Esas No: 2022/1493
Karar No: 2022/1989
Karar Tarihi: 02.06.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/1493 Esas 2022/1989 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/1493 E. , 2022/1989 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1493
Karar No : 2022/1989
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Odası
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1-…
2-… Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
3-… Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 24/11/2021 tarih ve E:2021/4463, K:2021/5631 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 30/01/2021 tarih ve 31380 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Bazı Alanların Yayla Alanı Olarak İlan Edilmelerine İlişkin Ekli Listede Tarih ve Sayıları Yazılı Bakanlar Kurulu Kararlarında Yer Alan Hükümlerin Yürürlükten Kaldırılmasına ilişkin 3461 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı'nın iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 24/11/2021 tarih ve E:2021/4463, K:2021/5631 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2., 14. maddesinin 3/c bendi ile 15. maddesinin 1/b bendine, Anayasa'nın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenleyen 135. maddesi, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği Kanunu'nun 2. ve 19. maddelerine yer verilerek,
İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan birisi olan "dava açma ehliyeti"nin, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade ettiği, her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen subjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edileceği,
Mevzuat hükümlerinin incelenmesinden, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kuruluş kanunlarında gösterilen amaçları doğrultusunda dava açma ehliyetinin bulunduğunun anlaşıldığı, nitekim, konuyla ilgili yasal düzenlemelerde, bu kuruluşların amaçları dışında faaliyette bulunamayacaklarının düzenlendiği,
Davacı Oda tarafından dava dilekçesinde, uyuşmazlık konusu işlem ile ilgili olarak ileri sürülen iddialarda, dava konusu düzenleyici işlemin Odanın ve ziraat mühendisliği mesleği mensuplarının ne tür bir menfaatini ihlâl ettiği hususunun açık, anlaşılır ve somut bir biçimde ortaya konulamadığının görüldüğü,
Bu durumda, davacı Odanın kuruluş amacı ve faaliyet alanları ile dava konusu işlem birlikte değerlendirildiğinde, davacının dava konusu işlemle arasında somut, güncel ve meşru bir menfaat alakasının bulunmadığı gerekçesiyle,
davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 6235 sayılı Kanun'un 1. maddesinde; Birlik ve Odaların kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olduğunun belirtildiği, dolayısıyla Odalarının kamu yararını koruma görev ve yükümlülüğünün bir kamu kurumu olmasının doğal sonucu olduğu; öte yandan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Ana Yönetmeliği'nin 6. maddesinde, ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanması, kırsal ve tarımsal gelişime yönelik strateji, politika, program ve proje oluşturulması çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla her türlü girişim ve etkinlikte bulunmanın, Odanın amaç ve görevleri arasında sayıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idarelerden … ile Tarım ve … Bakanlığı tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmuş, … Müdürlüğü tarafından ise savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Çevresel, tarihi ve kültürel değerlerin korunması gibi kamu yararını ilgilendiren konularda dava açma ehliyetinin geniş yorumlanması sonucunu doğuran Anayasa'nın 56. maddesi, 6235 sayılı Kanun ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliği hükümleri dikkate alındığında, taşıdığı çevresel, tarihi ve kültürel önem nedeniyle, dava konusu alanların yayla alanı olmaktan çıkartılması yolunda tesis edilen Cumhurbaşkanı Kararı'nın, kamu yararını doğrudan ilgilendiren bir düzenleme olması nedeniyle, davacının kamu yararını koruma görev ve yükümlülüğünden dolayı dava açma ehliyetinin bulunduğu, öte yandan davacı Odanın amaçları arasında ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanmasının bulunması; Oda üyelerinden olan ziraat yüksek mühendislerinin toprak muhafaza yetkisinin olması, hususları birlikte değerlendirildiğinde, bu yönüyle de davacı Odanın menfaatinin bulunduğu açık olup davacının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davalarının, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı belirtildikten sonra, ilk inceleme konularının belirlendiği, 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde dilekçenin ehliyet yönünden de inceleneceği, 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, bu hususta kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
7472 sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun'un 2. maddesinde, "Ziraat yüksek mühendisleri mesleki iştigal veya ihtısas sahaları dahilinde olmak üzere araştırma, ıslah, yetiştirme, toprak muhafaza, zirai mücadele, ziraat alet ve makinaları, bahçe mimarisi, toprak tasnifi, toprak, su, gıda, yem, kimyevi gübre, nebat tahlilleri, teknoloji, zootekni, zirai ekonomi gibi bilumum zirai hizmet ve faaliyetlerde bulunmaya..... salahiyetlidirler." hükmü bulunmaktadır.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliği'nin 6. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, "Ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanması, kırsal ve tarımsal gelişime yönelik strateji, politika, program ve proje oluşturulması çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla her türlü girişim ve etkinlikte bulunmak" davacı Odanın amaçları arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda eşitliği gözeten, adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir. Anayasa'da, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik hukuk devleti niteliği vurgulanırken, devletin tüm eylem ve işlemlerinin yargı denetimine bağlı olması amaçlanmıştır. Yargı denetimi, hukuk devletinin "olmazsa olmaz" koşuludur.
Hukuk devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanmaktadır.
Bir iptal davasının açılabilmesi ve idari yargı mercilerinin bu davayı ön koşullar yönünden kabul edebilmesi için 2577 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca dava dilekçeleri "ehliyet" yönünden de incelenmektedir. Dolayısıyla, iptal davası açılabilmesinin ön koşullarından biri davacının objektif ve subjektif dava ehliyetinin olmasıdır.
Danıştayın istikrar bulan kararlarına göre, davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için idari kararın davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulu, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılmasına ve sürdürülmesine ilişkin bir husus olup kişisel menfaat ihlali kavramının, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
7472 sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun'un 2. maddesinde ziraat yüksek mühendislerine, toprak muhafazası yetkisi verilmiştir.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliği'nin 6. maddesinde Odanın amaçlarına ilişkin düzenleme bulunmakta olup, anılan maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde, "Ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanması, kırsal ve tarımsal gelişime yönelik strateji, politika, program ve proje oluşturulması çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla her türlü girişim ve etkinlikte bulunmak" davacı Odanın amaçları arasında sayılmıştır.
Dava konusu Cumhurbaşkanlığı Kararı ile daha önce yayla alanı ilan edilen bazı alanların yayla alanı olmaktan çıkarıldığı görülmekte olup, yayla alanlarının ülkemizin doğal varlıkları arasında yer aldığı, bu alanların tarım ve hayvancılık faaliyetleri için kullanıldığı, söz konusu faaliyetlerin aynı zamanda bu yerlerden yararlananlar için ekonomik bir katkı sağladığı tartışmasızdır.
Bu durumda, davacı Odanın amaçları arasında ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanmasının bulunması; Oda üyelerinden olan ziraat yüksek mühendislerinin toprak muhafaza yetkisinin olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu Cumhurbaşkanlığı Kararı'nın iptali istemiyle açılan davada, davacının somut, güncel ve meşru bir menfaat bağının bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki Daire kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 24/11/2021 tarih ve E:2021/4463, K:2021/5631 sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4.Kesin olarak, 02/06/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.