16. Ceza Dairesi 2019/11938 E. , 2020/5341 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.03.2019 tarih ve 2018/505 - 2019/160 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK"nın 62/1 53/1-2-3, 58/7-9, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin İlk Derece Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, istinaf ve temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği, kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
1- İçinde bulunduğu hukuki durumu ile ilgili kişisel değerlendirmesinden bağımsız olarak örgütle olan bağı ve örgütsel konumunu kabul etmeyen ve özellikle Van Cumhuriyet savcısı iken yürüttüğü birtakım sansasyonel yönleri de barındıran soruşturmalara konu olayların, örgütsel bağlantıları ve boyutları hakkında verdiği bilgilerin sanığın örgütsel konumu ve/veya örgüt adına üstlendiği rol itibariyle yetersiz kabul edilmesine dair mahkeme takdirinde açık bir hukuka aykırılık görülmemekle birlikte;
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, örgüte üye olma, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme veya örgüte bilerek isteyerek yardım etme suçlarında etkin pişmanlık, şahsi cezasızlık veya cezadan indirim yapılması gereken şahsi haller olarak kabul edilmiştir.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz( Madde 221/1).
Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz( Madde 221/2). Bu fıkranın tatbiki, Dairenin istikrar kazanmış uygulamalarına göre, fail hakkında henüz bir ceza soruşturmasının başlamamış olmasına bağlıdır. Failin içinde bulunduğu hukuki durumu ile ilgili kişisel değerlendirmesinden bağımsız olarak örgütle olan bağı ve örgütsel konumunu kabul etmesi ve gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi gerekmektedir. Zira ayrılma, mantıken bir bağlılığı zorunlu kılar. Örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmemesi öngörülen suç, amaç suçun işlenişine iştirak etmiş olmaktır.
Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz( Madde 221/3).
Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır( Madde 221/4). Bu fıkranın, ikinci fıkradan farkı, hakkında ceza soruşturması başlamış olan failler hakkında uygulanacak olmasıdır. Hakkında soruşturma başladıktan sonra, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi verenler hakkında cezaya hükmolunmayacak (221/4 f. ilk cümle), kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada indirim yapılacaktır. (221/4 f. ikinci cümle)
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: Yasa metni ve istikrar kazanmış yargısal uygulamalar gözetilmeden anılan düzenlemeye yanlış anlam yüklenmek suretiyle;
Örgüt faaliyeti kapsamında işlendiği kabul edilen suçlarla ilgili yargılamaların devam ettiği belirtilmesine rağmen bu yargılamalara konu suçların işlenmiş olduğunun kabul edilemeyeceğinin göz ardı edilmesi, anılan suçların amaç suç yönünden vahim eylem kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin tartışmasız bırakılması, TCK"nın 221/2. maddesinin tatbiki için örgütten gönüllü olarak ayrılıp yetkili mercilere teslim olan failin ayrıca bilgi vermesi gerektiğinin aranmadığının, aynı Kanunun 4. fıkrası kapsamında verilmesi öngörülen bilgilerin örgütün dağılmasını veya buna eşdeğer mahiyette mensuplarının yakalanmasını sağlama elverişliliğinin beklenemeyeceğinin gözetilmemesi suretiyle kararın, sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasına ilişkin bölümünün AİHS"nin 6/1, Anayasının 141/3, CMK"nın 34/1 ve 230/1 maddelerine muhalefet edilerek yasal ve yeterli olmayan gerekçeye dayandırılması,
2- Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanığa verilen temel cezanın 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi uyarınca artırılması sırasında artırım oranının doğru uygulanmasına karşın uygulanan kanun maddesinin fıkra belirtilmeksizin aynı Kanunun 5. maddesi olarak gösterilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine, mevcut delil durumuna ve müsnet suçun niteliğine göre sanığın tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.