4. Ceza Dairesi 2016/13259 E. , 2020/10177 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit, yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre ve mala zarar verme suçundan "hüküm kurulmasına yer olmadığına" dair verilen kararın, 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesi kapsamında belirtilen "hüküm" niteliğindeki kararlardan olmaması nedeniyle, temyizi kabil olmadığı, o yer Cumhuriyet savcısının aynı zamanda kasten yaralamaya teşebbüs suçundan kurulan hükmü de temyiz ettiği belirlenerek dosya görüşüldü:
A-Kasten yaralamaya teşebbüs suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca o yer Cumhuriyet savcısının TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,
B-Tehdit suçundan kurulan hükmün temyizinde;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre ve Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2015/16-873 Esas ve 2018/145 Karar sayılı 03.04.2018 tarihli kararında, sanıklar hakkında kurulan hükümlerde, ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğine ilişkin ihtaratın ileriye yönelik ve takdir yetkisini sınırlamayan bir bildirim niteliği taşıdığı, bu sebeple "TCK"nın 52/4. maddesi gereği ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine" şeklinde infazda tereddüte yol açacak ve infazı kısıtlayacak şekilde hüküm kurulmadığı takdirde, yalnızca ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği ihtaratına hükümde yer verilmesinin usul ve yasaya aykırı olmadığının belirtilmesi karşısında, bu hususlar bozma sebebi yapılmayarak yapılan incelemede;
1-Tanık ..."in ve olayın tarafsız tanığı olduğu anlaşılan tanık Ferdi"nin beyanlarına neden itibar ediliği açıklanmadan, sanığın yazılı savunmasında isimler geçen ... (soruşturmada dinlenmiş), ..., ..., ... (soruşturmada dinlenmiş) isimli kişiler tanık olarak dinlenilmeden, tarafsız tanık ... soruşturma aşamasında sanığın tehdit sözleri söylediğini hatırlamadığını, mahkemedeki beyanında ise tehdit vari sözler söylediğini hatırladığını beyan ederek çelişkiye düştüğü bu çelişki giderilmeden, katılanın ve dinlenen diğer tanıkların beyanlarına hangi gerekçelerle üstünlük tanındığı açıklanmadan eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Kabule göre de;
a-02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu, hakaret suçu yönünden ise, uzlaşma önerisinin yapıldığı tarihte 5271 sayılı CMK’nın 253/3. maddesinde engel bulunduğu gözetilerek, yeni düzenleme karşısında bu suç yönünden de uzlaşma önerisinde bulunulması gerektiği anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
b-17.10.2019 gün ve 7188 sayılı Yasa"nın 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 251. maddesinde "Basit Yargılama Usulü"ne ilişkin düzenleme getirilmiş ve 252. maddesinde de verilecek kararla ilgili özel yasa yolu (itiraz) getirilmiştir.
Ancak bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Yasa"nın 31. maddesiyle, 5271 sayılı CMK"ya geçici madde 5"in (d) bendinde; "01.01.2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarla seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz" düzenlemesi getirilmiştir.
Konuyu somut norm denetimi yoluyla inceleyen AYM, (25.06.2020, 2020/16, 2020/33; R.G. 19.08.2020, sayı: 31218), sözü geçen geçici madde 5/d"deki düzenlemedeki, "kovuşturma evresine geçilmiş" ibaresinin aynı bentte yer alan, "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa"nın 38. maddesine aykırı görerek iptaline karar vermiştir.
AYM kararında, hükme bağlanmış dosyalarla ilgili iptale karar verilmemiş ise de; hükme bağlanmış dosyalarla ilgili olarak kovuşturma evresi kesinleşmeye kadar devam ettiği için (5271, m.2/1-f), temyiz incelemesi devam eden dosyalar bakımından da lehe düzenleme getirilmesi ve mahkumiyet hükmü verildiği takdirde sonuç cezadan dörtte bir indirim öngörülmesi nedeniyle (5271, m.251/3), yeniden değerlendirme yapılması gerekir.
AYM"nin bu iptal kararında; sanık lehine getirilen, yeni düzenlemenin, geçici maddesiyle "kovuşturma evresine geçilmiş" dosyalar bakımından uygulanması gerektiğine işaret edildiğinden, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı CMK"nın 251/1. maddesi kapsamına giren TCK"nın 106/1-1. maddesinde düzenlenen tehdit suçu yönünden; Anayasa"nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nın 7 ve 5271 sayılı CMK"nın 251 vd. maddesi gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."nin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.