Taraflar arasındaki “ihtiyati hacze itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince “ihtiyati haciz kararının borçlu Ü. Bulut yönünden kendiliğinden kalkmış sayıldığının tespitine ve ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına” dair verilen 22.03.2012 gün ve 2012/449-450 D.İş sayılı kararın incelenmesi Karşı taraf/İhtiyati haciz isteyen/Alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 13.06.2012 gün ve 2012/7373-10407 sayılı ilamı ile;
(...Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/03/2012 tarih ve 2012/449-2012/450 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili, ihtiyati haciz talebine dayanak bonodaki keşideci imzasının sahte olup müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İhtiyati haciz isteye alacaklı vekili, müvekkilinin itiraz eden borçlunun oğlu olan ve bu aşamada itirazı olmayan diğer borçlu Nurettin Bulut"a büyük baş hayvan sattığını ve itiraz eden Ünver Bulut"un da bonoya kefil olarak imza attığını ve N. B."un bonoyu imzalı şekilde müvekkiline teslim ettiğini, itiraz eden borçlunun itirazının yargılamayı gerektirir davaya konu edilecek bir husus olduğunu savunarak talebin reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, alacaklı vekilinin 29/02/2012 tarihinde Konya 8. İcra Müdürlüğünün 2012/2646 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığı, aynı gün de işbu icra dosyasından hiç söz etmeksizin ihtiyati haciz kararı talep ettiği ve mahkemece 01/03/2012 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiği, söz konusu takibin ihtiyati haciz kararından önce olup ihtiyati haciz kararının başlamış takip dosyası üzerinden infaz ettirilemeyeceği, ihtiyati haciz karar tarihi olan 01/03/2012 tarihinden itibaren on gün içerisinde Konya Nöbetçi İcra Müdürlüğünden ihtiyati haciz kararının infazı da istenilmediği, dolayısıyla ortada süresinde ve usulüne uygun infazı istenmiş bir ihtiyati haciz kararından söz edilemeyeceğinden işin esası tartışılmaksızın itiraz eden borçlu Ü. B."un itirazının kabulüne ve ihtiyati haciz kararının itiraz eden borçlu yönünden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Talep ihiyati hacze itiraza ilişkin olup, mahkemece icra takibine başlandıktan sonra ihtiyati haciz kararı alındığı ve başlamış icra takibinde kararın infaz ettirildiği, bunun İİK"nın 261. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, İİK"nın 261. maddesinde, sadece ihtiyati haciz kararının, kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden infazının istenmesinin mecbur olduğu düzenlenmiş olup, anılan madde de alacaklının ihtiyati haciz kararının infazı için yeni bir icra takibinde bulunması gerektiği belirtilmemiştir. İİK"nın 264.maddesinde de dava açmadan ve icra takibine başlamadan evvel ihiyati haciz kararı alan alacaklının 7 gün içinde takip talebinde bulunmaya mecbur olduğu belirtilmiş olup, anılan madde de ihtiyati haciz kararının verildiği tarih itibariyle derdest olan bir icra takibinde ihtiyati haciz kararının infazının istenmesine engel bir düzenleme de mevcut değildir.
Bu durumda, alacaklının İİK"nın 261. maddesi gereğince, ihiyati haciz kararının derdest olan icra takibinde infazını isteyebileceği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle ihtyati haciz isteyen yararına bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Karşı taraf/İhtiyati Haciz İsteyen/Alacaklı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, ihtiyati haciz kararına itiraza ilişkindir.
Alacaklı vekili, borçluların verdiği bononun ödenmediğini iddia ederek ihtiyati haciz talebinde bulunmuş; Mahkemece, talebin kabulü ile ihtiyati haciz kararı verilmiştir.
Aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen/borçlulardan Ü. B. vekili, yasal süre içersinde verdiği dilekçe ile; ihtiyati haczin dayandığı sebebe itirazda bulunmuştur.
Bu şekliyle, isteğin yasal dayanağı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 4949 sayılı Kanunla değişik 265.maddesidir.
Mahkemece, bu itiraz üzerine yapılan duruşma sonunda verilen 22.03.2012 tarihli kararla davalı borçlu Ünver Bulut’un itirazının kabulü ile Ü. B. yönünden ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İhtiyati Haciz talep eden (alacaklı) vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmuştur.
Mahkemece önceki kararda direnilmiş; direnme kararını ihtiyati haciz isteyen alacaklı vekili temyiz etmiştir.
İşin esasının incelenmesine geçilmeden önce, yerel mahkemenin, borçlu vekilinin itirazının kabulü ile Ü. B. yönünden ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ilişkin, kararını bozan Özel Daire kararının kesin olup olmadığı, dolayısıyla da bu karara karşı direnme olanağı bulunup bulunmadığı, hususu ön sorun olarak ele alınmıştır.
Ön sorunun sağlıklı bir biçimde çözümlenmesi için konuya ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257 ilâ 268. maddelerinde yer almaktadır.
Eldeki uyuşmazlık, ihtiyati haciz kararına itiraz ve buna ilişkin hükmün temyizine ilişkin olmakla, bu hususu düzenleyen hüküm 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 265.maddesidir.
Bu maddenin "İhtiyati Haciz Kararına İtiraz" şeklindeki başlığı ve içeriği, 30.7.2003 tarih ve 25184 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 17.7.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunun 63. maddesiyle değiştirilmiş; böylece,
“İhtiyati haciz kararına itiraz ve temyiz” başlığını alan 265. maddede aynen:
“Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.
(Ek 2. fıkra: 4949 - 17.7.2003 / m.63) Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir.
Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikât yaparak itirazı kabul veya reddeder.
İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı vârit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir.
(Ek son fıkra: 4949 - 17.7.2003 / m.63) İtiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Yargıtay bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. Temyiz, ihtiyati haciz kararının uygulanmasını durdurmaz.”
Hükmüne yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, bu maddede ihtiyati haciz isteminin kabulü halinde borçlunun ve üçüncü kişilerin bu karara itiraz edebilecekleri; itiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yolunun açık bulunduğu, Yargıtay’ın temyiz üzerine verdiği kararın ise kesin olacağı hükme bağlanmıştır.
Şu durumda, mahkemece verilen ihtiyati haciz isteminin kabulüne ilişkin karara borçlunun itirazı üzerine verilen itirazın kabulü yönündeki mahkeme kararına karşı, alacaklı tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine Özel Dairece hüküm altına alınan bozma kararı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 4949 sayılı Kanunla değişik 265.maddesi gereğince kesindir. Kesin nitelikteki bu bozma kararına karşı yerel mahkemece, direnme kararı verilmesi usulen olanaklı değildir.
O halde, kesin nitelikteki Özel Daire kararına uyulması gerekirken açık yasa hükmü göz ardı edilerek önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Bu nedenle, ön sorunun kabulü ile kesin nitelikteki bozmaya uyularak karar verilmek üzere, direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Karşı taraf/İhtiyati haciz isteyen/Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 10.07.2013 gününde, oybirliği ile karar verildi.