10. Hukuk Dairesi 2016/12190 E. , 2019/771 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, dahili davalı ... Elek.Dağ.A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 13.07.2011 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle vefat eden sigortalının hak sahiplerine ödenen peşin sermaye değerli gelirin 5510 sayılı Yasa"nın 21. maddesi uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesi 1. fıkrası ile “iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiş olup, 21. maddenin 4. fıkrası ise 3. kişilerin sorumluluğu" İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir." şeklinde düzenlenmiştir.
İnceleme konusu davada; 13.07.2011 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle vefat eden sigortalının hak sahiplerine ödenen gelirin tahsilinin talep edildiği, .... Elektronik İm. İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti., ... Elekt. Dağ. A.Ş.,... Yapı Müh.Mad.Tur.San. ve Tic.Ltd.Şti. ve ...’in davaya dahil edildiği, davalıların kusur oranlarını belirleyen 20.05.2014 tarihli kusur raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verildiği, hükmün dahili davalı ... Elek.Dağ.A.Ş. tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun Taraflar ve Davaya Katılan Üçüncü Kişiler başlıklı dördüncü bölümünde dava arkadaşlığı, davanını ihbarı ve davaya müdahale ili ilgili maddeler yer almaktadır.
İhtiyari dava arkadaşlığı ile ilgili HMK 57. maddede " (1) Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:
a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.
b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.
c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması, "hükmü ile 58. maddede" İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder." düzenlemeleri getirilmiştir.
HMK 59 ve 60. maddelerde ise hangi hallerde mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olacağı belirtilmektedir. Bu durumda maddi hukuka göre bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi halinde mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olduğu,mecburi dava arkadaşlığında ancak birlikte dava açılabileceği veya aleyhlerine de birlikte dava açılabileceği görülmektedir.
Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı var ise, davacı bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Dava, bütün dava arkadaşlarına karşı değilde, bunlardan birine veya birkaçına karşı açılmış ise, bu halde davalı durumundaki kişinin yada kişilerin, bu davada yalnız başına taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yoktur; davalı sıfatı mecburi dava arkadaşlarının tümüne aittir. Ancak bu halde dava sıfat yokluğundan reddedilmez. Mahkemenin, davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmesi için davacıya süre vermesi, davacı bu süre içinde davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına teşmil ederse davaya devam etmesi gerekir. Davacı kendisine verilen kesin süre içinde davasını diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmez ise o zaman dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Diğer yandan HMK 61-70 maddeleri arasında davanın ihbarı ve davaya müdahalenin usulü ve şartları yer almakta olup, taraflardan biri davayı kaybettiği taktirde üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir. Davayı ihbarın usul hukuku bakımından amacı, dava kendisine ihbar edilen üçüncü kişinin, davaya katılarak davayı ihbar eden tarafa yardım etmesinin sağlanmasıdır. İhbar olunan kişinin H.M.K."nın 63. maddesine göre ancak davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılma imkanı bulunmaktadır. Kendisine dava ihbar edilen üçüncü kişi davada taraf olma sıfatını kazanmaz. İhbar olunan gerçek veya tüzel kişi,derdest bir davada en fazla olarak müdahil sıfatı alabilecek kişidir ve bu nedenle de ihbar olunanın hakkında karar verilemez.
Islah ile de taraf değişikliği mümkün değildir.
Usul hukukumuzda yer alan düzenlemelerden de görüleceği üzere mecburi dava arkadaşlığı halleri dışında dahili davalı adında bir müessese bulunmamakta olup,husumetin yöneltildiği kişi dışında bir başka kişinin davaya katılması mümkün bulunmamaktadır. Mecburi dava arkadaşlığı dışında diğer hallerde dava arkadaşlığı ihtiyaridir ve bu kişilere karşı birlikte dava açılabileceği gibi her birine karşı ayrı ayrı da dava açılabilir.
506 sayılı yasanın 26. maddesinde iş kazasının meydana gelmesinde kusuru bulunan işveren ve 3. kişiler arasında müteselsil sorumluluk öngörülmüştür. Somut davada; 13.07.2011 tarihinde gerçekleşen iş kazasında işveren .... Dekorasyon İnş.Taah.Gıda Paz. ve San.Tic.Ltd.Şti. ve diğer dahili davalılar kusurlu bulunmuş olup, olayda davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Zira davalılar aynı kaza olayından dolayı kusurlu ve Kuruma karşı sorumludurlar. Bu durumda davalılara karşı birlikte dava açılabileceği gibi her birine ayrı ayrı da dava açılabilir. Davacı Kurum tarafından sadece işverene karşı rücuan alacak davası açılmış olduğundan kusurlu olan ihtiyari dava arkadaşları hakkında ek dava açılması ve işbu dava ile birleştirilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirdi. Bu nedenle usule aykırı olarak diğer davalıların daha sonra davaya dahil edilmesi mümkün değildir.
Netice olarak; Taraf sıfatı kamu düzenine ilişkin olup usulüne uygun olarak Toroslar Elek.Dağ.A.Ş hakkında açılmış bir dava olmadığı halde talep üzerine ilgili kişinin davaya "dahili davalı" olarak dahil edilerek hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup,bozma nedenidir.
O halde, dahili davalı ... Elek.Dağ.A.Ş.’nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ... Elek.Dağ.A.Ş."ye iadesine, 06.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.