Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2018/4937
Karar No: 2022/3735
Karar Tarihi: 02.06.2022

Danıştay 8. Daire 2018/4937 Esas 2022/3735 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2018/4937 E.  ,  2022/3735 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2018/4937
    Karar No : 2022/3735


    DAVACI : …
    VEKİLİ : Av. …

    DAVALILAR : 1- … Bakanlığı
    VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. V. …
    2- … Genel Müdürlüğü
    VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

    DAVANIN KONUSU :
    … Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlüğü'ne (POMEM) geçici kaydı yapılan davacının,
    1- Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nden ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlem ile,
    2- Bu işleme dayanak olan Polis Meslek Eğitim Merkezleri Giriş Yönetmeliği'nin 8. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde yer alan "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi" ibaresinin iptali istenilmektedir.

    DAVACININ İDDİALARI :
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararının kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olarak değerlendirilemeyeceği, kanun koyucu tarafından hukuki bir sonuç doğurmayan bu kurumun dava konusu Yönetmelik maddesiyle sonuç doğurur hale getirildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının ilgili mevzuat gereği ancak soruşturma ve kovuşturma ile ilgili olarak savcı ya da mahkemece istenebileceği, dava konusu işlemin ise soruşturma ve kovuşturma kapsamında olmadığından hukuka aykırı şekilde söz konusu verinin elde edildiği, denetim süresinde aldığı ikinci cezanın ertelendiği ve almış olduğu erteleme ve HAGB kararlarının eski mevzuatta yer alan tecilin yerine getirildiği, işlem tarihinde 5 yıllık denetim süresinin dolduğu, hakkında verilen erteleme kararının da kesinleşmediği, ikinci davanın istinaf aşamasında olduğu ve bu yüzden de bekletici mesele yapılması gerektiği ileri sürülmektedir.

    DAVALILARIN SAVUNMASI :
    … BAKANLIĞI'NIN SAVUNMASININ ÖZETİ : İptali istenen Yönetmelik maddesinde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı, dava konusu işlemin mevzuata uygun olduğu, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    … GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NÜN SAVUNMASININ ÖZETİ : … POMEM Müdürlüğü'ne geçici kaydı yapılan davacının, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması neticesinde "yaralama" suçundan "1 yıl 10 ay 15 gün" hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve 5 yıl süreyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, denetim süresi içerisinde "birden fazla kişiyle tehdit" suçundan "1 yıl 6 ay 22 gün" hapis cezasıyla cezalandırdığı, Polis Meslek Eğitim Merkezleri Giriş Yönetmeliği'nin 8. maddesinin birinci fırkasında "Kasten işlenen bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olmamak," hükmünün yer aldığı, ilgili Yönetmelikteki şartları taşımayan davacının ilişiğinin kesilmesinin hukuka uygun olduğu savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Dava konusu düzenleyici işlem yönünden davanın reddine, bireysel işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

    DANIŞTAY SAVCISI : …
    DÜŞÜNCESİ : … Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlüğü'ne geçici kaydı yapılan davacının, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nden ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlem ile bu işleme dayanak olan Polis Meslek Eğitim Merkezleri Giriş Yönetmeliği'nin 8. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi" ibaresinin iptali istenilmektedir.
    … POMEM Müdürlüğü'ne geçici kaydı yapılan davacının, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması neticesinde "yaralama" suçundan "1 yıl 10 ay 15 gün" hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve "5 yıl süreyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" karar verildiği, denetim süresi içerisinde "birden fazla kişiyle tehdit" suçundan "1 yıl 6 ay 22 gün" hapis cezasıyla cezalandırdığı, Polis Meslek Eğitim Merkezleri Giriş Yönetmeliği'nin 8. maddesinin birinci fırkasında "Kasten işlenen bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olmamak," hükmünün yer aldığı, ilgili Yönetmelikteki şartları taşımayan davacının ilişiğinin kesilmesinin hukuka uygun olduğu gibi dayanağı düzenlemenin içerdiği hükümde de hukuka, hizmet gereklerine, üst normlara aykırılık ve iptali gerektirecek bir husus bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.


    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ SÜREÇ :
    Dava konusu Yönetmelik; 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun ek 24 üncü maddesinde yer alan "Polis meslek eğitim merkezlerinin kuruluş ve çalışma usûl ve esasları; bu merkezlerde eğitime alınacak öğrencilerde aranacak şartlar, (…) yapılacak sınavlar, disiplin ve eğitim-öğretimle ilgili konular, öğrenciliğin sona ermesi, tazminat ve yükümlülük esasları ile giyecekleri kıyafetler ve diğer hususlar İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." hükmüne dayanılarak hazırlanmıştır.

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    … Polis Meslek Eğitimi Merkezi Müdürlüğüne (POMEM) 21. dönem öğrencisi olarak geçici kaydı yapılan davacının, hakkında yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması neticesinde;... Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla "yaralama" suçundan "1 yıl 10 ay 15 gün" hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve 5 yıl süreyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ... Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile "birden fazla kişiyle tehdit" suçundan "1 yıl 6 ay 22 gün" hapis cezasıyla cezalandırdığı ve hapis cezasının TCK'nın 51/1 maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiğinin tespit edilmesi üzerine, … Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlüğü Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı kararıyla ilişiğinin kesilmesine karar verildiği, Polis Akademisi Başkanlığının 20/06/2018 tarihli Olur işlemi ile de ilişiğinin kesilerek dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 20. maddesinin 3. fıkrasında; herkesin, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu, bu hakkın, kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsadığı, kişisel verilerin, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği, kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği hükmüne yer verilmiştir.
    25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde; “Bu Kanun, kesinleşmiş ceza ve güvenlik tedbirlerine mahkûmiyete ilişkin bilgilerin otomatik işleme tâbi bir sistem kullanılarak toplanmasına, sınıflandırılmasına, değerlendirilmesine, muhafaza edilmesine ve gerektiğinde en seri ve sağlıklı biçimde ilgililere bildirilmesine dair usul ve esasları belirler.”, ”Diğer bilgilerin kaydı” başlıklı 6. maddesinde; “ (1) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak mahkeme, hâkim veya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenmesi halinde verilmek üzere kaydedilir. (2) (Ek:2/7/2012-6352/103 md.) Karşılıksız yararlanma suçunda etkin pişmanlıktan yararlanması dolayısıyla şüpheli, sanık veya hükümlü hakkında verilen kararlar adlî sicilde bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Onbeş yıl süreyle muhafaza edilen bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından istenmesi halinde verilebilir.” hükümleri yer almaktadır.
    26/10/1994 tarihli ve 4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesinde; “Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması; kamu kurum ve kuruluşlarında, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile askeri, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ve ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılır.
    Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak merciler ve üst kademe yöneticilerinin kimler olduğu Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulacak yönetmelik ile düzenlenir.” hükmü yer almakta iken 18/10/2018 tarihli ve 7148 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 29. maddesiyle söz konusu maddeye 2. fıkra olarak “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arşivlerinden ve elektronik bilgi işlem merkezlerinden bilgi ve belge almaya, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinin beşinci ve 231 inci maddesinin onüçüncü fıkraları kapsamında tutulan kayıtlara ulaşmaya, Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturma sonuçlarını, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile kesinleşmiş mahkeme kararlarını almaya yetkilidir.” hükmü eklenmiş ve söz konusu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru neticesinde Anayasa Mahkemesinin 19/2/2020 tarih ve E:2018/163, K:2020/13 sayılı kararı ile ilgili hüküm iptal edilmiştir.
    4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun “Kamu davasını açmada takdir yetkisi” başlıklı 171. maddesinin 5. fıkrasında; “(5) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.”, “Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlıklı 231. maddesinde; “(13) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.” hükmü yer almaktadır.
    07/04/2021 tarih ve 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu'nun "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Kanun, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin temel ilkeleri, kimler hakkında yapılacağını, araştırma konusu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğunu, bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağını, hangi mercilerin soruşturma ve araştırma yapacağını, Değerlendirme Komisyonunun oluşumu ve çalışma usul, esaslarını, veri güvenliği ile verilerin saklanma ve silinme sürelerini düzenlemektedir.", "Hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacaklar" başlıklı 3. maddesinde; "(1) Arşiv araştırması, statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın ilk defa veya yeniden memuriyete yahut kamu görevine atanacaklar hakkında yapılır. (2) Kurum ve kuruluşlarda, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları hâlinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, jandarma, emniyet, sahil güvenlik ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler, üst kademe kamu yöneticileri, özel kanunları uyarınca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulan kişiler ile milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması birlikte yapılır.", "Arşiv araştırması" başlıklı 4. maddesinde; "(1) Arşiv araştırması; a) Kişinin adli sicil kaydının, b) Kişinin kolluk kuvvetleri tarafından hâlen aranıp aranmadığının, c) Kişi hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının, ç) Kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinin beşinci ve 231 inci maddesinin onüçüncü fıkraları kapsamında alınan kararlar ile kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olguların, d) Hakkında kamu görevinden çıkarılma ya da kesinleşmiş memurluktan çıkarma cezası olup olmadığının, mevcut kayıtlardan tespit edilmesidir.", "Güvenlik soruşturması" başlıklı 5. maddesinde; "(1) Güvenlik soruşturması, arşiv araştırmasındaki hususlara ilave olarak kişinin; a) Görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki olgusal verilerinin, b) Yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin, c) Terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat ve iltisak içinde olup olmadığının, mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilmesidir.", "Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapacak birimler" başlıklı 6. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında "(1) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahalli mülki idare amirlikleri tarafından yapılır. (2) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler, kendilerine iletilen taleple sınırlı olarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arşivlerinden ve elektronik bilgi işlem merkezlerinden gerekli bilgi ve belgeler ile bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamındaki karar ve kayıtları almaya yetkilidir." hükümlerine yer verilmiş, ayrıca söz konusu Kanun'un 7. maddesinde, yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilmesi amacıyla Değerlendirme Komisyonu kurulmasına ve bu komisyonun çalışma esaslarına ilişkin kurallara, "Kişisel Verilerin Korunması" başlıklı Üçüncü Bölümünde, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında erişilen bilgilerin ne şekilde işleneceği, korunacağı, güvenlik önlemlerinin alınacağı, ne kadarlık bir zaman dilimi sonrasında silinip, yok edileceği gibi düzenlemelere yer verilmiştir.
    3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun ek 24. maddesine dayanılarak çıkarılan 06/06/2015 tarihli ve 29378 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Polis Meslek Eğitim Merkezleri Giriş Yönetmeliği'nin "Adaylarda Aranacak Nitelikler" başlıklı 8. maddesinde "(1) POMEM’lere başvuru yapacak adaylarda aşağıdaki şartlar aranır.... g) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, adayın kendisinin ve evli ise eşinin; 1) Kasten işlenen bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olmamak, 2) Affa uğramış veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan dolayı mahkûm olmamak veya bu suçlardan dolayı devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak veya kovuşturması uzlaşma ile neticelenmemiş olmak,..." hükmü yer almaktadır.

    Polis Meslek Eğitim Merkezleri Giriş Yönetmeliğinin 8. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi" ibaresi yönünden yapılan inceleme:
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi çerçevesinde sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, esas itibariyle bünyesinde iki karar barındırmakta olup, ilk karar teknik anlamda hüküm sayılan, ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan bu nedenle hüküm ifade etmeyen, koşullara uyulması halinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması halinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmü, ikinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır.
    Öte yandan söz konusu karar hukuken varlık kazanamadığından hüküm ifade etmese de bu karar beraat anlamına gelmemekte, belirtilen süre içerisinde sanık denenmektedir. Denetim süresi sonunda beklenilen gibi davranması halinde, beraat kararının hüküm ve sonuçları doğacaktır.
    Diğer taraftan polisin; toplumun asayişini, kişilerin tasarruf emniyetini ve konut dokunulmazlığını korumak, halkın ırz, can ve malını muhafaza ve halkın istirahatini sağlamakla görevli ve genel bir emniyet görevlisi olması nedeniyle bu mesleğe girecek ve sürdürecek olanların da hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde güvenilir, onurlu, iyi ahlaklı ve disiplinli kişiler arasından seçilmeleri gerekmektedir.
    Bu durumda, polislik mesleğinin yukarıda aktarılan özelliği gereği, bu mesleğe alınacaklarda diğer memurlardan farklı olarak bazı özel niteliklerin aranması gerektiği açıktır. Her ne kadar hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesinleşmiş bir hüküm ifade etmese de polislik mesleğinin özellikleri dikkate alındığında dava konusu yönetmelikte yer alan "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi" ibaresinin azami titizlik gösterilerek hazırlandığı anlaşılmakta olup, söz konusu ibarede kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

    Davacının ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlem yönünden yapılan inceleme;
    Uyuşmazlık konusu olayda; davacıya ilişkin ... Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar kayıtlarının … Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlüğüne bildirildiği ve bu kayıtlar dikkate alınmak suretiyle davacının Yönetmelikte yer alan şartları taşımadığından bahisle Eğitim Merkezi Müdürlüğünden ilişiğinin kesildiği anlaşılmaktadır.
    Dava dosyasını çözebilmek için öncelikle aydınlığa kavuşturulması gereken konu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler tarafından görülüp görülemeyeceği hususudur.
    4045 sayılı Kanun'un ilk halinde HAGB kararını güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli olanların görebileceğine ilişkin herhangi bir hüküm yer almamakta iken, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda ise söz konusu kararların ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak mahkeme, hâkim veya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenmesi halinde verilmek üzere kaydedileceği belirtilmektedir. Bu durumda 4045 sayılı Kanun'un ilk halinde güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli olanların HAGB kararlarını görmeye yetkili olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
    Diğer taraftan 4045 sayılı Kanun'un 1. maddesine 7148 sayılı Kanun'un 29. maddesiyle eklenen fıkra ile güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlere HAGB kararlarını görebilme yetkisinin verildiği görülmektedir. Bu durumda 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nda HAGB kararlarının kimler tarafından ve ne zaman görüleceği düzenlediğinden 5352 sayılı Kanun'daki hüküm ile 4045 sayılı Kanun'a eklenen hüküm arasında bir çelişki/çatışma ortaya çıkmaktadır.
    Bilindiği üzere hukuk kuralları arasında ortaya çıkan çatışmalarda çözüme ulaşabilmek için üç ilkeden yararlanılır. Bunlar; “üst kanun alttaki düzenlemeyi, sonraki kanun öncekini ve özel kanun genel kanunu ilga eder” ilkeleridir.
    Uyuşmazlık konusu olayda iki kanun arasındaki çelişki çözülmeye çalışıldığından sonraki kanun öncekini ve özel kanun genel kanunu ilga eder ilkelerinden yararlanmak gerekmektedir. 5352 sayılı Kanun'un 6. maddesinde HAGB kararlarının ne şekilde kaydedileceği ve kimlerin görebileceği düzenlenmiş iken 4045 sayılı Kanun'a eklenen madde ile güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerin, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bu bilgileri görebileceğine yönelik 5352 sayılı Kanun'un 6. maddesine oranla daha özel bir düzenleme getirildiğinden ve ayrıca sonraki tarihli bir düzenleme olduğundan 4045 sayılı Kanun'a eklenen maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerin HAGB kararlarını görme yetkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
    Öte yandan 4045 sayılı Kanun'a eklenen madde Anayasa Mahkemesi tarafından 19/2/2020 tarihinde iptal edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 153. maddesinde iptal kararlarının geriye yürümeyeceği düzenlenmiş olduğundan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerin HAGB kararlarını görme yetkisi Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçerli olacaktır.
    Kanun koyucu tarafından kabul edilen 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu'nun 4. maddesinde 4045 sayılı Kanun'la verilen yetkinin iptal kararında belirtilen hususlar gözetilerek yeniden düzenlendiği görülmekte olup, yukarıda belirtilen iptal kararının verildiği tarih ile 7315 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihler arasında da HAGB kararının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler tarafından görülemeyeceği açıktır.
    Nitekim Anayasa Mahkemesi 03/06/2021 tarih ve E:2020/24, K:2021/39 sayılı kararında "İtiraz konusu kuralların da yer aldığı 4045 sayılı Kanun 7/4/2021 tarihli ve 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 13. maddesinin (8) numaralı fıkrasıyla yürürlükten kaldırılmıştır. Başvuran Mahkemede bakılmakta olan davalara konu işlemler itiraz konusu kuralların yürürlükte olduğu dönemde bu kurallar uyarınca tesis edilmiştir. 7315 sayılı Kanun, kuralların dayanak teşkil ettiği işlemlerin hukuki etkilerine dair geçmişe yönelik herhangi bir özel hüküm içermemektedir. Hukuka uygunluk karinesinden yararlanan ve iptal edilmediği ya da yürürlükten kaldırılmadığı sürece hukuk aleminde varlığını ve etkilerini devam ettiren idari işlemlerin hukuki denetimi, tesis edildiği dönemde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilmektedir..." yer alan gerekçesiyle 7315 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmeden önce tesis edilen işlemlere uygulanamayacağını belirtmektedir.
    Özet olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler tarafından 18/10/2018 tarihli ve 7148 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 26/10/2018 tarihinden öncesinde ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının tarihi olan 19/2/2020 tarihi ile 7315 sayılı Kanun'un yürürlük tarihi olan 17/04/2021 tarihi arasında tesis edilen işlemlerde görülemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
    Davacının … Polis Meslek Eğitimi Merkezi Müdürlüğüne 21. dönem öğrencisi olarak geçici kaydının yapıldığı, hakkında yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması neticesinde;... Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla "yaralama" suçundan "1 yıl 10 ay 15 gün" hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve 5 yıl süreyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ... Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile "birden fazla kişiyle tehdit" suçundan "1 yıl 6 ay 22 gün" hapis cezasıyla cezalandırdığı ve hapis cezasının TCK'nın 51/1 maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiğinin tespit edilmesi üzerine, … Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlüğü Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı kararıyla ilişiğinin kesilmesine karar verildiği, Polis Akademisi Başkanlığının 20/06/2018 tarihli Olur işlemi ile de ilişiğinin kesilerek dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verildiği, anılan işlemin davacıya tebliği üzerine de bakılmakta olan davanın açıldığı, ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen hapis cezasının istinaf aşamasında bozularak davacının beraat ettiği ve anılan beraat kararının Yargıtayca onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
    Uyuşmazlık konusu olayda ilişik kesme işleminin 20/06/2018 tarihinde gerçekleştirildiği görülmekte olup, işleme dayanak olarak elde edilen HAGB bilgisinin yukarıda belirtilen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler tarafından HAGB kararlarını görme yetkisinin olmadığı zamanda elde edildiği görülmektedir.
    Bu durumda davacı hakkında yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması neticesinde davacının "yaralama" suçundan dolayı almış olduğu HAGB kararına hukuka aykırı bir şekilde ulaşıldığı anlaşıldığından bu şekilde elde edilen bilgi çerçevesinde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
    Öte yandan, 7315 sayılı Kanun'un 13. maddesinin 8. fıkrası ile 4045 sayılı Kanun'un yürürlükten kaldırıldığı ve 14. maddesiyle, 4045 sayılı Kanun'a yapılan atıfların bu Kanun'a yapılmış sayılacağı düzenlemesine yer verilmiş olduğu hususları gözetildiğinde; davalı idarece, 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu'nda öngörülen temel ilkelere, usul ve esaslara uygun olarak, davacı hakkında yeniden bir güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılabileceği de açıktır.


    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Polis Meslek Eğitim Merkezleri Giriş Yönetmeliğinin 8. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi" ibaresi yönünden DAVANIN REDDİNE oybirliği ile,
    2. Davacının ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlem yönünden dava konusu işlemin İPTALİNE oyçokluğu ile,
    3. Dava kısmen ret, kısmen iptal şeklinde sonuçlandığından aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin yarısı olan … TL'nin davacı üzerine bırakılmasına, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine; yargılama giderlerinin diğer yarısı olan … TL'nin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
    4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
    5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere,
    02/06/2022 tarihinde karar verildi.


    KARŞI OY
    (X) Dava, … Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlüğü'ne geçici kaydı yapılan davacının, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nden ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlem ile bu işleme dayanak olan Polis Meslek Eğitim Merkezleri Giriş Yönetmeliği'nin 8. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde yer alan "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi" ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
    Kamu görevlilerinin sadakat, tarafsızlık ve devlete bağlılık yükümlülüğü çerçevesinde devleti temsil eden ve millî güvenlik bakımından hassasiyet içeren bazı kamu görevlerine atanacak kişiler bakımından daha sıkı nitelikler aranması ve birtakım sınırlamaların getirilmesi doğaldır. Bu şekilde aranan nitelikler ve kanunlarda öngörülen kısıtlamalar, kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacına yöneliktir. Silahlı kuvvetler, emniyet gibi millî güvenlik açısından önem arz eden kurumlara personel alımında ilgili kamu hizmeti niteliği gereği bazı özel koşulların aranması gerektiği açıktır.
    Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, devletlerin milli güvenliğin korunması amacını gerçekleştirmede sahip oldukları takdir yetkisinin geniş olduğunu kabul etmektedir. AİHM, Sözleşme'ye taraf devletin milli güvenliği korumak için yetkili ulusal makamlarına ilk olarak kişiler hakkında bilgi toplama ve halka açık olmayan siciller tutma, ikinci olarak milli güvenlik bakımından önemli kadrolarda çalışmak isteyen adayların bu işe uygunluğunu takdir ederken bu bilgiyi kullanma yetkisi veren kurallara sahip olmaları gerektiğinde kuşku bulunmadığını belirtmektedir. (Leander/İsveç, B.No: 9248/81, 26/3/1987, § 59).
    Belirli kamu kurum ve kuruluşlarda görev yapacak personel alımlarında uygulanacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının usul ve esasları dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan 4045 sayılı Kanun uyarınca yapılmaktadır.
    18/10/2018 tarihli ve 7148 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 29. maddesiyle 4045 sayılı Kanun'un 1. maddesine ikinci fıkrası olarak “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arşivlerinden ve elektronik bilgi işlem merkezlerinden bilgi ve belge almaya, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinin beşinci ve 231 inci maddesinin onüçüncü fıkraları kapsamında tutulan kayıtlara ulaşmaya, Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturma sonuçlarını, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile kesinleşmiş mahkeme kararlarını almaya yetkilidir.” hükmü eklenmiştir.
    Söz konusu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru neticesinde Anayasa Mahkemesinin 19/2/2020 tarih ve E:2018/163, K:2020/13 sayılı kararında yer alan "11. Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere “...adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil; telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, IP adresi, e-posta adresi, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler…” kişisel veri olarak kabul edilmektedir (AYM, E.2013/122, K.2014/74, 9/4/2014; E.2014/149, K.2014/151, 2/10/2014; E.2014/74, K.2014/201, 25/12/2014; E.2014/180, K.2015/30, 19/3/2015; E.2015/32, K.2015/102, 12/11/2015). 12. Bu bağlamda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla elde edilen veriler kişisel veri niteliğindedir. Dava konusu kural, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler tarafından güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kişilerin kişisel veri niteliğindeki özel hayatı, iş ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilerinin alınmasına, hakkındaki suç işlediğine dair iddiaların değerlendirildiği Cumhuriyet savcılığı, hâkim veya mahkeme kararlarının tutulduğu kayıtlara ulaşılmasına ve bu kayıtların kullanılmasına imkân tanıması nedeniyle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sınırlama getirmektedir. 13. Anayasa’nın 20. maddesi uyarınca kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Anayasa’nın 13. maddesinde de “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmüne yer verilerek temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir. Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleri uyarınca kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını sınırlamaya yönelik kanuni bir düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerekir. 14. Esasen temel hakları sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye bağlanan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinde, kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154). Dolayısıyla Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye bağlanan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır. 15. Anayasa'nın 129. maddesinin birinci fıkrasında memurlar ve kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülükleri düzenlenmiştir. Belirtilen husus gözetilerek kamu görevinde çalıştırılacak kişiler bakımından güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması yönünde düzenlemeler getirilmesi kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Ancak bu alanda düzenleme öngören kuralların kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbirler uygulama ve özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak göstermesi ve muhtemel kötüye kullanmalara karşı yeterli güvenceleri sağlaması gerekir. 16. Kuralda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli olanların bu kapsamda kişisel veri niteliğindeki bilgilere ulaşması öngörülmüşken Kanun’da bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına, bu bilgilerin ne suretle ve ne kadar süre ile saklanacağına, ilgililerin söz konusu bilgilere itiraz etme imkânının olup olmadığına, bilgilerin bir müddet sonra silinip silinmeyeceğine, silinecekse bu sırada izlenecek usulün ne olduğuna, yetkinin kötüye kullanımını önlemeye yönelik nasıl bir denetim yapılacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Diğer bir ifadeyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli ve öngörülebilir kanuni güvenceler belirlenmeksizin, kuralla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli olanların bu soruşturma ve araştırma kapsamında kişisel veri niteliğindeki bilgileri almakla yetkili oldukları belirtilmiştir. 17. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına, işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleriyle bağdaşmamaktadır." gerekçesiyle ilgili hükmün iptaline karar verilmiştir.
    Anayasa Mahkemesi söz konusu iptal kararından öncede 7/02/2019 tarih ve 2014/7256 başvuru numaralı "Fatih Saraman" ve 29/05/2019 tarih ve 2014/15365 başvuru numaralı "Turgut Duman" kararları ve benzer nitelikli diğer kararları ile 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (A) bendinin (8) numaralı alt bendinin iptali istemiyle açılan davada 4045 sayılı Kanunun kanunilik şartını sağlamadığı sonucuna ulaşmıştır.
    Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararları ve yukarıda belirtilen iptal kararı gerekçeleri de dikkate alınarak 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu kabul edilmiş ve bu Kanun 17/04/2021 tarih ve 31457 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
    Söz konusu Kanunun genel gerekçesinde "Bu Kanunun hazırlanmasındaki temel gerekçe, oluşan hukuk boşluğunun Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarında gösterdiği gerekçeler de dikkate alınarak adil ve tarafsız bir güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sisteminin kurularak giderilmesidir. Kanun hazırlanırken Anayasa Mahkemesi iptal kararları, mevcut uygulama tecrübeleri, diğer ülke mevzuatları yargı kararları incelenip dikkate alınmış ve düzenlemenin değişiklik taslağı yerine yasa yapım tekniğine daha uygun olacağı düşünülerek müstakil bir kanun olarak yapılması tercih edilmiştir." ifadesine yer verilmiş ve Kanunda Anayasa Mahkemesinin vurgulamış olduğu kişisel verilerin korunmasına ilişkin temel ilkeler, kişisel veri güvenliği ve gizliliği, kişisel verilerin silinmesi ve yok edilmesi ile bunlara aykırı davrananlara ilişkin cezai hükümler düzenlenmiştir.
    Uyuşmazlık konusu olayın çözüme kavuşturulması için Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce tesis edilen işlemlere karşı açılan ve halen görülmekte olan davaların Anayasa Mahkemesi kararlarından ve 7315 sayılı yeni düzenlemeden nasıl etkileneceğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
    Bilindiği üzere Anayasa'nın 153. maddesinin 5. fıkrasında iptal kararlarının geriye yürümeyeceği, 6. fıkrasında ise yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı düzenlenmiş olup, sadece hüküm fıkrasının değil gerekçesinin de hüküm fıkrasıyla bir bütün oluşturmasından dolayı bağlayıcı olduğu sonucuna ulaşılabilir. Nitekim, Anayasa Mahkemesi de yerleşik içtihat haline gelen birçok kararında gerekçelerinin bağlayıcı olduğunu belirtmiştir (AYM 24/05/1988 tarih ve E:1988/11, K:1988/11 sayılı ve 27/10/2011 tarih ve E:2011/60, K:2011/147 sayılı vb. Kararları).
    Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen karar gerekçelerinde kamu görevine alınmada öngörülen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması yönündeki iradenin hukuka aykırı olduğuna ilişkin herhangi bir gerekçenin yer almadığı, kamu görevinde çalıştırılacak kişiler bakımından güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması yönünde düzenlemeler getirilmesinin kanun koyucunun takdirinde olduğunun belirtildiği, ancak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına, işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkelerin saptanmadığının vurgulandığı görülmekte olup, kanun koyucu tarafından, Anayasa Mahkemesinin kararlarında yer alan gerekçeler dikkate alınmak suretiyle 4045 sayılı Kanun'da değişiklik yapmak yerine 7315 sayılı Kanun'un hazırlandığı ve yürürlüğe konulduğu görülmektedir.
    Bu durumda, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarındaki kanuni düzeyde eksik düzenleme bulunduğu yolundaki gerekçeler dikkate alınmak suretiyle kanun koyucu tarafından 7315 sayılı Kanun'la yeni düzenleme yapılarak bu konudaki eksiklikler giderildiğinden; kişisel verilerin güvenliğinin sağlanması ve özel hayatın gizliliğinin korunması amacına yönelik anılan Kanun ile getirilen çerçeve de dikkate alınarak, uyuşmazlığın esasının tekrar incelenmesi gerekmektedir.
    Nitekim Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 05/11/2020 tarih ve Yd itiraz no:2021/303 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
    Uyuşmazlık konusu olayda, Emniyet Genel Müdürlüğü birimlerince güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapıldığı, bu kapsamda arşiv araştırmasının konuları arasında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına ilişkin bilgi ve belgelere dair kayıtların elde edildiği ve elde edilen bu bilgilerin mesleğe alınma noktasında ayrı bir merci olarak öncelikle Polis Akademisi Başkanlığı Kayseri Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlüğü Yönetim Kurulunda değerlendirildiği, yapılan nesnel ve gerekçeli değerlendirme üzerine davacının eğitimine son verilmesi gerektiği yolunda teklifte bulunulduğu, bunun üzerine Polis Akademisi Başkanlığının 20/06/2018 tarihli işlemi ile davacının ilişiğinin kesildiği, dolayısıyla, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapan birim ile elde edilen verileri değerlendiren birimin farklı şekilde teşkil edildiği anlaşılmakla, bu uygulamaların, 7315 sayılı Kanun'da öngörülen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasında izlenecek yol ve yöntemler ile elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin temel ilkelere ve bu kapsamda anılan Kanun'da yer alan kişisel verilerin güvenliğine ve özel hayatın gizliliğinin korunmasına ilişkin düzenlemeler ile uyumlu olduğu görülmüş olup, ilgili mevzuata uygun olarak tesis edilen bireysel işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
    Bu durumda hukuka uygun Yönetmelik hükmüne dayanılarak tesis edilen bireysel işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın bu kısmının da reddedilmesi gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi