16. Hukuk Dairesi 2019/100 E. , 2021/3283 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli olmadığı belirtilerek, mahallinde yeniden keşif yapılarak, taşınmazın niteliği, yol olarak kullanılıp kullanılmadığı, dere niteliği bulunup bulunmadığı, kim tarafından, ne şekilde ve ne kadar süredir kullanılmakta olduğu konularının taraf tanıkları ve yerel bilirkişilerden sorularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde HMK "nun 261. maddesi gereğince giderilmesine çalışılması, tanık ve bilirkişi sözlerinin ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, dere ve yol boşluğu olarak tespit dışı bırakılan davaya konu taşınmaz hakkında, yol olarak tespit harici bırakılan kısmın halihazırda kullanılan bir yol olup olmadığı, genel yol niteliği bulunup bulunmadığı, ayrıca derenin kuru dere niteliğinde olup olmadığı, kuru dere niteliğinde ise yağmur ve kar sularını taşıyan, taşkınları engelleyen doğal bir görevinin bulunup bulunmadığı konularında uzman bilirkişilerden Yargıtay denetime uygun gerekçeli rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 13.02.2017 havale tarihli teknik bilirkişi raporu ve ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 132,88 metrekarelik kısmın aynı ada son parsel numarası verilmek üzere davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili, davalı ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, temyize konu 13.02.2017 tarihli jeolog ve fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm üzerinde davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Jeolog bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, taşınmazın dere yatağı üzerinde olduğu, derenin kuru dere olmasına rağmen yağışlı dönemlerde sel ve taşkınlara maruz kaldığı ve taşınmazın üzerinde bulunan evin bir kısmının dere yatağında kaldığı hususlarının tespit edildiği, dosyadaki fotoğrafların da bu durumu teyit ettiği görülmekte olup, öte yandan keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin, yağış olduğu takdirde derenin taştığını ifade etmiş olmaları karşısında, bu nitelikteki taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddesi gereğince zilyetlikle kazanılamayacağı ve bu nedenle davacı yararına iktisap koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.04.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.