Esas No: 2022/1496
Karar No: 2022/1987
Karar Tarihi: 02.06.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/1496 Esas 2022/1987 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/1496 E. , 2022/1987 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1496
Karar No : 2022/1987
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Odası
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1-…
2-… Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
3-… Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 01/12/2021 tarih ve E:2021/4152, K:2021/5873 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 07/01/2021 tarih ve 31357 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6831 sayılı Orman Kanununun Ek 16 ncı Maddesi Kapsamında Orman Sınırları Dışına Çıkarma İşlemlerine İlişkin Yönetmelik'in iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 01/12/2021 tarih ve E:2021/4152, K:2021/5873 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2., 14. maddesinin 3/c bendi ile 15. maddesinin 1/b bendine, Anayasa'nın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenleyen 135. maddesi, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği Kanunu'nun 2. ve 19. maddelerine yer verilerek,
İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan birisi olan "dava açma ehliyeti"nin, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade ettiği, her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen subjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edileceği,
Mevzuat hükümlerinin incelenmesinden, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kuruluş kanunlarında gösterilen amaçları doğrultusunda dava açma ehliyetinin bulunduğunun anlaşıldığı, nitekim, konuyla ilgili yasal düzenlemelerde, bu kuruluşların amaçları dışında faaliyette bulunamayacaklarının düzenlendiği,
Davacı Oda tarafından dava dilekçesinde, uyuşmazlık konusu işlem ile ilgili olarak ileri sürülen iddialarda, dava konusu düzenleyici işlemin Odanın ve ziraat mühendisliği mesleği mensuplarının ne tür bir menfaatini ihlâl ettiği hususunun açık, anlaşılır ve somut bir biçimde ortaya konulamadığının görüldüğü, Bu durumda, davacı Odanın kuruluş amacı ve faaliyet alanları ile dava konusu işlem birlikte değerlendirildiğinde, davacının dava konusu işlemle arasında somut, güncel ve meşru bir menfaat alakasının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, özellikle çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını ilgilendiren konularda dava açma ehliyetinin geniş yorumlanmasının, çevreyi geliştirmeyi, çevre sağlığını korumayı ve çevre kirliliğini önlemeyi Devlete bir ödev olarak veren, ayrıca herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu belirten Anayasa'nın 56. maddesinin zorunlu bir sonucu olduğu; TMMOB Ana Yönetmeliği’nin Birliğin ve bağlı Odaların amaçları düzenlendiği 3. maddesindeki, kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınai üretimin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunma amacının bağlı Odaların da amaçları arasında yer aldığı; Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Ana Yönetmeliği'nin 6. maddesinde, ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanması, kırsal ve tarımsal gelişime yönelik strateji, politika, program ve proje oluşturulması çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla her türlü girişim ve etkinlikte bulunmanın, Odanın amaç ve görevleri arasında sayıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Çevresel, tarihi ve kültürel değerlerin korunması gibi kamu yararını ilgilendiren konularda dava açma ehliyetinin geniş yorumlanması sonucunu doğuran Anayasa'nın 56. maddesi, 6235 sayılı Kanun ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliği hükümleri dikkate alındığında, taşıdığı çevresel, tarihi ve kültürel önem nedeniyle, sınırları Cumhurbaşkanınca belirlenen alanların, Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tesciline ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla çıkarılan dava konusu Yönetmelik'in, kamu yararını doğrudan ilgilendiren bir düzenleme olması nedeniyle, davacının kamu yararını koruma görev ve yükümlülüğünden dolayı dava açma ehliyetinin bulunduğu, öte yandan dava konusu Yönetmelik'e göre orman sınırları dışına çıkarılacak alanların, diğer şartların yanısıra tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerlerden olması gerektiği, talep edilen alanın orman sınırları dışına çıkarılması için Yönetmelik'teki şartları sağlayıp sağlamadığı yönünden rapor düzenleneceği ve anılan raporu düzenleyecek inceleme heyetinde ise Yönetmelik uyarınca ziraat mühendisinin de bulunması gerektiği anlaşıldığından, bu yönüyle de davacı Odanın menfaatinin bulunduğu açık olup davacının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davalarının, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı belirtildikten sonra, ilk inceleme konularının belirlendiği, 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde dilekçenin ehliyet yönünden de inceleneceği, 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, bu hususta kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
7472 sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun'un 2. maddesinde, "Ziraat yüksek mühendisleri mesleki iştigal veya ihtısas sahaları dahilinde olmak üzere araştırma, ıslah, yetiştirme, toprak muhafaza, zirai mücadele, ziraat alet ve makinaları, bahçe mimarisi, toprak tasnifi, toprak, su, gıda, yem, kimyevi gübre, nebat tahlilleri, teknoloji, zootekni, zirai ekonomi gibi bilumum zirai hizmet ve faaliyetlerde bulunmaya..... salahiyetlidirler." hükmü bulunmaktadır.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliği'nin 6. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, "Ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanması, kırsal ve tarımsal gelişime yönelik strateji, politika, program ve proje oluşturulması çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla her türlü girişim ve etkinlikte bulunmak" davacı Odanın amaçları arasında sayılmıştır.
Öte yandan, dava konusu 6831 sayılı Orman Kanununun Ek 16 ncı Maddesi Kapsamında Orman Sınırları Dışına Çıkarma İşlemlerine İlişkin Yönetmelik'in "Amaç" başlıklı 1. maddesinde; "(1) Bu Yönetmeliğin amacı;
a) Tarım ve Orman Bakanlığınca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerlerden,
b) 19/4/2018 tarihli ve 7139 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28/4/2018 tarihi itibari ile üzerinde yerleşim yeri bulunan alanlardan,
c) Yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan,
sınırları Cumhurbaşkanınca belirlenen alanların, Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tesciline ilişkin usul ve esasları belirlemektir." hükmü ile
"Tanımlar ve kısaltmalar" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde, "İnceleme heyeti: Bölge Müdürlüğünce oluşturulan ve bölge müdür yardımcısı başkanlığında, kadastro ve mülkiyet şube müdürü, ağaçlandırma şube müdürü, varsa etüt-proje başmühendisi, ilgili işletme müdürü, işletme şefi ve ziraat mühendisi ile harita mühendisinden oluşan heyeti...ifade eder." hükmü bulunmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda eşitliği gözeten, adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir. Anayasa'da, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik hukuk devleti niteliği vurgulanırken, devletin tüm eylem ve işlemlerinin yargı denetimine bağlı olması amaçlanmıştır. Yargı denetimi, hukuk devletinin "olmazsa olmaz" koşuludur.
Hukuk devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanmaktadır.
Bir iptal davasının açılabilmesi ve idari yargı mercilerinin bu davayı ön koşullar yönünden kabul edebilmesi için 2577 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca dava dilekçeleri "ehliyet" yönünden de incelenmektedir. Dolayısıyla, iptal davası açılabilmesinin ön koşullarından biri davacının objektif ve subjektif dava ehliyetinin olmasıdır.
Danıştayın istikrar bulan kararlarına göre, davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için idari kararın davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulu, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılmasına ve sürdürülmesine ilişkin bir husus olup kişisel menfaat ihlali kavramının, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
Dava konusu Yönetmelik'e göre orman sınırları dışına çıkarılacak alanların, diğer şartların yanısıra tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerlerden olması gerektiği, yapılacak orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine ilgili birimlerin talepte bulunması üzerine başlanacağı ve talep üzerine Orman Bölge Müdürlüğünce oluşturulan inceleme heyeti tarafından, talep ile diğer bilgi ve belgeler dikkate alınıp Yönetmelik'teki esaslar çerçevesinde inceleme yapılarak, diğer bir ifadeyle, talep edilen alanın orman sınırları dışına çıkarılması için Yönetmelik'teki şartları sağlayıp sağlamadığı yönünden rapor düzenleneceği ve anılan raporu düzenleyecek inceleme heyetinde ise Yönetmelik uyarınca ziraat mühendisinin de bulunması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı Odanın amaçları arasında ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunmasının bulunması; Oda üyelerinden olan ziraat yüksek mühendislerinin toprak muhafaza yetkisinin olması, dava konusu Yönetmelik uyarınca talep edilen alanın orman sınırları dışına çıkarılması için Yönetmelik'teki şartları sağlayıp sağlamadığı yönünden rapor düzenleyecek inceleme heyetinde Odanın üyeleri olan ziraat mühendisi bulunması gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu Yönetmelik'in iptali istemiyle açılan davada, davacının somut, güncel ve meşru bir menfaat bağının bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki Daire kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 01/12/2021 tarih ve E:2021/4152, K:2021/5873 sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4.Kesin olarak, 02/06/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.