatı altında birleştirilmesi yönünde oluşturulan organizasyonel değişiklik nedeniyle daha verimli bir organizasyon yapısına ulaşılması adına yeniden oluşturulan kadro yapısı içinde değerlendirilebileceği bir pozisyon bulunmadığından iş sözleşmesinin feshedileceği ancak ikale sözleşmesini imzalaması halinde kıdem ve ihbar tazminatı yanında makul yarar adı altında 3 brüt maaş ve işsizlik ödeneğinin ödeneceğinin bildirildiğini, davacının çalışmak istediğini ve işten ayrılmak istemediğini işverene bildirdiğini, ancak davalı işverenin ya fesih ya da ikale yolunu kesin olarak belirtmesi karşısında davacının haklarını bilmediğini bu konuda eşi ve bir avukatla istişare yapmak istediğini ve pazartesi gününe kadar süre verilmesini talep ettiğini, şirket yetkilileri tarafından davacıya sözleşmede fazlasıyla hakkının verildiğini ve aynı gün halledilmesi gerektiğini aksi halde iş akdinin feshedileceği belirtilerek oldu bittiye getirilerek davacıya istediği süreyi vermediklerini, kendisine istediği süre verilmeyen davacının telefonda bilgi almaya çalıştığını ancak sağlıklı bir bilgiye ulaşamadığını, cuma akşamı mesai bitiminden saat 20-21.00’e kadar davalı tarafından uygulanan baskıdan bunalan davacının esaslı bir şekilde hataya sürüklenerek normalde imzalamayacağı bir sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldığını, davalı işverenin işe iade davasının önüne geçmek için yapılması kararlaştırılan ödemeleri fesihten bir ay sonraki güne atarak hile yaptığını, makul yarar adı altında ödemesi kararlaştırılan brüt miktarları net ödeyerek hile yaptığını, iş bu ikale sözleşmesinin geçersiz olduğunu belirterek, işveren tarafından yapılan feshin geçersizliğine, müvekkilinin işe iadesine ve yasal sonuçlara hükmedilmesini istemiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının iş akdinin karşılıklı anlaşma yolu ile sona erdirildiğini, bu kapsamda tarafların brüt 34.339.97.TL kıdem tazminatı, brüt 21.651.12.TL ihbar tazminatı, brüt 1.877.76.TL yıllık izin ücreti, makul yarar olarak da 3 aylık ücretine denk gelen 33.799.59.TL ek ödeme yapılması konusunda anlaşıldığını, işsizlik ödeneği karşılığı olan brüt 9.612.TL’nin ödeneceğinin işveren tarafından taahhüt edildiğini, bu suretle davacıya toplamda brüt 112.590.58.TL ödendiğini, davacının üniversite mezunu ve iş tecrübesine sahip bir birey olarak kendisine iradesi dışında ikale sözleşmesi imzalatıldığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacıya ikale sözleşmesi ile taahhüt edilen tüm ödemelerin süresi içinde müvekkili şirketçe davacının banka hesabına yapıldığını, ödemelerin yasal kesintiler düşüldükten sonra elde edilecek net tutar üzerinden yapılacağı hususunun da ikale sözleşmesinin 7. maddesinde açıkça ifade edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    İlk derece Mahkemesince, taraflar arasında 30/01/2016 tarihinde ikale sözleşmesi imzalandığı, davacı işçiye kıdem ve tazminatı yanında makul yarar olarak 3 aylık brüt ücretine karşılık gelen 33.799,59 TL ödenmesi kararlaştırıldığı, söz konusu belgede, iş sözleşmesinin sona erdirilmesine yönelik işbu protokolün düzenlenme nedeni konusunda bir bilgi yer almadığı, davacı işçinin işten ayrılma iradesine sahip olduğunu gösteren bir bilgi bulunmadığı gibi iş sözleşmesinin sona erdirilmesine yönelik iradenin de davalı işverene ait olduğunun görüldüğü, gerek davacı tanıkları gerekse davalı tanıkları iş sözleşmesinin sona erdirilmesine yönelik iradenin davalı işverene ait olduğunu ortaya koyduğu, davacı işçinin ihtirazı kayıtla imzaladığı protokol çerçevesinde işten ayrılma iradesine sahip olmadığı, iş sözleşmesini sona erme iradesinin davalı işverene ait olduğu, fesih sebebinin yine tanık beyanlarına göre davacının performansına dayandığı, iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma neticesinde sona erdirilmediği, davalı tarafından düzenlenmiş yazılı bir fesih bildirimi bulunmadığı, fesih sebebinin açık ve kesin olarak bildirilmediği ve feshin usul ve şekil yönünden geçerli olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Ç) İstinaf başvurusu:
    Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    D) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
    Bölge Adliye Mahkemesince, 30/01/2015 tarihinde davacıyla birlikte imzalanan ikale sözleşmesi başlıklı bir protokol içeriğinde karşılıklı anlaşmak suretiyle bu sözleşmenin imzalandığının belirtildiği, davacıya bu kapsamda kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücretinin, işsizlik ödeneğine karşılık ücretin ve ayrıca 3 ay brüt maaş tutarında iş güvencesi tazminatı altında ödeme yapılacağının belirtildiği; sonrasında da banka kanalıyla toplamda brüt 112.590.58.TL ( net 92.094,71 TL) ödeme yapıldığı, davacıya bu ödemenin yapıldığı sabit olmakla ödeme miktarının davacının hak edişinden yüksek olduğu ve kendisinin buna ilişkin herhangi bir itirazının ve ihtirazi kaydının olmadığı dikkate alındığında davacının ikale sözleşmesi yapma konusunda makul yararının karşılandığını kabul etmek gerektiği, her ne kadar dava dilekçesinde, davalı tarafından uygulanan baskıdan dolayı esaslı bir hataya düşürülüp normalde imzalamayacağı bir sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldığı iddia edilmişse de karşılanan makul yarar ve Ürün Müdürü olan davacının nitelikli ve eğitimli bir çalışan olarak imzaladığı bozma sözleşmesinin hüküm ve sonuçlarını bilebilecek durumda olması karşısında ispatlanamayan baskı iddiasına itibar edilemeyeceği ve bu sebeplere binaen iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ile sona erdirilmesinde taraf iradeleri birleştiği için feshin geçersizliği ve işe iade isteminde bulunulamayacağı gerekçesiyle, davalı şirket vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve işe iade davasının reddine karar verilmiştir.
    E) Temyiz başvurusu:
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    F) Gerekçe:
    Taraflar arasındaki iş ilişkinin “bozma sözleşmesi” yoluyla sona erip ermediği hususu uyuşmazlık konusudur.
    Bozma sözleşmesi (ikale) yasalarımızda düzenlenmiş değildir. Sözleşme özgürlüğünün bir sonucu olarak daha önce kabul edilen bir hukuki ilişkinin, sözleşmenin taraflarınca sona erdirilmesi mümkündür. Sözleşmenin, doğal yollar dışında tarafların ortak iradesiyle sona erdirilmesi yönündeki işlem ikale olarak adlandırılır.
    İş Kanunu’nda bu fesih türü yer almasa da, taraflardan birinin karşı tarafa ilettiği iş sözleşmesinin karşılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren bir açıklama (icap), ardından diğer tarafın da bunu kabulü ile bozma sözleşmesi (ikale) kurulmuş olur.
    Bozma sözleşmesinde icapta, iş ilişkisi karşı tarafın uygun irade beyanı ile anlaşmak suretiyle sona erdirmeye yönelmiştir. Bu sebeple, ikale sözleşmesi akdetmeye yönelik icap, fesih olarak değerlendirilip, feshe tahvil edilemez.
    İşçi ve işveren iradelerinin iş sözleşmesinin feshi konusunda birleşmesi, bir tarafın feshi niteliğinde değildir. İş Kanunu’nda bu sona erme türü yer almasa da, taraflardan birinin karşı tarafa ilettiği iş sözleşmesinin karşılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren açıklamasının ardından diğer tarafın da bunu kabulü ile bozma sözleşmesi (ikale) kurulmuş olur. İş ilişkisinin bozma anlaşması yoluyla sona erdirildiğine dair örnekler 1475 sayılı İş Kanunu ve öncesinde hemen hemen uygulamaya hiç yansımadığı halde, iş güvencesi hükümlerinin yürürlüğe girmesinin ardından özellikle 4857 sayılı İş Kanunu sonrasında giderek yaygın bir hal almıştır. Bu noktada, işveren feshinin karşılıklı anlaşma yoluyla sona erme gibi gösterilmesi suretiyle iş güvencesi hükümlerinin dolanılması şüphesi ortaya çıkmaktadır. Bu itibarla irade fesadı denetimi dışında tarafların bozma sözleşmesi yapması konusunda makul yararının olup olmadığının da irdelenmesi gerekir. Makul yarar ölçütü, bozma sözleşmesi yapma konusunda icabın işçiden gelmesi ile işverenden gelmesi ve somut olayın özellikleri dikkate alınarak ele alınmalıdır. İrade fesadı halleri hariç işçiden gelmesi halinde salt kıdem tazminatının ödenmesi makul yarar için yeterli kabul edilebilir. Ancak işverenden gelmesi halinde ise kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi yeterli değildir. En azından işe başlatmama tazminatının alt sınırı olan 4 aylık ücret tutarında ilave bir ek ödemenin yapılması gerekir. Zira feshin geçersizliği istemi ile dava açıldığında, feshin geçersizliğine karar verildiğinde alt sınır 4 aydır ve bu altı sınırın sözleşme ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 21/son maddesi uyarınca altına inilemez.
    Bozma sözleşmesi yoluyla iş sözleşmesi sona eren işçi, iş güvencesinden yoksun kalacağı gibi, kural olarak feshe bağlı haklar olan ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanamayacaktır. Yine 4447 sayılı yasa kapsamında işsizlik sigortasından da yararlanamayacaktır. Bütün bu hususlar, İş Hukukunda hakim olan işçi lehine yorum ilkesi dikkate alınarak, ikalenin (bozma sözleşmesinin) geçerliliği noktasında işçi lehine değerlendirmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır.
    Tarafların bozma sözleşmesinde ihbar ve kıdem tazminatı ile iş güvencesi tazminatı hatta boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklardan bazılarını ya da tamamını kararlaştırmaları da mümkündür. Bozma sözleşmesinin geçerliliği konusunda bütün bu hususlar dikkate alınarak değerlendirmeye gidilmelidir.
    İkale sözleşmesini bulunduğu durumda, feshin son çare veya işçinin seçiminin objetif ölçütlere uygun olup olmadığı ayrıca yargı denetimine tabi tutulmamalı, işçinin iradesini sakatlayan bir durum olmadığı sürece işe iade konusu yapılmamalıdır.
    Somut uyuşmazlıkta, davalı işyerinde 20/05/2005 ila 30/01/2015 tarihleri arasında çalışmış olan davacıya ikale teklifinin davalı işverenden geldiği sabittir. Ancak davacıya işe başlatmama tazminatının yasal alt sınırı olan 4 aylık ücretinin altında, 3 aylık ücreti tutarında, ek menfaat ödenmesi kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma yoluyla sonlandırıldığı, bir başka anlatımla taraflar arasında geçerli bir ikale sözleşmesinin bulunduğu kabul edilemez. Bu nedenle, bölge adliye mahkemesince sonuç olarak doğru olan ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddi yerine yazılı gerekçeyle kabulü ile işe iade davasının reddine karar verilmesi hatalıdır.
    4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca, Dairemizce hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
    G-) HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
    1-Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2-Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
    3-Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesine,
    4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine,
    5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 35,90 TL. karar ve ilam harcından, peşin alınan 27,70 TL. harcın mahsubu ile bakiye 8,20 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
    6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre belirlenen 2.180,00. TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
    7-Davacı tarafından yapılan 114,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
    8- Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
    Kesin olarak 26/03/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi