10. Ceza Dairesi 2019/2435 E. , 2019/6529 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığının, 05/07/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, hüküm kurulmasına yer olmadığına dair Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/01/2017 tarihli ve 2016/615 esas, 2017/27 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 17/07/2019 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında 11/01/2015 tarihinde işlediği iddia edilen, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süreyle tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği,
2- Tedbirin infazı esnasında sanığın yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiği gerekçesi ile TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı,
3- Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/01/2017 tarihli ve 2016/615 esas, 2017/27 sayılı kararıyla, sanığın savunmasında denetimli serbestlik tedbirine aykırı davranmasına ilişkin beyan ettiği mazeretler yerinde görülerek, kovuşturma şartı olan yükümlülüklerine uymamakta ısrar etme şartının gerçekleşmediğinden bahisle “hüküm kurulmasına yer olmadığına” ve “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararında yer alan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına” karar verildiği, kararın yasa yoluna başvurulmadan kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "1- 5271 sayılı Kanun"un 191/4. maddesinde yer alan “Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” şeklinde ve anılan maddenin 5. fıkrasında yer alan, "Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz." şeklindeki düzenlemeler karşısında; sanık hakkında Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 09/03/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sanığa tebliğ edilerek denetime başlandığı, Kayseri Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 04/09/2015 tarihli denetim planının aynı tarihte, 16/09/2015 tarihli uyarı yazısının da 07/10/2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen sanığın 27/04/2016 tarihindeki "...." programının ikinci oturumuna katılmayarak denetim planına uymadığının tespiti üzerine denetimli serbestlik dosyasının kapatılarak Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, böylece hükümlünün denetimli serbestlik kapsamında belirlenen yükümlülüğü ikinci kez ihlâl ettiği ve bu hâlin ısrar niteliğinde olduğu anlaşılmakla, kamu davasına devamla esastan inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesinde,
2- Kabule göre de; 5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde düzenlemeler karşısında, somut olayda mahkemesince açılan kamu davasında kovuşturma şartının gerçekleşmediği düşünülüyorsa dava hakkında durma kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesinde, isabet görülmemiştir." denilerek, Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/01/2017 tarihli ve 2016/615 esas, 2017/27 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
(1) numaralı kanun yararına bozma talebinin incelenmesi:
Somut olayda, hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine karar verilen sanık hakkında TCK’nın 191/4. maddesinde "kovuşturma şartı" olarak düzenlenen "yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etme koşulunun" gerçekleştiği gerekçesiyle kamu davası açıldığı, ancak yapılan yargılama esnasında sanığın yükümlülüklerine aykırı davranmasına ilişkin mazeretler beyan ettiği, sanığın bu savunmalarının da Mahkemece haklı görülerek delil değerlendirmesi kapsamında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu bakımından "kovuşturma şartı" olan "yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etme koşulu" gerçekleşmeden kamu davası açıldığı kanaatine varıldığının anlaşılması karşısında, Mahkemenin takdiri ile delillerin değerlendirilmesine ilişkin hususlar “kanun yararına bozma” yoluna konu olamayacağından, “ısrar koşulunun gerçekleştiği ve sanık hakkında yargılamaya devam edilmesi gerektiği” yönündeki (1) numaralı kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
(2) numaralı kanun yararına bozma talebinin incelenmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır. " hükmüne yer verilmiştir.
CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasında, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." hükmü öngörülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, somut olayda olduğu gibi "kovuşturma şartının" gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda Mahkeme tarafından CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilebilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, CMK’nın 223. maddesinde karar ve hüküm türleri arasında sayılmayan “hüküm kurulmasına yer olmadığına” dair karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu, bununla birlikte mahkemece“dava açılmasının ertelenmesi kararına kalındığı yerden devam edilmesine” karar verilmiş olması karşısında, Mahkemece verilen kararın esasen “durma kararı” niteliğinde olduğu ve bu şekildeki bir yasaya aykırılığın 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin kıyasen uygulanması ile Dairemizce düzeltilmesinin mümkün olduğu değerlendirilerek kanun yararına bozma talebi bu yönüyle ve değişik gerekçeyle yerinde görülmüştür.
D) Karar :
Açıklanan nedenlerle,
1- Sanık hakkında yargılamaya devam edilmesi gerektiği düşüncesine dayanan (1) numaralı kanun yararına bozma talebi yerinde görülmediğinden REDDİNE,
2- Kabule göre “durma kararı verilmesi gerektiği” düşüncesine dayanan (2) numaralı kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden; hüküm kurulmasına yer olmadığına dair Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/01/2017 tarihli ve 2016/615 esas, 2017/27 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak, gerekçe ve hüküm fıkrasında yer alan “hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklindeki ibarenin ÇIKARILMASINA, çıkarılan bu ibarenin yerine “kamu davasının durmasına” ibaresinin YAZILMASINA, hükmün gereklerinin bu şekilde yerine getirilmesine, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 21.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.