Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/903
Karar No: 2019/7842

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/903 Esas 2019/7842 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2019/903 E.  ,  2019/7842 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01/11/2017 tarih ve 2016/999 E- 2017/855 K. sayılı kararın davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 05/12/2018 tarih ve 2018/658 E- 2018/1329 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalı TEDAŞ"ın, mülkiyetinde bulunan dağıtım sistemi işletme hakkını, 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi (İHDS) ile devrettiğini, dağıtım faaliyetlerinin davalı TEDAŞ tarafından yürütüldüğü 2002 yılında meydana gelen olayla ilgili olarak Adana 4.İş Mahkemesi"nin 2010/242 E. sayılı dosyasında verilen kararın Yargıtay derecatından geçerek kesinleştiğini, bu ilâma dayalı olarak Ankara 28.İcra Müdürlüğü’nün 2012/3549 E. sayılı takip dosyasında müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını ve 1.800,00 TL ücreti vekâlet ücreti ve 142,47 TL bu meblağın yasal faizi olmak üzere toplam 1.942,47 TL"nin mahsubu ile 97.218,95 TL ödeme yapmak durumunda kaldığını, söz konusu olayın dağıtım sisteminin işletilmesi ile ilgili olduğu ve taraflar arasında aktedilen 24.07.2006 tarihli İHDS öncesinde gerçekleştiğini, söz konusu olaydan kaynaklanan sorumluluğun İHDS"nin 7.1, 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davalı TEDAŞ’a ait olmasına rağmen ödemenin müvekkili tarafından yapıldığını ileri sürerek, şimdilik 99.161,42 TL"nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, rücuya konu kararda bahsi geçen alacağın davacı tarafından müvekkilinden talep edilemeyeceğini, davacının bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, faiz ve icra dosya masraflarının talep edilemeyeceğini, davanın kabulü halinde müvekkilinin mahkeme kararında belirtilen tutardan sorumlu olacağını, ödeme tarihinden itibaren avans faizi talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davanın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı def"inin yerinde görülmediği, sözleşmenin imza tarihinden önce her türlü hukuki ve cezai sorumluluk kapsamında üçüncü kişilerle meydana gelen ihtilaflar yönünden sözleşmede hüküm bulunduğu, rücuya esas davanın İHDS"den önce meydana gelen iş kazasından kaynaklandığı, davacının ilama dayalı olarak icra dosyasına ödeme yaptığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 97.218,95 TL"nin 25.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi tarafından tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusu bakımından; işbu davanın TBK"nın 146.maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmış olduğu, 02.12.2002 tarihinde iş kazası nedeniyle vefat eden işçinin kardeşleri tarafından açılan tazminat davasının kısmen kabulüne karar verildiği ve bu kararın Yargıtay derecatından geçerek kesinleştiği, başlatılan icra takibine dayanak ilamda Kurum lehine hükmedilen vekalet ücreti ve faizi toplamı olan 1.942,47 TL mahsup edilmek suretiyle 97.218,95 TL"nin davacı tarafça icra dosyasına ödendiği, taraflar arasında akdedilen 24.07.2006 tarihli İHDS"nin 7.1.maddesine göre imza tarihinden önce başlayan hukuki ihtilaflarda sorumluluğun davalıya ait olduğunun kararlaştırıldığı, sözleşmenin 7.4. ve 7.6.maddesine göre davacının ödediği tüm bedelleri davalıdan rücuen talep ve dava hakkı olduğu, her iki taraf da tacir olduğundan avans faizi talep edilebileceği, harç ve giderlerin tarife hükümleri gözetilerek hüküm altına alındığı, davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusu bakımından ise; icra dosyasına yapılan 97.218,95 TL"lik ödemeden sonra borcun kapanmadığı ve mahsup edilen kısım yönünden davacının malvarlığında bir azalma meydana gelmediği gerekçesiyle, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4.980,03 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, temyiz harcı peşin alındığından davacıdan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 04/12/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY

    Enerji sektöründeki özelleştirmelerin 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği 4628 sayılı Yasa ile düzenlenmiş, 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile TEDAŞ özelleştirme kapsam ve programına alınmış, davacı şirketinde dahil olduğu 20 şirket, Türkiye"deki dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansına sahip olarak 01.03.2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamı TEDAŞ"a ait olmakla birlikte, TEDAŞ"tan ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyete başlamıştır.
    TEDAŞ tarafından 20 adet dağıtım şirketi kurulduktan sonra herbiri ile ayrı ayrı 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalanmıştır.
    Davacı şirket, tüm hisseleri davalı TEDAŞ"a ait olmak üzere 30.09.2013 tarihine kadar faaliyet göstermiş, bu süreçte özelleştirme işlemleri yürütülmüş, özelleştirmenin tamamlanmasıyla birlikte davacı şirketin hisselerinin tamamı ...ne devredilerek 30.09.2013 tarihli hisse satış sözleşmesi akdedilmiştir.
    Dava konusu ödeme, davacıya ait hisselerin tamamının kamuya ait olduğu, 04/10/2013 tarihli hisse satış sözleşmesinden önce yapılmıştır.
    Özelleştirme aşamasında 30.09.2013 tarihinde ...tarafından düzenlenen ve beyan edilen devre esas mizan kayıtları temel alınarak “devre esas” bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirilmiş olup dava konusu ödeme bilançoda yer almaksızın işlemler ikmal edilmek suretiyle ...nin özel sektöre devri gerçekleştirilmiştir.
    Bu halde, devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden, davalı TEDAŞ"tan geçmiş döneme ilişkin herhangi bir talepte bulunulamaz.
    Keza, 30.09.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi"nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” .... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı ...” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir.
    Diğer taraftan 30.09.2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve TEDAŞ"ı ilzam edecek hiçbir başvuru ve rücu hakkı bulunmadığı” hükmü de davalının sorumluluğunun olmadığını göstermektedir.
    Ayrıca, özelleştirme sürecinde, taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin listeler hazırlanarak tesbit tutanakları düzenlenmiş olup, dava konusu ödemeye ilişkin dava ve icra dosyası bu tutanaklarda yer almamaktadır.
    Hisselerin tamamının kamuya ait olduğu 30.09.2013 tarihi öncesi, yapılan ödeme nedeniyle davacının (devir öncesi) 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"ne istinaden yine hisselerinin tamamı kamuya ait bulunan davalı TEDAŞ"tan dava konusu alacağı talep etmesi nasıl mümkün değil ise,30.09.2013 tarihli hisse devir sözleşmesi ile tamamen el değiştiren davacının, kendisi tarafından yapılmayan ödemeyi, kesinleşen devre esas bilançolarda yer almaması nedeniyle davalıdan talep etmesi de hukuken mümkün değildir.
    Aksi düşüncenin kabulü, davacı yönünden sebepsiz zenginleşme, davalı yönünden ise ikinci kez aynı parayı ödeme sonucu doğuracaktır.
    Sonuç olarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında bulunmaması nedeniyle 30.09.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, 30.09.2013 günlü sözleşmeden önce gerçekleşen dava konusu ödemeden dolayı, 30.09.2013 sözleşmenin 9.3 ve 9.4 maddeleri gereğince davalının sorumluluğu bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusu red edilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesinin kararının onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyız.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi