8. Hukuk Dairesi 2010/653 E. , 2010/3430 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil elatmanın önlenmesi ve yıkım
Davacı-karşı davalı ... ile Hazine, Uylupınar Köyü Tüzel Kişiliği ve karşı davacı ... aralarındaki tescil, elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 28.09.2009 gün ve 220/236 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı-karşı davalı ... tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı-davalı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuksal nedenine dayanarak tapulama çalışmasında paftasında yol olarak bırakılan taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen dosya davacısı ... vekili, genel köy yoluna tecavüz eden ..."in haksız elatmasının önlenilmesine, taşınmaz üzerindeki yapının yıkılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuş, Uylupınar Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi yargılama oturumlarına katılmamış ve savunma yapmamıştır.
Mahkemece, lehine kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davacı-davalı ..."in tescil davasının reddine, davalı-davacı ..."ın açtığı elatmanın önlenmesi davasının kabulü ile 14.5.2009 tarihli krokide A, B, E ve J harfleriyle gösterilen taşınmazlara elatmasının önlenmesine, üzerindeki ağaçların kesilmesine, binanın yıkılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı-davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz 1963 yılında yapılan tapulamada paftasında yol olarak gösterilmiştir. Asıl dava TMK.nun 713/1-3, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddeleri uyarınca tescil, birleşen dava ise genel yola elatmanın önlenilmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Kural olarak, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B ve TMK.nun 715. maddeleri uyarınca genel yollar özel mülkiyete konu olamaz ve paftasında yol olarak gösterilmekle yetinilir. Ne var ki; aynı kanunun 16/A ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddeleri uyarınca kapanmış ya da terk edilmiş yolların koşullarının bulunması durumunda TMK.nun 713/1. maddesi gereğince özel mülkiyete konu olması söz konusu olur. Eş anlatımla, bu nitelikteki eski yolların kapanma ya da terk tarihinden itibaren TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde belirtildiği şekilde en az 20 yıl süre ile zilyet olunması durumunda mülkiyeti kazanılabilir. Mahkemenin, uyuşmazlık konusu taşınmazın 1982 yılından sonraki niteliğini duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlemeden eksik araştırma ile verdiği karara katılma olanağı bulunmamaktadır.
Dosya arasında bulunan, köy tüzel kişiliği ile davacı-davalı ... arasında 1982 yılında yapıldığı anlaşılan "sözleşme" başlıklı adi nitelikli belgeye göre; köy halkının kullandığı genel yolun ... ile müşterekleri adına kayıtlı dava dışı bitişik 551 parselden geçirilmesi karşılığında, şimdi dava konusu yapılan yol ... mirasçılarına terk edilmiştir. Davacı- davalı ..., ..."in mirasçısıdır. ..."e bırakılan yol; genel bir yol olup Milli Emlak Genel Müdürlüğünün ya da ilgili kamu tüzel kişiliğinin oluru olmadan köy tüzel kişiliği tarafından başkasına satma, takas ya da devretme yetkisi bulunmamaktadır. Kaldı ki, yapılan bu tür bir sözleşme de geçersizdir. O halde yolun aktif kullanımının sona erdiği 1982 yılından görülmekte olan davanın açıldığı 20.08.2008 tarihine kadar koşullarına uygun zilyetliğin kanıtlanması durumunda özel mülkiyete konu olur. Ancak, geçersiz sözleşmenin tarafı ..."le bir ilgisi bulunmayan yolun zilyetlik yoluyla edinilebilemesi için 1982"den itibaren davacı-davalı ..."in bağımsız 20 yıllık zilyetliğinin kanıtlanması zorunludur.
Mahkemece; yerel ve teknik bilirkişiler ile tanıklarla birlikte yeniden taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılarak; paftasında yol olarak gösterilen yerin 1982 yılından itibaren köy halkının kullandığı genel yol olup olmadığı, aktif yol olmadığının bildirilmesi durumunda ise davacı-davalı ... tarafından malik sıfatıyla davasız aralıksız en az 20 yıl süre ile ekonomik amacına uygun olarak tassarruf edilip edilmediği ayrıntısı ile sorulup belirlenmelidir. Öte yandan davacı-davalı ... binanın kendisine ait olmadığını bildirdiğine göre binanın zemini ile olağan koşullarda evde oturanın kullanması gereken çevresindeki alanla bir ilgisinin olup olmadığının, bu gibi yerlerin tescilini de isteyip istemediğinin ..."den sorularak saptanması, teknik bilirkişiye krokisinde gösterilmesinin sağlanması gerekir.
Bundan ayrı; dosya arasında karar suretleri bulunan davacı- davalı ... hakkındaki Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/56 Esas, 2008/106 Karar, Sulh Ceza Mahkemesinin 2004/153 Esas, 2005/48 Karar sayılı, oğlu Fikret Ölmez hakkındaki Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/211 Esas, 2002/242 Karar sayılı dava dosyaları da dosya arasına getirtilerek mülkiyetin kazanılmasına engel nitelikte olup olmadığı üzerinde de durulmalıdır.
Elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; davacı-davalı ... temyiz dilekçesinde evin bulunduğu ve krokide J ile gösterilen yerin kendisine ait olmadığını bildirmiştir. Keşif mahallinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklardan evin aidiyeti hakkında yeterli bilgi alınmadan ve bu konuda gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan, ..."e aidiyeti kabul edilerek binanın yıkımına karar verilmesi doğru olmamıştır. Diğer yandan, birleşen 2008/300 Esas sayılı elatmanın önlenmesi davasının davacısı ..."ın ağaçların kesilmesi yönünde bir isteğinin bulunmamasına rağmen istek aşılarak HUMK.nun 74. maddesine aykırı olarak ağaçların da kesilmesine karar verilmesi de usul hükümlerine aykırıdır.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davacı-davalı ..."in yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 24.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.