Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2948
Karar No: 2018/1080
Karar Tarihi: 15.02.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/2948 Esas 2018/1080 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/2948 E.  ,  2018/1080 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, 06.02.2015 tarihinde verilen dilekçeyle tapu iptali tescil olmazsa tazminat talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın kabulüne dair verilen 06.10.2016 tarihli hükmün ... Bölge Adliye Mahkemesince istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya ve içeriği incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü. -K A R A R-
    Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 15.02.2018 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
    KARŞI OY
    Dava, inanç sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacılar vekili; tarafların kardeş olup, 1983 yılında dava konusu taşınmazın arsasının kardeşler tarafından satın alındığını ve tapuda davalı adına tescil edildiğini, arsa üzerine 1983-2012 yılları arasında kardeşlerin ortak çalışması ile 4 katlı bir bina yapıldığını, her kardeşe 1 daire düştüğünü ve herkesin kendi dairesinde oturmaya başladığını, daha sonra kardeşlerin biraraya gelerek bu yeri müteahhide vermeyi kararlaştırdıklarını, ... . Noterliğinde 26.11.2012 tarihinde bu yerle ilgili ... İnşaat Şirketi ile ... arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, ... şirketinin daha sonra ... Yapı adını aldığını, vaad edilenlerin yerine getirilerek müvekkilleri ve kardeşlerine 5 dairenin teslim edildiğini, noter sözleşmesi yapılmadan evvel kardeşler ..., ..., ... ve ... arasında 14.11.2012 tarihli yazılı sözleşme yapıldığını, daha sonra 19.05.2012 ve 26.08.2013 tarihli sözleşmelerin yapıldığını, tüm sözleşmelerde kardeşler arasında ittifak edilen hususun her kardeşin kendi payına düşen daireyi aldıktan sonra fazla kalan bir dairenin aralarında bölüştürüleceği olduğunu, hatta 26/08/2013 tarihli sözleşmede abileri ... adına tapuda kayıtlı taşınmazla ilgili sözleşme yapıldığını ve 105.000,00 TL fiyata satılması düşünülerek kardeşlerden ... ve ... 25.000"er TL, ... 35.000 TL, ... 20.000 TL verilmesinin imza altına alındığını, anlaşmaya göre ... bu yeri en kısa sürede satarak herkese hak ettiği parayı vereceğini, ancak davalının aradan uzun süre geçmesine rağmen sözünü tutmadığını, müşteri yok bahanesiyle işi yokuşa sürdüğünü, gerçekte 4 nolu dairenin fazla olan daire olduğunu, her kardeşe payları olan birer daire verildiğini ve herkesin hakkını aldığını, 5. dairenin yani fazla gelen dairenin herkese ait olduğunu, ancak davalının sadece kendisi hak sahibiymiş gibi hareket ettiğini, halbuki her üç sözleşmede de davalının imzası olup, bu sözleşmelerde de tek başına hak sahibi olmadığını kabul ettiğini ve daireyi satıp paylaştıracağına dair taahhüt altına girdiğini, kardeşlerin büyük abileri diye güvenerek tapuyu davalı adına yaptıklarını, fakat davalının bu durumu suistimal ettiğini ileri sürerek, 4146 ada 7 parselde bulunan 4 nolu dairenin tapu kaydının iptali ile davacı ... için % 25 pay, diğer davacı ... için % 25 pay verilmek suretiyle tapu kaydının yeniden düzeltilmesini ve bu şekliyle tapuya tescilini, aksi kanaat oluştuğunda fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkillerinin payına düşen 45.000 TL.nın (davacı ... için 25.000 TL, ... için 20.000 TL olmak üzere) dava tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber tahsilini istemiştir.
    Davalı vekili; davacıların iddia ve taleplerinin hukuki ve maddi mesnetten yoksun olup, davanın reddi gerektiğini, dosyada mübrez 3 adet (adi yazılı) sözleşmeler incelendiğinde de hiçbirinde müvekkilinin bu şekilde beyan ve taahhüdü olmadığını, 19/05/2012 tarihli sözleşmede özetle müteahhit tarafından verilecek taşınmazların ne şekilde paylaştırılacağının ve 14/11/2012 tarihli sözleşmede özetle davalı tarafından davacılara hangi dairelerin devredileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme gereği müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini ve ilgili dairelerin davacılara devredildiğini, 26/08/2013 tarihli sözleşmede ise Barış Cad. No:16/1 daire paylaşımının ne şekilde olacağının yazıldığını, sözleşmelerde başkaca bir hak ve yükümlülük olmadığını, bu yazılı kağıtlara bakıldığında müvekkili tarafından 4 nolu veya başka bir dairenin devrine veya bedelinin ödenmesine ilişkin taahhütte bulunulmamış olmasına rağmen davacı vekilinin "müvekkilin tapu devrine ilişkin borç altına girdiğine dair" taahhütte bulunduğu şeklinde gerçek dışı beyanda bulunduğunu, davacı yanın iddialarının gerçek dışı olduğunu, taraflar arasındaki 26.08.2013 tarihli yazıda şarta bağlı (1 nolu daire satıldığında) bir taksimden bahsedildiğini, bu taksimde dahi müvekkilinin taşınmaz devrine veya parasal borç altına girdiği şeklinde bir hüküm olmadığını, davaya dayanak olarak gösterilen 26/08/2013 tarihli sözleşmeye konu dairenin 1 nolu daire olduğunu, bu dairenin de dava dışı yine müvekkilinin kardeşi ... ye ait olduğunu ve 14/11/2012 tarihli yazıda da zaten bu dairenin ... ... ait olduğunun belirtildiğini, davacı vekilinin sözleşmede 1 nolu daire denmesine rağmen dava dilekçesinde 4 nolu daireye ilişkin talepte bulunduğunu, 4 nolu dairenin taraflar arasındaki yazışmalarda konu dahi edilmediğini, bu nedenle 4 nolu daireye ilişkin iddianın dinlenemeyeceğini, 1 nolu dairenin ise müvekkiline ait olmadığını, müvekkiline ait olmayan daire hususunda müvekkiline dava yöneltilemeyeceğinden pasif husumet itirazında bulunduklarını, taşınmazın devrine ve aynına ilişkin borçlandırıcı işlemlerin resmi şekle tabi olduğunu, davacıların tüm iddialarının kaynağının adi yazılı metinler olup, adi yazılı metinlere dayanılarak tapu iptali ve tescil ile alacak talebinde bulunulamayacağını, zira davacıların tüm taleplerinin taşınmazın aynından kaynaklandığını, bu nedenlerle davacıların tüm taleplerinin usul ve yasaya aykırı olup, resmi belgeye dayanmayan bu taleplerin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, zaten davalının bir borcunun da bulunmadığını, davacıların taşınmazın müteahhide verilmeden önce 1983 yılında kardeşlerin ortak çabası sonunda alındığına ilişkin iddialarının da gerçek dışı olduğunu, taşınmazın müvekkili tarafından satın alındığını ve müvekkilinin, kendisine ait taşınmazı müteahhide verdiğini, elde ettiği dairelerden de bila bedel kardeşlerine birer daire bağışladığını, davanın haksız ve kötüniyetle açılmış olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Yerel Mahkemece; "...19.05.2012, 14.11.2012 ve 26.08.2013 tarihli sözleşmeler yazılı delil niteliğinde olduğundan tanık dinletme talebi kabul edilmiştir. Gerek anılan sözleşmeler gerekse tanık beyanları taraflar arasında inanç sözleşmesi yapıldığını yapıldığını ortaya koymaktadır. Bu sözleşmeye göre taraflar ortak olarak satın aldıkları arsayı müteahhide kat karşılığı vererek 5 daire almışlar, her kardeşe birer daire verilmesi ve artan dairenin satılarak parasının paylaşılmasını kabul etmişlerdir. Nitekim davalı bu doğrultuda her kardeşe birer daireyi devretmiştir. Ancak davalı üzerinde 2 daire kalmış, satılması gereken 4 nolu daire satılmamıştır. Bu durumda davalı inanç sözleşmesindeki edimini yerine getirmemiş olmaktadır. Başlangıçta arsa ortak olarak alındığından ve daireler eşit olarak paylaşıldığından her kardeşin payı eşit yani 1/4 olmaktadır. Davacıların henüz satılmayan 4 nolu dairede 1/4"er payı bulunduğundan tapu iptaline ilişkin davanın bu orana göre kabulü gerektiği sonucuna varılmaktadır..." şeklindeki gerekçeyle, tapu iptaline ilişkin davanın kabulü ile 4146 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu meskenin davalı adına olan tapusunun 1/2 oranında iptali ile iptal edilen paydan 1/4 payının davacı ..., 1/4 payının davacı ... adlarına tapuya tesciline karar verilmiş; davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi"nin 12.12.2016 tarih ve 28-28 sayılı kararıyla "...davacılar ile davalı ve dava dışı ... arasında inanç sözleşmesi bulunduğu 14/11/2012, 19/05/2012 ve 26/08/2013 tarihli sözleşmelerle kanıtlanmıştır. Bu sözleşmelerin delil başlangıcı niteliğinde olduğu sözleşmeler altındaki imzanın davalıya ait olmadığı ileri sürülmediği gibi iddia ve ispat olunmadığından imzanın davalıya ait olduğunun kabulü gerektiği, davacıların iddiasının dayanağı sözleşmeler delil başlangıcı niteliğinde belgeler olduğundan 6100 sayılı HMK"nın 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesinin tanık dahil her türlü delil ile ispat edilebileceği, sözleşmeler delil başlangıcı niteliğinde olduğundan davacıların tanık dinletme talebinin kabul edildiği ve davacı tanıklarının usul ve yasaya uygun şekilde dinlendiği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler yukarıda açıklanan içtihadı birleştirme kararına uygun bir ispat vasıtası olup sözleşmelerin düzenlenme tarihinin işlemden önce veya sonra olmasının sonuca etkisinin bulunmadığı, davalı her ne kadar taşınmazın kendisi tarafından satın alındığını ve kendisine ait olduğunu savunmuş ise de bu iddiasını ispatlayamadığı, bu nedenle taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler gereğince dava konusu taşınmazın ortak olarak satın alındığının ve her birinin taşınmazda 1/4 paya sahip olduklarının kabulü gerekmektedir. Davalı taraf husumet itirazında bulunmuş ise de dava konusu taşınmaz davalı adına tapuda kayıtlı olduğundan davalının taraf ehliyetinin bulunduğu ve davalıya husumet yöneltebileceği sabittir. Bu nedenle davalının husumet itirazı yerinde görülmemiştir. Gerek taraflar arasında düzenlenen ve delil başlangıcı niteliğindeki sözleşmeler gerekse davacı tanıkların beyanları karşısında taraflar arasında inanç ilişkisi bulunduğu sabittir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler ve tanık beyanları ile toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın davacılar ve davalı ile dava dışı ... tarafından ortak olarak satın alındığı, her birinin taşınmazda 1/4 pay sahibi oldukları, taşınmazın kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince dava dışı yüklenici-müteahhide verildiği, karşılığında 5 daire alınmasının, her kardeşe birer daire verilmesinin ve fazla dairenin satılarak bedelinin paylaşılmasının kararlaştırıldığı, anlaşma gereğince dört dairenin davacılar ile davalı ve dava dışı ... adına tapuya tescil edildiği, sözleşme gereğince dava dışı ... ... 4 nolu dairenin verilmesi gerekirken ..."nin 1 nolu daireyi tapuda devir aldığı, 4 nolu dairenin taraflar arasında paylaşılması gereken fazla daire olarak kaldığı, 4 nolu dairenin davalı adına tapuda kayıtlı olduğu, sözleşmeler gereğince satılması ve taraflar arasında bedelinin paylaştırılması kararlaştırılan 4 nolu fazla dairenin davalı üzerinde kaldığı davalı tarafından 4 nolu dairenin satılmadığı, davalının inanç sözleşmeleri gereğince edimini yerine getirmediği, dava konusu taşınmazın ortak olarak satın alındığı ve her birinin taşınmazda 1/4 paya sahip olduklarının kabulü gerektiği, ilk derece mahkemesince delillerin toplandığı, değerlendirilip tartışıldığı, kabul ve reddediliş sebeplerinin gerekçeleriyle açıklandığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu anlaşıldığından..." biçimindeki gerekçesiyle "davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine" karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; taraflarca kabul edilen ve dosyada mevcut 19.05.2012 tarihli sözleşmede "..., ..., ... ve ... Kardeşlerin evlerinin yerini yükleniciye verdikleri ve bodrum, giriş ve 3,4,5,6. kat olmak üzere anlaştıkları, bu daireleri de kendi aralarında 6. dairenin (dubleks) ..., 5. dairenin ..., 4. dairenin ..., 3. dairenin ... verileceği ile bodrum ve giriş kat daireler satılınca kimin kime ne kadar ödemede bulunacağı" hususlarının yer aldığı; ... . Noterliği"nde 14.11.2012 tarihinde davalı ve dava dışı ... İnş.Taah.San.ve Tic. Ltd. Şti. arasında çekişmeli taşınmaza ilişkin olarak "gayrımenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi" düzenlendiği ve bu sözleşmeye göre dava konusu taşınmazda yapılacak olan inşaat tamamlandıktan sonra Bodrum kat 1 nolu, zemin kat 4 nolu, 2. normal kat 7 ve 8 nolu ve 3. normal kattaki 9 nolu bağımsız bölümlerin davalıya ait olacağının kararlaştırıldığı, aynı gün 14.11.2012 tarihinde "sözleşme" başlıklı belgede "4146 ada 7 parsel sayılı arsasını kat karşılığı olarak verdiği, adına kayıtlı 7 nolu daireyi ..., 8 nolu daireyi ..., 4 nolu daireyi ..., 1 nolu daireyi ... kat irtifakı kurulduğunda satış yapacağı, bu dairelerin parasal karşılıklarının ödendiği, dolayısıyla bedelsiz tapularını vereceği" şeklinde açıklama yapılarak bu belgenin taraflar ile dava dışı kardeş ... tarafından imzalandığı, 26.11.2012 tarihinde anılan yüklenici şirketin dava dışı ... Yapı Müt. İnş. Tic.Ltd. Şti. ile devir sözleşmesi yaptığı, dava konusu 4146 (yeni 15421) ada 7 parsel sayılı taşınmazda 27.03.2013 tarihinde kat irtifakı tesis edildiği ve tüm bağımsız bölümler davalı adına kayıtlı iken davalının yükleniciye düşen bağımsız bölümleri yüklenici şirkete devrettiği, 2. kat 7 bağımsız bölüm nolu meskeni davacı ..."a 15.08.2013 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, yine aynı gün 2. kat 8 bağımsız bölüm nolu meskeni de davacılar vekilinin ifadesinde belirttiği üzere davacı ..."ın eski eşine aynı şekilde devrettiği; 26.08.2013 tarihinde "kardeşler arasında son sözleşme" başlıklı belge ile 1 nolu dairenin paylaşımının yapıldığı ve "1 nolu dairenin satışında taksimatın ... 25.000TL. ... 35.000TL. ... 25.000TL. ve ... 20.000TL. olacağının kararlaştırıldığı" ve taraflar ile dava dışı ... tarafından imzalandığı, davalı ..."in bodrum kat 1 bağımsız bölüm nolu meskeni 19.09.2013 tarihinde satış yoluyla dava dışı kardeş ... devrettiği, 3. kat 9 bağımsız bölüm nolu dubleks mesken ile dava konusu zemin kat 4 bağımsız bölüm nolu meskenin halen davalı ... adına kayıtlı bulundukları; anılan kardeşler arasında düzenlenen üç adet adi yazılı belgede imzası bulunan tarafların amcaları ile yüklenici şirket temsilcisinin de mahkemece tanık olarak dinlendikleri anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere taraflar arasında düzenlenen adi yazılı ve sözleşme başlıklı belgelere göre; tarafların ve dava dışı kardeş ... dava konusu taşınmazda yüklenici tarafından yapılacak inşaat sonucu arsa sahibine düşen daireleri aralarında paylaştıkları ve davalı ..."in çekişme konusu 4 bağımsız bölüm nolu meskenin mülkiyetini dava dışı ... temlik edeceğini belirttiği, dava konusu yapılmayan 1 bağımsız bölüm nolu meskenin ise mülkiyetinin ... devredileceği ve bu daire satıldığında elde edilecek satış bedelinin davacılar, davalı ve ... arasında değişik miktarlar itibariyle paylaşılacağının kararlaştırıldığı görülmektedir. Başka bir ifadeyle, anılan sözleşme başlıklı belgelerde, çekişme konusu 4 bağımsız bölüm nolu mesken bakımından davacılar ... ve ... mülkiyetin nakli öngörülmemiştir. Dava konusu olmayan 1 nolu bağımsız bölüm bakımından dahi mülkiyet nakli değil, bedel ödenmesi yönünde anlaşma yapılmıştır. Öyleyse; tarafların aralarındaki inanç sözleşmesini, kat irtifaklı bağımsız bölümlerin paylaşımına ilişkin üç adet belge düzenleyerek yazıya döktükleri, aralarındaki iç ilişkiye göre paylaşım yaptıkları açık olup; anılan sözleşme başlıklı belgeler uyarınca dava konusu 4 bağımsız bölüm nolu meskende davacıların mülkiyet haklarının bulunduğundan söz etme olanağı bulunmamaktadır.
    O halde, davacıların tapu iptal ve tescil isteği reddedilerek, terditli talep olan tazminat konusunda bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
    Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi"nin 12.12.2016 tarih ve 28-28 sayılı kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun onama kararına katılamıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi