21. Hukuk Dairesi 2016/18984 E. , 2017/4008 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre temyiz edenin sıfatına göre davacıların vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının temyiz kapsam ve nedenlerine göre reddine,
2- Dava, sigortalının iş kazasından vefatı nedeniyle davacı annesi ile babası için maddi ve manevi; davacı kardeşleri için ise manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı anne ile baba yararına toplam 52.429,70TL maddi tazminatın ve anne için 10.000TL manevi tazminatın, baba için 10.000TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile bu davacılara ödenmesine, manevi tazminatta fazlaya yönelik talebin reddine; davacı kardeşlerin manevi tazminat taleplerinin ise tümüyle reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Çalışma Bakanlığı İş Müfettişi tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, sigortalının iş kazası neticesinde vefat ettiği, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde davalı işverenin %70, kazalı sigortalının ise %30 oranında kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır.
Gerek mülga Borçlar Kanunu"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 56. maddeleri hükmüne göre, ağır bedensel zararlarda veya ölüm halinde, hakim tarafından ölenin yakınlarına da uygun miktarda tazminata karar verilebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına takdir edeceği tazminat tutarının adalete uygun olması gerekir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de; hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici mahiyette olması gerekir.
Bu takdir hakkını kullanan hakimin, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı kardeşler yararına uygun bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerekirken; müteveffa ile davacı kardeşleri arasındaki bağın yeterince ispat edilememesi ve iş kazası nedeniyle manevi zararları hususunda yeterli delil sunamadıkları gerekçe gösterilerek, kardeşler yararına manevi tazminata hükmedilmemesi usule ve yasaya aykırı olup, bu husus bozma nedenidir.
Yine davacı anne için 10.000TL ve davacı baba için 10.000TL Manevi tazminat miktarının, yukarıda açıklanan sebeplerle az olduğu açık ve bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı, davacı anne ile baba için daha uygun bir manevi tazminatın takdir edilmesi, davacı kardeşler yararına da adalete uygun miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerektiğinden hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 15.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.