1. Hukuk Dairesi 2016/1415 E. , 2019/2180 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.03.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları ..."in 2312 nolu parselini ölmeden 45 gün önce mirastan mal kaçırmmak amacıyla davalı kızına temlik ettiğini, davalının da taşınmazı üçüncü kişilere aktardığını ileri sürerek miras payları oranında tazminata karar verilmesini istemişler; davacılardan Ali"nin aşamada ölümü üzerine mirasçıları tarafından dava sürdürülmüştür.
Davalı, zamanaşımı itirazıda bulunmuş; ayrıca, mirasbırakan babasına hastalığında baktığını, tedavi giderleri için taşınmaz satılmak istenince bedelini ödeyerek satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davanın zamanaşımı yönüden reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece, işin esasının değerlendirilmesi gereğine değinilerek bozulmuş; mahkemece bozmaya uyularak tamamlanan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Getirtilen kayıtlardan, davaya konu 2312 parsel sayılı taşınmaz mirasbırakan ... adına kayıtlı iken, 21.06.1976 tarihinde davalı kızı ..."a satış yoluyla devredildiği; davalı ..."nın taşınmazı 2.11.1979 tarihinde dava dışı ... r"a temlik ettiği; taşınmazın ... r tarafından da 22.05.1987 tarihinde dava dışı ..."a aktarıldığı; ..."ın da taşınmazı 17.12.1987 tarihinde dava dışı Yapı Kooperatifine satış suretiyle temlik ettiği; sonrasında taşınmazın imar mevzuatına uygun olarak tevhit ve ifraz edildiği ve 572 ada 1 ile 576 ada 1 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava açılırken dava konusu yapılmayan ölen annelerinden gelecek miras payının yargılama sırasında ıslah yoluyla dava konusu haline getirilmesine usulen olanak bulunmadığından, davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Davalının temyizine gelince:
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Böyle bir durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Ancak semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinde kuşku yoktur.
Somut olayda, 1915 doğumlu mirasbırakan ..."in 05.08.1976 tarihinde öldüğü, ölümünden önce uzun süre davalı kızının yanında kaldığı, hastalığı ve bakımıyla davalı kızının ilgilendiği, sağlık giderlerini karşıladığı dosya içeriği ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır.
Değinilen olgular yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın dava konusu taşınmazını davalı kızına temlik etmekteki gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı, kızına duyduğu minnet duygusuyla hareket ettiği sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek kabul edilmesi isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.