23. Hukuk Dairesi 2015/1949 E. , 2016/602 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen sözleşmenin feshi davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 18.12.2014 gün ve 5998 Esas, 8248 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkillerinin dava konusu taşınmazların hisseli maliklerinden biri olduğunu, 2002 tarihli imar uygulamasından önce 37 paftada yer alan çok sayıda müstakil tapulu taşınmazın yeni imar uygulaması sonucu malikleri arasında hisseli hale getirilerek yeni parseller oluşturulduğunu, bunu fırsat bilen davalı ve bir kısım inşaat şirketlerinin hisseli parsellerden satın alarak malik olduklarını, tehdit, baskı ve ikrahla müvekkillerinin de bulunduğu bir çok malikini arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapmaya zorladıklarını, müvekkillerinin de davalının hukuk müşaviri olan dava dışı avukata vakaletname verdiğini ve bu kişinin davalı ile 03.06.2005 tarihli sözleşme yaptığını, ancak sözleşme tarihi itibariyle diğer maliklerle sözleşme yapılmadığından ruhsat alınmasının hukuken mümkün bulunmadığını, bu sırada taşınmazın bulunduğu bölgedeki imar planının iptal edildiğini, sözleşme tarihinden itibaren 8 yıl geçmesine rağmen hukuki ve fiili imkânsızlığın ortadan kalkmadığını ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile tapudaki şerhin iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin tarafların karşılıklı rızaları ile imzalandığını ve sözleşme tarihinde imar planının mevcut olduğunu, diğer maliklerle sözleşme imzalanmasının taliki koşul olduğunu, daimi ve geçici imkânsızlık hali olmadığını, imar planının iptal edildiği hususunda kesinleşmiş mahkeme kararı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bölgedeki 18. madde uygulamasının İdare Mahkemesi"nce iptal edildiği, böylece imar, ada ve parsellerin iptal edilmesi nedeni ile mimari proje ve inşaat ruhsatı işlemlerinin yapılmasının mümkün olmadığı, yeni 18. madde uygulaması çalışmalarının başladığı, çalışma tamamlanıncaya kadar imar izni verilemeyeceği, sözleşme her ne kadar geçerli olarak kurulmuşsa da, objektif ifa imkânsızlığı nedeni ile gereğinin yerine getirilemediği, bu nedenle davacının sözleşmenin feshi talebinde haklı olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 18.12.2014 tarih ve 5998 E., 8248 K. sayılı ilamıyla, özellikle tüm paydaş arsa sahipleriyle sözleşme yapılmadığından taraflar arasındaki sözleşmenin kural olarak baştan beri geçersiz olduğu belirtilerek onanmıştır.
Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK"nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme itirazları yerinde görülmemiştir.
2- TMK"nın 692. maddesi gereğince, paylı taşınmaz malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi olağanüstü tasarruflardan sayıldığından, oybirliği ile aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır. Öncelikle sözleşme konusu taşınmaz üzerine arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılabilmesi ve yapılan sözleşmenin paydaşları ve yükleniciyi bağlayıcı olması için tüm paydaşlarca ya da yetkili temsilcilerince sözleşmenin imzalanmış olması veya yapılan sözleşmeye "onay" verilmesi zorunludur. Davalı yüklenicinin taşınmazın diğer paydaşlarıyla sözleşme imzaladığı ya da sözleşme imzalanmayan paydaşların anılan sözleşmeye onay verdiklerine ilişkin herhangi bir savunma ya da delil ileri sürülmediğinden, taraflar arasındaki 03.06.2005 tarihli sözleşmenin baştan beri geçersiz olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda Dairemizce, "Mahkemece, sözleşmenin baştan beri geçersiz olduğu gerekçesiyle sözleşmenin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde sözleşmenin feshine karar verilmesinin doğru olmadığı ve kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerektiği, ancak kararın sonucu itibariyle doğru olduğu belirtilip, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın giderilmesinin, yeniden yargılamaya gereksinim göstermediği belirtilip, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına"" karar verilmesi gerekirken, gerekçeye ilişkin bu açıklama yapılarak onanmasına karar verilmesinin maddi hataya dayalı olduğu anlaşıldığından, Dairemizin anılan onama kararı kaldırılarak, hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrası düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin, karar düzeltme itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Dairemizin 18.12.2014 tarih ve 5998 E., 8248 K. sayılı onama ilamı kaldırılarak mahkeme kararının gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasının 1. bendindeki "feshine" ibaresi çıkarılarak yerine "geçersizliğinin tespitine" ibaresi yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Dairemiz ilamındaki maddi hatanın bu şekilde düzeltilmesine, 03.20 TL harç ve takdiren 261,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 09.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.