
Esas No: 2019/1999
Karar No: 2019/6526
Karar Tarihi: 21.10.2019
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2019/1999 Esas 2019/6526 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığının, 02/05/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki kamu davasının reddine dair Adana 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/02/2019 tarihli ve 2018/659 esas, 2019/147 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 20/05/2019 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında, 01/11/2017 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca “yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması” halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği, erteleme kararının tebliğ edildiği, sanığın hiçbir aşamada karara itiraz etmediği,
2- Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin tebliğ edildiği ve sanığın tedbirin infazına başlandığı, ancak sanığın tedbirin infazı sırasında yükümlülüklerini birinci kez ihlal etmesinden sonra uyarıya rağmen ikinci kez ihlal etmesi üzerine yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği gerekçesiyle erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı,
3- Adana 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/02/2019 tarihli ve 2018/659 esas, 2019/147 sayılı kararıyla "kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sanığa tebliğ edilip kesinleşmesi beklenmeden tedbirin infazına başlanıldığı ve dava şartının gerçekleşmediği" gerekçesiyle, “kamu davasının reddine” ve “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiğinden bu yönde gerekli yasal işlemlerin yapılması için dosyanın onaylı suretinin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verildiği, kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "1-Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 08/10/2018 tarihli ve 2018/3844 esas, 2018/6805 karar sayılı ilâmında "....Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının şüpheliye tebliğ edilmesi beklenmeden denetimli serbestlik ve tedavi tedbirinin infazına başlanmış olmasının “ısrar” koşulunun gerçekleşmesine bir etkisi olmayacağı, zira Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce şüpheliye gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin tebliğ edilmesini müteakip şüphelinin kuruma müracaat etmesi üzerine hakkında uygulanan tedbir ve tedaviden haberdar olduğu ve daha sonra kamu davasının ertelenmesi kararı tebliğ edildikten sonra da hiçbir aşamada itiraz etmeyerek tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam ettiği anlaşılmış olup, dosya kapsamına göre yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiği tespit edilen şüpheli hakkında TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca kamu davası açılmasının yasal bir zorunluluk olduğu gözetilerek iddianamenin iadesi kararına yönelik itirazın kabul edilmesi yerine, reddine karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür..." şeklinde belirtildiği üzere, yargılamaya konu olayda Kahramanmaraş Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 28/12/2017 tarihli çağrı kağıdının 15/0012/2018 tarihinde tebliğ edildiği, şüphelinin 24/01/2018 tarihinde denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmesi üzerine ön bilgilendirme yapıldığı, şüphelinin 18/06/2018 tarihindeki grup seminer çalışmasına katılmaması akabinde infaz işlemleri değerlendirme komisyonu tarafından 28/06/2018 tarihli uyarılı yazısının 02/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, denetimin devamı sırasında şüphelinin ikinci kez 24/09/2018 tarihinde grup seminer çalışmasına gitmemesi üzerine ihlâl nedeniyle infaz işlemleri değerlendirme komisyonu tarafından 27/09/2018 tarihli ve 2018/4476 sayılı ısrar ve kaydın kapatılması kararının verildiği, sanık tarafından söz konusu kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına hiçbir aşamada itiraz edilmediği, buna göre mahkemenin dava şartının gerçekleşmediğine ilişkin gerekçesinin yerinde olmadığı dikkate alındığında, mahkemesince sanık hakkındaki yargılamaya devamla hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde düşme kararı verilmesinde,
2-Kabule göre de, 5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/1. maddesinde yer alan, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde hüküm çeşitlerinin tahdidi olarak sayıldığı, somut olayda mahkemesince açılan kamu davası hakkında durma kararı verilerek, şüpheli hakkında geçerli tebligat işlemleri yapılarak müracat etmesi hâlinde denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, Adana 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/02/2019 tarihli ve 2018/659 esas, 2019/147 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır. " hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sanığa tebliğ edildiği, sanığın hiçbir aşamada bu karara itiraz etmediği ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat edip tedbirin infazına başladığı, ancak tedbirin infazı sırasında yükümlülüklerini birinci kez ihlal etmesinden sonra uyarıya rağmen ikinci kez ihlal etmesi üzerine, erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı, bu haliyle sanığın kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararını ve hakkında uygulanmasına karar verilen tedbiri öğrendikten sonra itiraz yoluna başvurmadan tedbirin infazına başladığı, ancak tedbirin infazı sırasında yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği anlaşılmakla, TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca kamu davası açılma koşulları oluştuğundan, “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmesi beklenilmeden infazına başlanıldığı, dolayısıyla dava şartı gerçekleşmediği” şeklindeki dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle kamu davasının reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu, “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı”nın sanığa tebliğ edilmeden tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağına ilişkin herhangi bir yasa veya yönetmelik hükmü bulunmadığı gibi tam tersine CMK’nın 269/1. maddesinde “İtiraz, kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu doğurmaz.” şeklinde hüküm yer aldığı, kaldı ki sanığın kuruma müracaat ederek tedbirin infazına başladıktan sonra da hiçbir aşamada itiraz etmediği ve tedbirin infazına devam ettiği, bu nedenle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmesi beklenmeden denetimli serbestlik ve tedavi tedbirinin infazına başlanmış olmasının dava şartının gerçekleşmesine bir etkisi olmayacağı, anlaşılmıştır.
Ayrıca, somut olayda, Mahkemece “kamu davasının reddine” karar verilerek, CMK’nın 223. maddesinde sayılıp davanın esasını çözen karar türlerinden “ret” kararıyla yargılamanın sonlandırıldığı ve "ret” kararının sonucu olarak sanığın bütün yükümlülüklerinin ortadan kalkması gerektiği halde, davanın reddine karar verildikten sonra ayrıca “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiğinden bu yönde gerekli yasal işlemlerin yapılması için dosyanın onaylı suretinin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilerek hüküm karıştırıldığından, kararın infaz kabiliyeti bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, somut olayda tedbirin infazı sırasında yükümlülüklerini birinci kez ihlal etmesinden sonra uyarıya rağmen ikinci kez ihlal etmesi üzerine yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği gerekçesiyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılan ve hakkında dava açılan sanık hakkında yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında bir hüküm verilmesi gerekirken;
Kamu davasının reddine karar verilerek davanın esasını çözen bir kararla yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanki durma kararı verilmişcesine erteleme kararının devamına karar verilerek hükümde çelişkiye neden olunması ve hükmün karıştırılması yasaya aykırı olduğundan, hükmün karıştırılması halinde Mahkemenin iradesi açık şekilde ortaya çıkmadığı için kazanılmış haktan da söz edilemeyeceğinden, (1) numaralı kanun yararına bozma talebi bu yönüyle ve değişik gerekçeyle yerinde görülmüş, bu nedenle “kabule göre durma kararı verilmesi gerektiği” düşüncesine dayanan (2) numaralı kanun yararına bozma talebi konusuz kaldığından, bu hususta karar verilmesine gerek görülmemiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; kamu davasının reddine dair Adana 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/02/2019 tarihli ve 2018/659 esas, 2019/147 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 21.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.