20. Hukuk Dairesi 2015/10910 E. , 2017/619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı gerçek kişi, ... ilçesi, ...mahallesi, ...mevkiinde bulunan dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği 1.062,66 m2 yüzölçümündeki taşınmazı,... ... isimli şahıstan 1997 tarihli harici satış senedi ile satın aldığını ve zilyet ettiğini, önceki malikle birlikte taşınmazı 50 yılı aşkın süre kullandığını, yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın bulunduğu alanın kadastro çalışmaları sırasında orman sahası olarak bırakılan yerin devamında kaldığı, kadastro çalışmaları sonuçlarının 19/03/1971 tarihinde kesinleştiği, 16/01/2000 tarihinde kesinleşen orman kadastro çalışmasında dava konusu taşınmazın orman tahdit hattının orman olmayan kısmında bırakıldığı, kadastro çalışmalarında orman sayılarak tescil harici bırakılan yerin orman kadastro çalışmalarının kesinleştiği tarihe kadar orman sayılacağı, dolayısıyla orman kadastro çalışmalarının kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı anlaşılmakla davanın reddine, davalı Hazine vekilinin talebi gözetilerek çekişmeli taşınmazın tarla vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1996 yılında yapımına başlanıp 16.07.1999 tarihinde ilan edilerek 16.01.2000 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu ise 1974 yılında yapılmış ve sonuçları 24.04.1975 ila 24.06.1975 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
A) On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
1) Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2) Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun Büyükşehir Belediyelerinin sınırları il mülki sınırlarıdır.
3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
Aynı Kanunun Geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır. Bu hüküm Kanunun ""Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; ilgili Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya katılımı sağlanarak taraf teşkili oluşturulmalı, delilleri toplanmalı, ondan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmelidir.
B) Kabule göre Hazinenin karşılık tescil talebi 713/6. maddesi gereğince kabul edilerek özel mülk olarak Hazine adına tescil kararı verildiği halde Kanun gereği ilanların yapılmamış olması da doğru görülmemiştir.
C) Dava konusu taşınmaz 1971 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda orman olarak tapulama harici bırakılmış ise de 2000 yılında kesinleşen orman tahdidinde tahdit dışında bırakılmıştır. Mahkemece kadastro çalışmalarında orman sayılarak tescil harici bırakılan yerin orman kadastro çalışmalarının kesinleştiği tarihe kadar orman sayılacağı, dolayısıyla orman kadastro çalışmalarının kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş isede bu karar doğru değildir şöyleki; uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yer olduğu belirlenmiştir. Bu itibarla, çekişmeli taşınmazın öncesi eski tarihli resmi belgelere göre orman sayılan yerlerden olmadığına göre, dava konusu taşınmazın kadastro harici bırakıldığı tarihten, orman tahdidinin kesinleştiği tarihe kadar orman sayılmasına olanak yoktur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 31/01/2017 günü oy birliği ile karar verildi.