8. Hukuk Dairesi 2010/2401 E. , 2010/3429 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ....Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 19.11.2009 gün ve 52/737 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.06.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacılardan ... bizzat geldi. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar ... ve arkadaşları vekili, dava konusu 239, 439 ve 659 (öncesi 109) sayılı parsellerin ortak kök miras bırakan Zeynep Kaya’dan kaldığını, davalıların miras paylarının 22.8.1960 ve 28.12.2006 tarihli harici satış senetleri ile satın ve devralındığını ileri sürerek miras paylarının iptali ile vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini istemiş, 31.5.2007 havale tarihli ıslah dilekçesiyle de iptal ve tescil isteğinin yerinde görülmemesi durumunda satış bedelinin faizi ile birlikte davalılardan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ..., ..., ..., ... ve ... yargılama oturumlarında davayı kabul ettiklerini bildirmişler, bir kısım davalılar vekili ise, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle iptal ve tescil isteği ile diğer isteklerin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 239, 439 ve 659 (öncesi 109) parseller sırasıyla 21.10.1954, 6.5.1957 ve 20.6.1957 tarihlerinde tarafların ortak kök miras bırakanı Hüseyin kızı Zeynep Kaya adına tescil edilmiştir. Davalıların yakın miras bırakanları 22.8.1960 tarihli satış senedi ile miras paylarını davacıların yakın miras bırakanı Hasan Kaya’ya satmışlardır. Mirasçılık belgesine göre, kök miras bırakan Zeynep Kaya davacılar ve davalıları mirasçı bırakarak 15.10.1959 tarihinde ölmüştür. Satış tarihi itibarıyla alıcı Hasan Kaya’nın babası ...sağ olduğundan mirasçı sıfatını kazanmamıştır. Başka anlatımla, tapulu taşınmazın harici senet ile üçüncü kişi durumundaki Hasan Kaya’ya satışı sözkonusu olduğundan Türk Medeni Kanununun 677. maddesinin de uygulama yeri bulunmamaktadır. Tapulu taşınmazların tapu dışı yolla satışı Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26.maddesi hükümleri karşısında geçersizdir. Böyle bir satış haricen satın ve devralan kişiye herhangi bir hak bahşetmez. Her ne kadar, dayanak 28.12.2006 tarihli belgenin düzenlendiği tarihte, davacılar mirasçılık sıfatını kazanmışlarsa da bu belge içeriği itibarıyla satış senedi niteliğinde olmayıp, bir kısım mirasçılar tarafından mahkeme ilamının temin edilmesi durumunda tapu devrinin yapılacağına ilişkin taahhüt niteliğindedir.
Ne var ki; davalılardan ..., ..., ..., ... ve ... 13.11.2008 ve 17.3.2009 tarihli oturumlarda imzalı beyanları ile davayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir. HUMK.nun 92 ve devamı maddelerinde düzenlenen davayı kabul, iki taraftan birinin, diğerinin talep sonucuna muvafakat etmesidir. Kural olarak; tarafların dava konusu üzerinde tasarruf yetkileri bulunduğundan, Medeni Usul Hukukunda taraflarca tasarruf ilkesi uygulanacağından, davanın açılmasından sonra hüküm kesinleşinceye kadar davanın kabulü mümkündür. Yine belirtmek gerekir ki kabul, karşı tarafın rızasına bağlı değildir. Tek yönlü irade beyanı ile sonuç doğurur. Bu nedenle, bir kısım davalıların davayı kabulü hakkında tapu iptali ile tescil isteği yönünden mahkemece bir karar verilmesi gerekir. HUMK.nun 95/1. maddesi gereğince kabul kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğurur. O halde kabule değer vermek gerekir.
Alacak isteğine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; davacılar vekili, iptal ve tescil isteğinde bulunduktan sonra harcını yatırmak suretiyle verdiği ıslah dilekçesiyle bu isteğin yerinde görülmemesi durumunda satış bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Islah ile ilk davanın terditli hale getirilmesi mümkündür. Bunu engelleyen yasa hükmü bulunmamaktadır. Bu nedenle, mahkemece davacıların alacak isteği hakkında iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanıp tartışılıp değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken bu doğrultuda araştırma ve inceleme yapılmadan eksik araştırma ile tüm isteğin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya aykırı olan hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 22.6.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.