14. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/2035 Karar No: 2018/1124 Karar Tarihi: 15.02.2018
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/2035 Esas 2018/1124 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalının havalimanındaki pastane mahalini kira sözleşmesi ile bir yıl süreyle kiraladığını, ancak taşınmazın tahliye edilmediğini iddia ederek elatmanın önlenmesi ile taşınmazın boş olarak teslimini istemiştir. Mahkeme, davacının kira sözleşmesinin külli halefi olarak tarafı olduğundan tahliye davası açması gerektiğinden yasal koşulları oluşmayan davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekilinin hükmü temyizi üzerine Dairemize yapılan inceleme sonucunda, taraflar arasındaki davanın tahliye davası ile sonuçlandırılması gerektiği belirtilerek davacının dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Kanun maddeleri: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 310, 339/1 ve 2. maddeleri.
14. Hukuk Dairesi 2017/2035 E. , 2018/1124 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.03.2017 gününde verilen dilekçe ile maddi hatanın düzeltilmesi talebi davacı vekili tarafından istenilmekle dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, davalının hava alanındaki giden yolcu salonundaki pastane mahallini dava dışı kurumdan 01.01.2014 başlangıç günlü kira sözleşmesi ile bir yıl süreyle kiraladığını, davalıya taşınmazı kiralayan dava dışı kurum ile davacı arasında imtiyaz sözleşmesi düzenlendiğinden kira sözleşmesinin 13/g maddesi gereği taşınmazın tahliyesinin gerektiğini, taşınmazın ihtara rağmen tahliye edilmediğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile taşınmazın boş olarak teslimini istemiştir. Davalı, sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, davacı ile dava dışı kurum arasındaki imtiyaz sözleşmesinin 6. maddesi gereği kira ilişkisinin sürdüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının kira sözleşmesinin külli halefi olarak tarafı olduğundan tahliye davası açması gerektiğinden yasal koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin hükmü temyizi üzerine Dairemizin 24.11.2015 tarih 2015/10817-10732 Esas ve Karar sayılı ilamı ile kararın bozulmasına karar verilmiş, davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine de bu kez Dairemizin 28.12.2016 tarih, 2016/5295-10936 Esas ve Karar sayılı ilamı ile bozma ilamının kaldırılmasına ve mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. Davacı vekili; 16.03.2017 havale tarihli dilekçesi ile HUMK.nun 440/III maddesi gereğince karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmayan bir karara karşı Dairece verilmiş olan onama kararının maddi hataya dayalı olduğu gerekçesiyle düzeltilmesini ve bu nedenle karar düzeltme istemi üzerine verilen bu ikinci kararın hükümsüz olması nedeniyle kaldırılmasını ve temyiz incelemesi sonucu verilen bozma ilamının esas alınmasını istemiştir. Dava, imtiyaz sözleşmesine dayalı meni müdahale istemine ilişkindir. Davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonucunda açıkça; "Mahkemece, dava konusu mecurun 6098 sayılı TBK.nun 339/1 ve 2. maddeleri gereğince çatılı işyeri olduğu, Devlet Hava Meydanları İşletmesi ile davalı arasında yapılan kira mukavelesinin 13/g maddesi gereğince kira sözleşmesinin münfesih sayıldığı, bu durumda işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan davacının, 6098 sayılı TBK.nun 310. Maddesi gereğince külli halef olarak sözleşmenin tarafı olduğu, bu nedenle davacının sona eren kira sözleşmesinden dolayı, çatılı işyerlerinin tahliyesine ilişkin olarak 6098 sayılı TBK.nun ilgili maddeleri gereğince tahliye davası açması gerekirken meni müdahale davası açtığından dolayı yasal şartları oluşmayan davanın reddine dair hüküm kurulmuştur." denilmek suretiyle davanın nitelendirilmesi yapılmış ve kurulan hüküm açıklanmıştır. Mahkemece verilen karar incelendiğinde de; bir görevsizlik kararı olmadığı, tahliye davası açılması gerekirken, meni müdahale davası açılmış olması nedeniyle yasal şartları oluşmayan davanın reddine karar verildiği görülmektedir. Nitekim, 28.12.2016 tarihli ilamımızda da; taraflar arasındaki davanın "davalı ... ... ile DHMİ arasında 02.01.2014 tarihli kira sözleşmesi imzalanmıştır. Gerek kira sözleşmesi ve gerekse 22.07.2014 tarihli imtiyaz sözleşmesi hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucu taraflar arasındaki uyuşmazlığın mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere 6098 sayılı TBK.nun ilgili maddeleri gereğince açılacak bir tahliye davası ile sonuçlandırılması gerekeceği" nitelendirmesinin yapıldığı anlaşılmaktadır. 24.11.2015 tarihli bozma kararımızın sonuç kısmında da kararın "karar düzeltme yolu açık olmak üzere" verildiği, netice itibariyle gerek yerel mahkeme kararının gerekse Dairemiz bozma ilamının mahkemenin görevine ilişkin bir inceleme ve sonuç içermediği; bu itibarla bir maddi hata da söz konusu olmadığından davacı vekilinin dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin dilekçesinin REDDİNE, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 15.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.