8. Hukuk Dairesi 2010/329 E. , 2010/3311 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 14.10.2009 gün ve 138/432 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, miras yoluyla intikal, taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 4 parça taşınmazın tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili, 25.06.2007 tarihli keşif sırasında dava konusu 331 ada 6 parsel hakkındaki davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazların Toprak Tevzi Komisyonu kararıyla Hazine adına tescil edildiğini, zilyetlikle kazanılamayacağını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamı uyarınca davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmesi üzerine; hükmün, kabule ilişkin bölümü davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 330 ada 14 ve 15 parsel ile 331 ada 5 parsel,4753 sayılı Kanun uyarınca Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sonunda Hazine adına oluşturulan 18.10.1963 tarih 174 sayılı tapu kaydının kapsamında kaldığı açıklanarak 30.10.2001 tarihinde davalı Hazine adına tesbit edilmiş, 16.08.2004 tarihinde hükmen Hazine adına tescil edilmiştir.
Dava; TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14.maddesine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi yapılan araştırma ve inceleme de karar vermeye yeterli değildir.Dairece bozma ilamında; dava konusu taşınmazların çevresinde bulunan ve Kadastro Mahkemesi kararıyla hükmen oluşan parsellere ait dava dosyaları getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde nazara alınması gerektiğine işaret edilerek bozma sevk edilmiş ise de anılan dava dosyaları getirtilerek hükme esas alınan teknik bilirkişi krokileri keşif mahallinde taşınmaz başında uygulanmamış, dava konusu parseller yönünü ne ve nasıl gösterdiği açıklığa kavuşturulmamıştır.
Bundan ayrı; davacı vekili eklemeli zilyetliğe dayanarak istekte bulunmuş, taşınmazların miras ve taksim yoluyla vekil edenine kaldığını bildirmiştir. Kabule konu 3 parça taşınmazın yüzölçümü toplam 70647 m2 olup, çevresindeki parseller de aynı soyadlı kişiler adına hükmen tescil edilmiştir. Her ne kadar Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü ile Adliye Yazı İşleri Müdürlüğünün karşılık yazılarında, davacı, miras bırakan ve satıcılar hakkında derdest dava olmadığı ve belgesizden tescil edilen taşınmaz bulunmadığı bildirilmiş ise de yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi uyarınca yapılan araştırma ve inceleme de yetersiz olup belgesizden elde edilen taşınmazların 100 dönümlük norm sınırlarını aşıp aşmadığı hususunda duraksama hasıl olmuştur.
Mahkemece, dava konusu 330 ada 14 ve 15 parselin çevresinde bulunan ve hükmen oluşan 330 ada 13 ve 16 parseller ile 331 ada 5 parselin çevresinde bulunan 331 ada 1, 2, 3, 4, 7, 8, 9 ve 10 parseller, yine 331 ada 5 parselin güney sınırında bulunan yoldan sonraki 13, 14 ve 15 parsellere ait dava dosyaları ile dayanak belgelerinin bulundukları yerlerden getirtilmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258. maddesi uyarınca usulüne uygun davet edilerek aynı kanunun 259. maddesi uyarınca taşınmaz başında yeniden keşif yapılmak suretiyle yerel ve teknik bilirkişiler aracılığı ile uygulanması ve çevre parsel maliklerinin davacı ile irtibatının belirlenmesi gerekmektedir.
Diğer yönden; 3402 sayılı Kanunun 5403 sayılı Kanunla değişik 14/2.fıkrası uyarınca taşınmazların kuru ve sulu tarım arazisi niteliğindeki yerlerden olup olmadığının sorulması, anılan maddedeki norm sınırlamalarının aşılıp aşılmadığının kuşkuya meydan vermeyecek şekilde belirlenmesi, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyeceğinin göz önünde tutulması, 26.07.1972 tarihinden sonra satıcı, davacı, miras bırakan ve diğer mirasçılar adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, açılmış zilyetliğe dayalı tescil davası olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro (tapulama) tutanakları ile bunlara ait tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, tescil davalarına ait dosyaların ise ait olduğu mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden gözönünde tutulması ve elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetli görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.