9. Ceza Dairesi 2014/4467 E. , 2014/7128 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütü üyesi olma, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, silahlı terör örgütünün propagandasını yapma, patlayıcı madde bulundurma, görevi yaptırmamak için direnme, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, 2911 sayılı Kanuna muhalefet
Hüküm : 1- Silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan; Beraat
2- TCK’nın 314/3, 220/6. maddeleri delaletiyle 314/2, 62, 53/1-2-3, 58/9, 63,54, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca mahkumiyet, müsadere
3- 3713 sayılı Kanunun 7/2, TCK’nın 62, 53/1-2-3., 58/9. maddeleri uyarınca mahkumiyet
4- TCK’nın 174/1, 62, 52, 53/1-2-3, 58/9, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca mahkumiyet
5- TCK’nın 265/1-3, 62, 53/1-2-3, 58/9, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca mahkumiyet
6- TCK’nın 170/1, 62, 53/1-2-3, 58/9, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca mahkumiyet
7- 2911 sayılı Kanunun 32/1, TCK’nın 62, 53/1-2-3, 58/9. maddeleri uyarınca mahkumiyet
8- 2911 sayılı Kanunun 33/1, TCK’nın 62, 53/1-2-3, 58/9. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Temyiz edenler : 1- Cumhuriyet savcısı, 2- Sanık müdafii
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık hakkında 23.03.2012 tarihli iddianame ile açılan silahlı terör örgütü üyesi olma ve 24.04.2012 tarihli iddianame ile açılan silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, silahlı terör örgütünün propagandasını yapma, patlayıcı madde bulundurma, görevi yaptırmamak için direnme ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçlarından kurulan hükümlere ilişkin yapılan incelemede;
Görevi yaptırmamak için direnme suçunun TCK’nın 6/1-f maddesi anlamında silahtan sayılan molotofla işlenmesi nedeniyle hükmolunan cezanın aynı Kanunun 265/4. maddesi ile de arttırılması gerektiği gözetilmeyerek eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, silahlı terör örgütünün propagandasını yapma, patlayıcı madde bulundurma, görevi yaptırmamak için direnme ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçlarının sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasıfları tayin edilmiş, cezaları azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, silahlı terör örgütü üyesi olma suçunun sübuta ermediği kabul edilmiş, incelenen dosyaya göre kurulan hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan,Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle beraat ve mahkumiyete dair hükümlerin ONANMASINA,
2- 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;
Kanun koyucunun “sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatin içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı itibariyle bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
Kanun koyucunun yukarıdaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine “yöntem” ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır.
Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen “yöntem” ifadesi, Kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır.
6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen “düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ibaresi bu ilkeler ve Kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli Öllinger - Avusturya, 26.07.2007 tarihli Barankevich-Rusya kararları gibi) nazara alınmıştır. Buna göre, sanığın 2911 sayılı Kanunun 32/1 ve 33/1. maddelerine uygun olduğu kabul edilen eylemlerinin mutad ve meşru bir “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” olduğu kabul edildiğinden, sanığa yüklenen suçların tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezaların süresine göre, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanık hakkında açılan davaya ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.