23. Hukuk Dairesi 2015/3697 E. , 2016/718 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, borçlu aleyhine... 6. İcra Müdürlüğü"nün 2010/20555 E. sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini ve kendilerine Örnek 7-(49) ödeme emri gönderildiğini, borçlunun 21 Ekim 2010 tarihli itirazında borca ve takibe itiraz ettiğini, takip borçlusunun ... Sitesi Konut Yapı Kooperatifinde bulunan ... no"lu daireye ilişkin parasal yükümlülükleri bulunduğunu, kooperatif genel kurulunda alınan karar gereğince güvenlik hizmeti, çevre düzenlenmesi ve ortak giderlerin karşılanması amacıyla aidat toplanmakta olduğunu, tüm üyelerin borcunu ödediğini, takip borçlusu yapmış olduğu bu itirazları ile alacağın elde edilmesini imkansızlaştırmak, zorlaştırmak gibi iyiniyetli olmayan eğilimlerini açıkça gösterdiğini ileri sürerek, haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, borçlunun %40 icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkil aleyhine başlatılan icra takibinde site aidatı adı altında 3.412,00 TL asıl alacak belirtildiğini, ancak bu aidatın hangi dönemden kaynaklandığı neye göre hesaplandığının belirtilmediğini, ayrıca 3.779,00 TL işlemiş faiz alacağından bahsedildiğini, bu faizin neye göre hesap edildiğinin belirtilmediğini, müvekkilinin site aidat borcu adı altında talep edilen miktarda herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilin aidat borcunu düzenli olarak 2005 yılından beri hesaba ödediğini, davacının neye göre hesap yaptığı bilinmeyen bir takım hesaplamalarla eksik ödeme yaptığı gerekçesi ile borç çıkarıldığını, bu borcun hangi dönemlerden kaynaklandığına ilişkin açıklamada bulunmaktan kaçınan müvekkil aleyhine açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun ve haksız bir dava olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; kayıtları ve kooperatif defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu verilen bilirkişi raporu nedeniyle, itirazın kısmen iptaline, takibin 6.933,47 TL üzerinden ve 3.162,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak takibin devamına, % 40 inkâr tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, kooperatif aidat alacağının tahsiline ilişkin takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda işlemiş faiz hesabının aylık %5 yıllık %60 oranı üzerinden yapıldığı anlaşılmıştır. TBK"nın 120. maddesi ve Borçlar Kanunu"nun uygulanmasına dair 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu"nun 7. maddesi yollaması ile somut olayda uygulanması gereken akdi ilişkilerde istenebilecek temerrüt faizinin üst sınırının düzenlendiği, mahkemece söz konusu düzenlemeye göre işlemiş ve işleyecek faizin belirtilen üst sınırı aşmayacak şekilde hesaplanması gereğinin gözden kaçırılarak karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Bu durumda mahkemece, dava konusu yapılan alacakla ilgili TBK"nın 120/2. maddesinde yazılı oran aşılmadan işlemiş faiz borcunun hesaplanması amacıyla ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan hüküm dikkate alınmadan temerrüd faizi hesaplaması yapılan bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, Dairemizin yerleşik uygulamaları ve HGK"nın 04.06.2003 tarih ve 2003/15-404 E., 2003/381 K. sayılı kararında belirtildiği üzere; 2004 sayılı İİK"nın 67. maddesi uyarınca davacı lehine sadece asıl alacak üzerinden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiği, bu hususun karara açıkça yazılması gerekirken, 6100 sayılı HMK"nın 297/2. maddesine aykırı olarak infazda tereddüte yol açacak şekilde karar verilmesi de hatalı olmuş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.