Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/3472 Esas 2019/9016 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3472
Karar No: 2019/9016
Karar Tarihi: 12.11.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/3472 Esas 2019/9016 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/3472 E.  ,  2019/9016 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki abonelik tesisi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; ... Eğitim Kültür Hizmetleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin öğrenci yurdu olarak faaliyet gösteren binasına su aboneliği tesisi için yaptıkları başvuruların çeşitli gerekçelerle geri çevrilmek suretiyle sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, söz konusu bina için su aboneliği tesisini talep ve dava etmiştir.
    Davalı; davacının kaçak su kullandığının tutunaklarla tespit edildiğini, bu nedenle mevcut borç ödenmeden abonelik tesis edilemeyeceğini, haksız davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
    Mahkemece; dava konusunun idari yargı mercilerinde görülmesi gereken davalardan olduğu, bu durumda HMK"nın 114/1-b maddesi gereği dava şartı olan yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir.
    Dava konusu uyuşmazlık, su aboneliği tesisi istemine ilişkindir.
    Abone ile kurum arasında yapılan abonelik sözleşmesi daha çok “tip” sözleşme görünümündedir. Hizmetten yararlanan kişinin sözleşmeyi kurum ile birlikte düzenlemesi yerine, katılımı söz konusudur. Ancak bu durum, kurum ile kişi arasında kurulan özel hukuk ilişkisini, idare hukuku ilişkisine dönüştürmez. Buna göre tarafalar arasındaki uyuşmazlık özel hukuk hükümlerine tabi bir alacak borç ilişkisinden (abonelik sözleşmesinden) kaynaklanmakta olup, davanın görülme ve çözüm yeri idari yargı olmayıp adli yargıdır.
    Bunun yanında idari yargı yerlerinde açılacak davalarda husumetin kimlere yöneltileceğine ilişkin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesi gereğince, idari yargı yerlerinde ancak ilgili idare kurumu dava edilebilir. Bu yasal düzenlemeye göre, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri aleyhine idare mahkemelerinde dava açılamaz. Davalı kurum 2560 sayılı İSKİ Kanunu"nun ek 5 ve geçici 10. maddeleri uyarınca kurulmuş olup, faaliyetleri özel hukuk düzenlemelerine tabi olan özel hukuk tüzelkişisi niteliğinde bulunduğundan davalı aleyhine açılan bu davanın idari yargı yerinde değil adli yargıda çözüme kavuşturulması gerekir.
    O halde mahkemece, özel hukuk tüzel kişisi olan davalı aleyhine açılan ve özel hukuk hükümlerine tabi abonelik sözleşmesinden kaynaklanan eldeki davanın çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu gözetilerek işin esasına girilip karar verilmesi gerekirken açıklanan yön gözetilmeden, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nın 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440" ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.