8. Hukuk Dairesi 2010/811 E. , 2010/3446 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile ... ve dahili davalı Hazine aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 28.04.2009 gün ve 560/197 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi dahili davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı dava dilekçesinde; 143 ada 7 sayılı parselin kadastro çalışmaları sırasında adına tespit ve tescil edildiğini, bunun uzantısı olan ve birlikte kullandığı yaklaşık 200 m2’lik yerin paftasında yol olarak bırakıldığını, esasen yol olmadığını açıklayarak yaklaşık 200 m2"lik kısmın 143 ada 7 sayılı parsele ilavesi suretiyle adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... kişiliğini temsilen köy muhtarı; dava konusu yerin paftada yol olarak bırakıldığını, ancak buranın yol olmadığını bildirmiştir.
Dahili davalı Hazine vekili, 14.4.2009 tarihli dilekçesinde; zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönlerinden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, teknik bilirkişi Mehmet Alkan’ın 1.4.2009 günlü rapor ve krokisinde kırmızıya taralı A harfiyle gösterilen 215.27 m2 yüzölçümlü taşınmaz hakkındaki davanın kabulüne ve davacıya ait 143 ada 7 sayılı parsele eklenmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, dahili davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK. nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Kadastro çalışmaları sırasında davacı adına tespit ve tescil edilen 143 ada 7 sayılı parselin tespit tarihi 5.9.2007 olup 29.6.1943 tarih 44 sıra nolu tapu kaydına dayalı olarak tespiti yapılmıştır. Davacı, kadastro ekibi çalışma yaptığı sırada paftasında yol olarak bırakılan yer hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 7/4. fıkrası gereğince uyuşmazlık çıkartarak hakkında tutanak düzenlenmesini istemesi gerekirken, 6.11.2007 tarihli dilekçesiyle doğrudan Kadastro Mahkemesinde kadastro tespitinin iptali ve tescil davasını açmıştır. Davacının, bu şekildeki başvurusu 3402 sayılı Kadastro Kanununun 7/4. fıkrası gereğince paftasında yol olarak bırakılan taşınmaza yapılan itiraz niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. 5.9.2008 tarihinde kesinleşen Dursunbey Kadastro Mahkemesinin 22.2.2008 gün ve 2007/621 Esas, 2008/45 sayılı kararıyla dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir. Davacının 28.8.2008 tarihli başvuru dilekçesi üzerine dava dosyasının HUMK. nun 193. maddesinde açıklanan 10 günlük hak düşürücü süre içerisinde görevli ve yetkili Dursunbey Sulh Hukuk Mahkemesine aktarıldığı belirlenmiştir. Bu konuda bir uyuşmazlık da söz konusu değildir.
Öte yandan paftasında yol olarak bırakılan ya da tespit dışı bırakılan bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesi için o yerin aralıksız, çekişmesiz malik sıfatıyla ve 20 yıl süreyle kullanılmış olması gerekir. Bunun yanında ayrıca diğer koşulların da araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Bu bakımdan çifte tapunun oluşumunun önlenmesi için teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle dava konusu krokide A harfiyle gösterilen yerin tapuda kayıtlı olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, bitişikte bulunan 143 ada 5, 6, 7, 8, 95, 96 ve 97 sayılı parsellere revizyon gören 29.6.1943 tarih 44 sıra nolu tapu kaydıyla, aynı ada 9 sayılı parselin kadastro tutanak ve ekleriyle revizyon gören tapu veya vergi kaydının ilk oluşturulduğu günden itibaren getirtilerek dosyaya eklenmesi, yeniden yapılacak keşifte teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla sözü edilen tapu kaydının uygulanması, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK. nun 258 ve 259. maddeleri gereğince keşifte dinlenilmelerinin sağlanması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne gösterdiği üzerinde durulması, teknik bilirkişiye krokisi üzerinde işaretlettirilmesinin sağlanması, 4721 sayılı TMK. nun 713/4 ve 5. maddeleri gereğince yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir içimde yapılması, son ilan tarihinden itibaren yasal üç aylık sürenin beklenilmesi gerekmektedir.
Bundan ayrı, davacının belgesizden taşınmaz edinip edinmediğinin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve tapu kayıtları ile zilyetliğe dayalı tescil davalarına ilişkin dava dosyaları ait olduğu mahkemelerden getirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde açıklanan ilkeler ve limitler bakımından göz önünde tutulması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
Dahili davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.