Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2570
Karar No: 2019/763
Karar Tarihi: 05.02.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/2570 Esas 2019/763 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/2570 E.  ,  2019/763 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :İş Mahkemesi


    Asıl dava, 05.03.2009-30.09.2010 tarihleri arasında davacıya ait işyerinden sigortalı... adına yapılan bildirimlerin fiili çalışmaya dayalı olmadığı gerekçesi ile iptali ile sigortalıya yapılan sağlık harcamaları ve tedavi giderleri nedeniyle oluşan Kurum zararının tahsili istemine ilişkin olarak yapılan kurum işleminin iptali, karşı dava ise itirazın iptali istemlerine ilişkindir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtilen şekilde asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine dair karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı-karşı davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Eldeki davada, mahkemece verilen 27.03.2014 tarihli karar, Dairemizin 09.03.2015 günlü ve 2014/12248 Esas, 2015/4189 Karar sayılı ilamı ile “…Mahkemece davaya konu dönemlerdeki çalışmaların fiili olup olmadığının belirlenmesi bakımından, dava dışı Nedim"in çalışmalarının kurumca yapılan belirlemelere rağmen fiili olup olmadığı hususu irdelenmeli, bu kapsamda davacıya ait işyerinden başkaca çalışanların olup olmadığı davalı Kuruma verilen dönem bordrolarından tespit edilerek, çalışanların ifadelerine başvurulmalı ve gerektiğinde komşu işyerleri işveren ve çalışanları da belirlenmek suretiyle, fiili çalışmasının olmadığı belirlense de, 5510 Sayılı Yasa"nın 60"ıncı maddesi dikkate alınarak dava dışı ...nün 5510 sayılı Kanunun 60. maddesi ilgili bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayılıp sayılmayacağı, başka bir deyişle diğer bir koldan sağlık yardımına hak kazanıp kazanmadıkları ile hak sahibi olup olmadıklarının da belirlenmesi ve şayet hak sahibi iseler bu kısımların davacı Kurum alacağından düşülmesi ve sonrasında davacının sorumluluğunun belirlenmesi” gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.
    Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
    Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
    Eldeki davada ise, bozmaya uyulmuş ise de bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
    Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada, fiili çalışma olgusunun varlığı nedeniyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, gerek dinlenen tanıkların nitelikleri, gerekse beyanlarının hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.
    Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymanın yeterli olmayıp, aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerektiği, en azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması ile bunun üzerinden savunma ve yargılama yapılabilecek olup, soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün olmadığından, kendiliğinden araştırma ilkesi çerçevesinde sigortalının hizmet akdine dayalı çalışma olgusu net bir şekilde ortaya konulmalıdır.
    Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
    Eldeki davada, sigortalı Nedim’in çalışmasının fiili olup olmadığı bakımından, ilk bozma kararımız çerçevesinde irdeleme yapılmak suretiyle inşaat çavuşluğu mu yoksa puantajdan sorumlu işçi mi olduğu hususları da netleştirilerek fiili çalışmasının varlığı araştırılmak suretiyle, bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Mahkemece, uyulan bozma ilamı ile oluşan usuli kazanılmış haklar nedeniyle bozma kapsamında ayrıntılı inceleme ve değerlendirme gerekirken, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

    O hâlde, davalı-karşı davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi