20. Hukuk Dairesi 2015/10634 E. , 2017/616 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü, ... mevkii 133 ada 1, 2 ve 3 parsel sayılı sırasıyla 12597,58 m2, 19082,84 m2 ve 31686,81 m2 yüzölçümündeki taşınmazlardan 1 numaralı parsel verasette iştirak olarak ... ve çocukları, 2 numaralı parselin paylı olarak ..., ... ve ..., 3 numaralı parsel ise ... adına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tesbit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazların orman içi açıklık olduğunu ileri sürerek, özel mülkiyete konu teşkil edemeyeceği, tesbitlerinin iptali ve orman niteliğiyle ... adına tapuya tescili iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, taşınmazların orman kadastrosu sınırları dışında olduğu ve orman bütünlüğünü bozmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve dava konusu parsellerin tesbit gibi tesciline karar verilmiş, davacı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27.01.2011 gün ve 2010/17056 Esas - 2011/948 sayılı Kararı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "...Mahkemece, yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazların tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, çekişmeli parsellerin orman sınırı içinde kalan bölümleri için davanın kabulüne ve orman niteliğiyle ... adına tapuya tesciline karar verilmelidir. Yapılan incelemede çekişmeli parsellerin orman sınırları dışında kalan bölümleri yönünden, orman içi açıklığı olup olmadığı, davalılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmalıdır. Taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddesi gereğince tüm araştırmalar yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi..." gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davacının davasının reddine, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü ... mevkiinde kain ... ada 3 parsel sayılı taşınmazın ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 01.12.2008 tarihli 2008/476 Esas - 506 Karar sayılı veraset ilâmındaki paylar oranında dahili davalılar adına, aynı yer 133 ada 2 parsel sayılı taşınmazın veraseten iştirakli olarak davalılar Yahya kızı ..., Şaban oğlu ... ve Şaban kızı ... adına ve 133 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi tesbitte belirlenen davalılar adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2013/4326 E.- 9204 Karar sayılı 21/10/2013 tarihli kararı ile bozulmuştur
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "...İncelenen dosya kapsamına, mahkemece yapılan keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ve keşif sonucu alınan ziraat bilirkişi raporuna göre, dava konusu taşınmazlardan 133 ada 1 nolu parselin 10-15 yıldır, ... ada 2 ve 3 nolu parsellerin ise 30-40 yıldır işlenmediği, davalılar tarafından sadece hayvan otlatılarak kullanıldığı, başkaca bir kullanımlarının olmadığı, taşınmazların yabani armut olan ahlat ve seyrek meşe ağaçları ile kaplı otlak niteliğinde oldukları anlaşılmıştır. Hayvan otlatılarak kullanma ekonomik amaca uygun bir kullanma kabul edilemeyeceğinden, davalılar lehine 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17.maddelerindeki zilyetlikle taşınmaz edinme koşulları oluşmadığı anlaşıldığından, Hazinenin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. ..." gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davacının davasının kabulü ile ... köyü, 1...ada 1 parsel, ... ada 2 parsel ve ... ada 3 parsel numaralı taşınmazların kadastro tespitlerinin ayrı ayrı iptaline; dava konusu taşınmazların tamamının Orman vasfı ile ... adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1968 yılında seri usûlle yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu, zilyedlikle kazanılmalarının mümkün olmadığı belirlendiğinden, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 31/01/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.