Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma
Hüküm : TCK"nın 206, 35, 53, 58. maddeleri uyarınca mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanığın resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yalan beyanda bulunduğu ve suçun tamamlandığı gözetilmeden, teşebbüs aşamasında kaldığının kabulü ile eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın en ağır cezayı içeren mahkumiyetinin tekerrüre esas alınması gerektiği gözetilmeden, birden fazla mahkumiyetin tekerrüre esas alınması,
Kanuna aykırı olup hükmün bu nedenle BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK"nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkralarından TCK"nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmından “toplam” ve “10 ay” ibarelerinin çıkartılması suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.06.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


KARŞI OY:
Hakkında kesinleşmiş mahkumiyet hükmü ile yakalama kararı bulunan sanığın, polis memurları tarafından ...kıraathanesine gelip gittiği duyumunun alınması üzerine burada yapılan kimlik kontrolleri sırasında başka bir şahsın kimliğini ibraz etmesi, polis memurlarının ise sanığı daha önceden tanıdıkları için ve ibraz ettiği kimlikteki fotoğraftaki kişiye benzememesi nedeniyle yalan söylediğini anladıkları olayda; yerel mahkemenin resmi belge düzenlenmesi sırasında yalan beyanda bulunmaya teşebbüsten kurulan mahkumiyet hükmünün onanmasına ilişkin sayın çoğunluğun görüşlerine aşağıda arz etmeye çalışaçağım nedenlerle katılmıyorum.
TCK"nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belge düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunun oluşabilmesi için;
- Öncelikle sahte olarak düzenlenmiş bir resmi belge olmalıdır.
- Kamu görevlisine gerçeğe aykırı bir beyanda bulunulmalıdır.
-Gerçeğe aykırı beyan hukuki sonuç doğuracak resmi bir belge düzenlenmesini gerektirecek hususta yapılmalıdır.
- Kamu görevlisi resmi belge düzenlenmeye yetkili olmalıdır.
-Kamu görevlisi tarafından bilinen bir hususta yalan beyanda bulunulmamalıdır.
Somut olayda ise tanık polis memurlarının anlatımlarına göre; hakkında yakalama kararı bulunan hükümlü sanığın kıraathaneye geldiğini duyduklarından onu yakalamak amacıyla suç tarihinde kıraathanede kimlik kontrolü yapmışlar, sanık başkasına ait kimliği ibraz edince sanığı daha önceden tanıdıkları için yalan söylediğini anlamışlar, kimlikte yer alan fotoğraftaki kişiye benzemediğini fark etmişler, emniyete götürdüklerinde yaptıkları üst aramasında sanığın üzerinde kendi adına düzenlenmiş kan grubu kartını ele geçirmişler, “Sen ..."sın neden bize ..."ın kimliğini gösteriyorsun?” diye sanığa sormuşlar, sanık ise bunun üzerine yakalaması olduğundan başkasına ait kimliği ibraz ettiğini kabul etmiş, bunun üzerine sanığın gerçek kimlik bilgileri ile olay, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağı düzenlenmiştir.
Olayın oluş biçimine göre ortada ne resmi belge düzenlemeye yetkili memur yanıltılarak sahte olarak oluşturulmuş resmi belge ne de yanıltılan bir kamu görevlisi vardır. TCK"nın 206. maddesinde yer alan resmi belge düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu, belgede sahteciliği düzenleyen TCK"nın 204 - 212. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, bir tür belgede sahtecilik suçudur. Belgede sahtecilik suçunda sahte olarak düzenlenen bir belge bulunması zorunludur. Sahte evrak düzenlenmeden evrakta sahtecilik suçundan söz edilemez. Bu nedenle ortada sahte olarak düzenlenen bir belge olmadığından hem de sanığı tanıyan polis memurlarının yanıltılarak bir sahte belge oluşturulması sözkonusu olmadığından, somut olayda resmi belge düzenlenmesinde yalan beyan suçu oluşmamıştır.
Sanığın eylemi ise TCK"nın 268. maddesinde sadece soruşturmadan veya kovuşturmadan kurtulmak saikiyle başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma cezalandırıldığından ve sanık kesinleşmiş mahkumiyet hükmünün infazından kaçmak için başkasına ait kimliği kamu görevlilerine ibraz ettiğinden, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunu oluşturmamakta, ancak Kabahatler Kanununun 40. maddesinde yer alan görevle bağlantı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliğiyle ilgili gerçeğe aykırı beyanda bulunmayı düzenleyen ve idari para cezasını gerektiren kimliği bildirmeme kabahatini oluşturmaktadır. Çünkü sanık kıraathanede kimlik kontrolü yapan polis memurlarına başkasına ait kimliği ibraz ederek kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmuştur. Yerel mahkeme hükmünün suç vasfında yanılgı nedeniyle bozulması gerekmektedir. O nedenle sayın çoğunluğun resmi belge düzenlenmesinde yalan beyan suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün onanmasına ilişkin görüşlerine katılmıyorum. 09.06.2014




...