9. Ceza Dairesi Esas No: 2014/767 Karar No: 2014/7005 Karar Tarihi: 09.06.2014
2911 sayılı Kanuna muhalefet - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2014/767 Esas 2014/7005 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2014/767 E. ve 2014/7005 K. sayılı kararına göre, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlenen suçlar için suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, sanıkların açılan davaya ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun koyucunun amacı, suçların tek tek sayılması yerine işlenme biçimlerine göre bir düzenleme yapmak olduğu ifade edilmiştir. Kararda, suçun meşru olmayan yöntemlerle işlenmesi durumunda uygulama alanının kısıtlanacağına vurgu yapılmıştır. Ayrıca, kanun maddesiyle korunanın her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı ve eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği vurgulanmıştır. Kararda geçen kanun maddeleri: 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi, 2911 sayılı Kanunun 32/1. maddesi.
9. Ceza Dairesi 2014/767 E. , 2014/7005 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 9 - 2013/69969 Mahkemesi : Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesi Tarihi : 08.11.2012 Numarası : 2011/353 - 2012/962 Suç : 2911 sayılı Kanuna muhalefet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Kanun koyucunun “sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatin içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı itibariyle bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Kanun koyucunun yukardaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine “yöntem” ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır. Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen “yöntem” ifadesi, Kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır. 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen “düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ibaresi bu ilkeler ve Kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli Öllinger-Avusturya, 26.07.2007 tarihli Barankevich-Rusya kararları gibi) nazara alınmıştır. Buna göre, sanıkların 2911 sayılı Kanunun 32/1. maddesine uygun olduğu kabul edilen eylemlerinin mutad ve meşru bir “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” olduğu kabul edildiğinden, sanıklara yüklenen suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hükümden önce 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanıklar hakkında açılan davaya ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 09.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.