11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/4587 Karar No: 2018/519 Karar Tarihi: 29.01.2018
Resmi belgede sahtecilik - iftira - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/4587 Esas 2018/519 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulmasının yanlış olduğunu belirtmiş ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğini söylemiştir. Bunun sebebi suça konu belgenin mevcut haliyle aldatma niteliğinin bulunmamasıdır. Ayrıca, sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan mahkumiyet hükmü de eksik araştırma nedeniyle yanlış olduğu belirtilmiştir. Suçun oluşabilmesi için failin önce bir suç işlemesi daha sonra bu suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla adli makamlara başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini vermesinin gerektiği belirtilmiştir. Sanığın suçu işleyip işlemediği belirlenmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğu belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak TCK'nın 268. maddesi ve 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi gösterilmiştir. Ayrıca, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
11. Ceza Dairesi 2017/4587 E. , 2018/519 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, iftira HÜKÜM : Mahkumiyet
1)Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz incelemesinde; Dosyada aslı bulunan suça konu nüfus cüzdanı üzerinde heyetimizce yapılan gözlemde, fotoğraf üzerinde soğuk damga izinin bulunmadığının anlaşılması karşısında, yapılan sahtecilik ilk bakışta kolaylıkla anlaşıldığından; suça konu belgenin mevcut haliyle aldatma niteliğinin bulunmadığı, bu nedenle suçun yasal unsurlarının oluşmadığı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulması, 2)Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz incelemesinde ise; a)TCK"nın 268. maddesinde düzenlenen “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunun oluşabilmesi için failin önce bir suç işlemesi daha sonra bu suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla adli makamlara başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini vermesinin gerekeceği cihetle; sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin tüm soruşturma ve kovuşturma belgeleri getirtilip incelenerek, sanığın kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engelleyip engellemediği, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullandığı gerçek kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak gösterip göstermediğinin belirlenmesi, sonucuna göre suç niteliğinin tartışılması gerektiği gözetilmeden, eksik araştıma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, b)Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.