11. Hukuk Dairesi 2019/1550 E. , 2019/7821 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 29/12/2016 tarih ve 2014/198 E.- 2016/572 K. sayılı kararın davalı ASKİ Genel Müdürlüğü vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 21/12/2018 tarih ve 2018/596 E.- 2018/1327 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı ASKİ vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ..."ün işleteni olduğu davalı ..."ın sevk ve idaresindeki dolmuşta yolcu olarak bulunan müvekkilinin, 05/11/2011 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde yaralandığını, kazanın müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu aracın, diğer davalı ASKİ"nin sorumluluğunda bulunan rögar kapağına çarpması neticesinde araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesinden kaynaklandığını, dolayısıyla davalıların tamamının sorumluluklarının bulunduğunu, müvekkilinin vücudunda kırıklar meydana gelecek şekilde yaralandığını, bu nedenle maddi ve maneviz zararların oluştuğunu ileri sürerek 7.700,00 TL maddi, 25.000.- TL manevi tazminatın kazanın meydana geldiği 05/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan kusurları oranında tahsiline karar verilmesini istemiştir. 09/11/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile 161.771,12 TL"nin davalılardan ASKİ"nin %70 kusuruna tekabül eden 113.239,78 TL"sinin davalı ASKİ"den, 48.531,78 TL"sinin ise davalı ..."dan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ASKİ vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili kuruma ait rögar kapaklarıyla ilgili, kaza tarihinde ve sonrasında herhangi bir ihbar ve bildirimde bulunulmadığını, iddia edildiği gibi kazaya sebep olacak durumda rögar kapağının bulunmadığını, kazaya karışan araç sürücüsünün kusurunun kazaya yol açtığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, müvekkilinin sevk ve idaresindeki araç ile seyir halindeyken yol üzerindeki açık rögar kapağının minübüsün alt tarafına ve mazot deposuna çarptığını, kazan bu nedenle meydana geldiğini, müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, bütün kusurun diğer davalı ASKİ"ye ait olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davalılardan ..."ün dava açılmadan önce vefat etmiş olması nedeniyle işbu davalı bakımından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği, davaya konu kazanın meydana gelmesinde davalı ..."ın %30, davalı ASKİ"nin ise %70 oranında kusurlu oldukları, kaza neticesinde davacının %11,3 oranında kalıcı maluliyete uğradığı, geçici maluliyetinin ise 6 ay sürdüğü, söz konusu yaralanması nedeniyle davacının tedavi gördüğü, çalışma gücünü belirtilen oranda kaybettiği, bir başkasının bakımına muhtaç kalmak suretiyle maddi zarara uğradığı, tüm bu maddi zararların toplamının 161.771,12 TL olduğu, kusurları oranında davalı ASKİ"nin sorumluluğunun 113.239,78 TL, davalı ..."ın sorumluluğunun ise 48.531,34 TL bulunduğu, söz konusu yaralanma nedeniyle davacının manevi tazminata da hak kazandığı, 17.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun görüldüğü, davalı ..."ün ise dava tarihinden önce öldüğünden pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... hakkındaki davanın reddine, 161.771,12 TL"lık maddi tazminatın, 113.239,78 TL"sinin davalı ASKİ"den, 48.531,34 TL"sinin ise davalı ..."dan tahsiline, 17.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan kusurları oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı ASKİ vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, aynı gerekçe ile davalı ASKİ vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı ASKİ vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı ASKİ vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
aşağıda yazılı bakiye 6.672,48 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 04/12/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası"nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay"ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası"nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastdan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın e çoğunluk görüşüne katılamıyorum.