20. Hukuk Dairesi 2016/7717 E. , 2017/628 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ile Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 14/04/2014 havale tarihli dava dilekçesi ile ... ili, ... ilçesi, . köyü, 107 ada 56 parsel (eski 552 parsel) sayılı 21817 m2 taşınmazın 20/08/1991 tarihinde tapu kaydına güvenilerek müvekkillerince...."dan satın alındığını, ancak Orman Yönetimi tarafından açılan ve 30/09/2014 tarihinde kesinleşen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/07/2012 gün ve 2011/280 - 2012/340 sayılı kararı ile tapu kaydının iptaline ve orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, Türk Medeni Kanunun 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğunun düzenlendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile taşınmazın dava tarihi itibariyle güncel değerinin hesaplanarak, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 22/10/2014 tarihli dilekçesi ile harcını yatırmak suretiyle dava değerini 624.595,00.-TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile 624.595,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak, davacılara verilmesine,
Orman Yönetimi hakkında açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından esasa; Orman Yönetimi tarafından vekalet ücretine yönelik temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 02/02/1993 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması ile 1964 yılında yapılıp 22/04/1965 tarihinde ilan edilen arazi kadastrosu vardır.
1) Davalı Hazinenin temyiz itirazları bakımından; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hukuksal dayanağını kusursuz sorumluluktan alan davada, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince, davacıların zararından davalı Hazine sorumludur. Buna göre, davalı Hazinenin sorumlu bulunduğu tazminat miktarı belirlenirken, zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunludur. Zarar doğurucu eylem, zarar görenin malvarlığında ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise zarar verenin tazminat borcu da o miktarda olmalıdır. (HGK’nın 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 125 K., 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 427 K., 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 668 K. sayılı ilamları). Gerçek zarar; tarım arazileri ile ilgili olarak, taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde elde edilecek net gelir yöntemine göre belirlenir.
Ne var ki; hükme dayanak alınan raporu hazırlayan bilirkişiler taşınmazın değerini belirlerken; değerlendirme tarihi olan 2014 yılı verileri henüz hazırlanmadığından 2013 yılı itibarıyla, ıspanak, bezelye, bamya ürünlerinin münavebeli ekilmesi esasına göre hesaplama yaparak, buldukları değeri 2014 yılına oranlamışlardır. Ancak; değerlendirmeye esas alınan ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmi verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmediğinden rapor denetlenmemiş, bu nedenle dairece geri çevirme kararı ile bu verileri gösterir tablolar dosyaya getirtildiğinde, bu kez 2014 yılına ait verilerin gönderildiği, ancak; ilçede ekonomik anlamda ıspanak yetiştiriciliği yapılmadığından diğer iki ürüne ait verilere yer verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda hükme dayanak alınan bilirkişi raporu; dosyadaki verilerle denetlenmeye elverişli değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece, yeniden yapılacak keşifte, konunun uzmanı bilirkişilerden, 2014 yılı itibariyle bölgede yetiştirilebilecek ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri gözetilerek taşınmazın zemin değeri, varsa; üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınmak suretiyle, gerçek zararın saptandığı rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
2) Davalı ... Yönetiminin temyiz itirazlarına gelince; yönetim aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verildiği halde; kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yönetim lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 31/01/2017 günü oybirliği ile karar verildi.