4. Ceza Dairesi 2016/13539 E. , 2020/10146 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
A)Sanık hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmü açısından;
1-Sanık hakkında hakaret suçundan kurulan hükümde, TCK"nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında sayılan hususlar, TCK"nın 3. maddesinin 1. fıkrasındaki "suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur" biçimindeki yasal düzenlemeler ile dosyaya yansıyan bilgi ve deliller birlikte değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle ilgili yasa maddesindeki alt ve üst sınırlar arasında takdir hakkının uygulanması gerekirken, TCK"nın 61/1. maddesinde belirtilen yasal ibarelerin sanığın fiiliyle yeterince ilişkilendirilmeden temel cezanın alt sınırdan somut olayın özelliklerine göre orantısız şekilde uzaklaşılarak belirlenmesi,
2-Sanığın, hakaret eylemini müştekilerin haksız fiili üzerine gerçekleştirdiğinin kabul edilmesi karşısında, hakaret suçuna ilişkin daha lehe düzenlemeler içeren TCK"nın 129. maddesindeki özel tahrik hükmü yerine, aynı Kanunun genel tahrik kurumunu düzenleyen 29. maddesinin uygulanması,
3-CMK"nın 231/8. maddesine değişiklik getiren ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına bir kez karar verileceğine ilişkin düzenlemenin 28/06/2014"de yürürlüğe girmesi, sanığın adli sicil kaydında üç adet hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ilamın yer alması ve suç tarihi itibariyle engel oluşturmaması karşısında, CMK"nın 231/5. maddesinin uygulanmasını talep eden sanık hakkında, diğer koşullar değerlendirilmeden, "Sanık hakkında mahkememizden verilen 13/01/2012 tarihinde kesinleşen 2011/11 esas sayılı kovuşturmaya istinaden tehdit ve 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, sanığın denetim süresi içerisinde atılı suçu işlediği görülmekle yasal koşulların oluşmaması nedeniyle"" şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi
B)Sanık hakkında var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmü açısından;
1-Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. TCK’nın 106/2-d bendinde tanımlanan ağırlaştırıcı nedeninin uygulanabilmesi için, tehdidin “var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak” işlenmelidir. Bendin uygulanabilmesi için failin, var olan veya var sayılan suç örgütüne üye olması, yöneticisi olması gerekmediği gibi suç örgütünün, eylemden önce hukuken TCK"nın 220. maddesi ya da 3713 sayılı Kanun kapsamında örgüt olarak kabul edilmiş olması da şart değildir. Bendin ağırlaştırıcı neden olarak kabulü, tehdidin kaynağının suçla irtibatlı organize bir güce dayanması nedeniyle gerçekleştirilme olasılığının yüksekliği, tehlikenin nerede, ne zaman ve ne şekilde geleceğinin kestirilememesi, buna bağlı olarak da korunma ya da savunma yapmanın zor oluşudur. Korkutucu güç olarak “var olan veya var sayılan suç örgütlerinin” kullanılması, fiilin tehlikeliliğini, failin ise ciddiliğini, kararlılığını ortaya koyarken, mağdurda, muhatap olacağı bireysel tehdide göre daha yoğun korku, kaygı ve endişe yaratmaktadır. Mağdurun, bireysel tehdide göre daha yoğun korku, kaygı ve endişeye maruz kaldığının kabul edilebilmesi için, failin, suç örgütüyle dolaylı bile olsa bağlantısı olduğu veya olabileceği ya da en azından suç örgütü ile zayıf da olsa irtibatının bulunduğu ihtimaline inanmasını gerektirecek makul nedenlerinin bulunması gerekir.
Somut olayda, sanığın eski eşi olan müşteki ..."e "benim tepemi attırma İbo ve çetesi ağzımdan tek söze bakar, ayağını denk al" şeklinde mesaj göndermekten ibaret tehdit eyleminin ne suretle TCK"nın 106/2-d maddesinde öngörülen var olan veya varsayılan suç örgütlerinin korkutucu etkisinden yararlanılarak gerçekleştirildiği tartışılıp açıklanmadan, yetersiz gerekçeyle anılan madde uyarınca mahkumiyet kararı verilmesi,
2-Sanık hakkında tehdit suçundan hüküm kurulurken TCK"nın 106/2-d ve 43, 29 maddeleri uyarınca belirlenen 2 yıl 9 ay 22 gün hapis cezasından, aynı Kanunun 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim uygulanırken, sonuç cezanın hesap hatası nedeniyle 2 yıl 4 ay 3 gün hapis cezası yerine, 1 yıl 16 ay 3 gün hapis cezası olarak eksik belirlenmesi,
3-Anayasa Mahkemesi’nin karar tarihinden sonra 24/11/2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı, TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin kararın uygulanması zorunluluğu,
C)Her iki suçtan kurulan mahkumiyet hükmü açısından ortak olarak;
1-B-1 bölümündeki bozmaya uyularak, eylemin TCK"nın 106/1-1. maddesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturduğunun kabulü halinde ise;
a- 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümlerinin yeniden düzenlenmesi, sanığa isnat edilen TCK"nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alınması, hakaret suçunun ise, suç tarihi itibariyle 5271 sayılı CMK’nın 253/3-son cümlesi uyarınca tehditle birlikte işlenmesi nedeniyle uzlaşma kapsamında bulunmadığının anlaşılması ve yeni düzenleme karşısında, hakaret suçu yönünden de uzlaştırma önerisinde bulunulmasının gerektiği anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
b-17.10.2019 gün ve 7188 sayılı Yasa"nın 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 251. maddesinde "Basit Yargılama Usulü"ne ilişkin düzenleme getirilmiş ve 252. maddesinde de verilecek kararla ilgili özel yasa yolu (itiraz) getirilmiştir.
Ancak bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Yasa"nın 31. maddesiyle, 5271 sayılı CMK"ya geçici madde 5"in (d) bendinde; "01.01.2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarla seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz" düzenlemesi getirilmiştir.
Konuyu somut norm denetimi yoluyla inceleyen AYM, (25.06.2020, 2020/16, 2020/33; R.G. 19.08.2020, sayı: 31218), sözü geçen geçici madde 5/d"deki düzenlemedeki, "kovuşturma evresine geçilmiş" ibaresinin aynı bentte yer alan, "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa"nın 38. maddesine aykırı görerek iptaline karar vermiştir.
AYM kararında, hükme bağlanmış dosyalarla ilgili iptale karar verilmemiş ise de; hükme bağlanmış dosyalarla ilgili olarak kovuşturma evresi kesinleşmeye kadar devam ettiği için (5271, m.2/1-f), temyiz incelemesi devam eden dosyalar bakımından da lehe düzenleme getirilmesi ve mahkumiyet hükmü verildiği takdirde sonuç cezadan dörtte bir indirim öngörülmesi nedeniyle (5271, m.251/3), yeniden değerlendirme yapılması gerekir.
AYM"nin bu iptal kararında; sanık lehine getirilen, yeni düzenlemenin, geçici maddesiyle "kovuşturma evresine geçilmiş" dosyalar bakımından uygulanması gerektiğine işaret edildiğinden, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı CMK"nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa"nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nın 7 ve 5271 sayılı CMK"nın 251 vd. maddesi gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ..."ın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görüldüğünden, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.