22. Hukuk Dairesi 2017/25079 E. , 2019/20389 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, üroloji uzmanı olan davalının müvekkili şirket nezdinde üç yıl süre ile çalışacağını taahhüt ederek sözleşme imzaladığını ancak davalının 13.05.2015 tarihli dilekçesi ile istifa ettiğini bildirdiğini ve tek taraflı bu bildirim ile 08.06.2015 tarihinde işten ayrıldığını, davalının ayrılması nedeniyle müvekkili şirketin önemli ölçüde zarara uğradığını, taraflar arasında imzalanan Ocak 2015 tarihli sözleşmenin 9. maddesinde sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi halinde cezai şart ve tazminat ile ilgili hükümlere yer verildiğini belirterek, sözleşmenin 9.maddesi gereğince ödenmesi gereken cezai şart ve tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, taraflar arasında imzalanan Ocak 2015 tarihli sözleşmede belirtilen 30.000 Avro cezai şartın B.K.420 madde hükmü gereği geçersiz olacağı, taraflar arasındaki sözleşmenin ilk olarak 26.09.2014 tarihinde imzalanıp, Ocak 2015 de yenilendiğinden İş K. 11.madde hükmü gereğince belirsiz süreli akde dönüşeceğinden, davacının cezai şart alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-İş sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şartın koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Cezai şart öğretide, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olarak tanımlanmıştır. (Tunçomağ, Kenan: Türk Hukukunda Cezai Şart, İstanbul 1963)Cezai şart, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 179-182. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, İş Kanunlarında konuya dair bir hükme yer verilmemiştir. İş hukuku açısından Türk Borçlar Kanununun söz konusu hükümleri uygulanmakla birlikte, Dairemizce bazı yönlerden İş hukukuna özgü çözümler üretilmiştir. İş hukukunda “İşçi Yararına Yorum İlkesi”nin bir sonucu olarak sadece işçi aleyhine yükümlülük öngören cezai şart hükümleri geçersiz sayılmış ve bu yönde yerleşmiş içtihatlar öğretide de benimsenmiştir. Hizmet sözleşmeleri açısından cezai şartla ilgili olarak 818 sayılı Yasada açık bir hüküm bulunmaz iken, Dairemizin uygulamasına paralel olarak; 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 420. maddesi “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.” hükmünü getirmiştir. Bu itibarla hizmet sözleşmelerine işçi aleyhine konulan cezai şartlar geçersiz, işçi lehine konulan cezai şartlar ise geçerli kabul edilmelidir.Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez. İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz.
İşçiye verilen eğitim karşılığı belli bir süre çalışması koşuluna bağlı olarak kararlaştırılan cezai şart tek taraflı olarak değerlendirilemez. İşçiye verilen eğitim bedeli kadar cezai şartın karşılığı bulunmakla eğitim karşılığı cezai şart hükmü belirtilen ölçüler içinde geçerlidir.
Gerek belirli gerekse belirsiz iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir. Ancak, sözleşmenin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olması zorunludur. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nun 08.03.2019 tarihli 2017/10 esas 2019/1 karar sayılı kararı ile belirli süreli olarak yapılmış ancak objektif şartları taşımadığı için belirsiz süreli kabul edilen iş sözleşmesinde kararlaştırılan "süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart hükmünün geçerli olduğuna" karar verildiğinden, iş sözleşmesi niteliği itibariyle belirsiz olmasına karşın belirli olarak yapılmış olsa bile haklı bir neden olmadan fesih şartına bağlı cezai şartın geçerliliğine etkisi bulunmamaktadır. Zira, Yargıtay Kanunu"nun 45/5. maddesi “İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerini ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı” hükmünü içermektedir.Türk Borçlar Kanunu"nun 182/son maddesinde ise fahiş cezai şartın hâkim tarafından tenkis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. İş hukuku uygulamasında işçi aleyhine cezai şart düzenlemeleri bakımından konunun önemi bir kat daha artmaktadır. Şart ve ceza arasındaki ilişki gözetilerek, işçinin iktisadi açıdan mahvına neden olmayacak çözümlere gidilmelidir. İşçinin belli bir süre çalışması şartına bağlanan cezalardan, sözleşme kapsamında çalışılan ve çalışması gereken sürelere göre oran kurularak indirime gidilmelidir. Ancak sadece süre oranlamasına göre indirim yapılması yeterli değildir.
Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında düzenlenen Ocak 2015 tarihli iş sözleşmesinin 9. maddesinde ; “A)Bu sözleşme Hekimin Hastanede göreve başladığı tarih itibariyle 3(üç) yıl süre ile geçerlidir. Taraflardan herhangi biri sözleşme süresinin bittiği tarihten sonra sözleşmenin devamını istemezse bu isteğini karşı tarafa süre bitiminden 3 (üç) ay öncesinde yazılı olarak bildirmek zorundadır. Aksi takdirde, bu sözleşme bir (1) yıl aynı şartlarla yenilenmiş sayılır. Ancak, Hekim 3(üç) yıldan önce herhangi bir sebeple ayrılırsa Hastaneye ayrıldığı güne ait kur üzerinden 30bin(otuz bin) avro ödemek durumundadır(Eş tayini nedeniyle olan ayrılma halinde bu tazminat hükmü uygulanmaz). B)Sözleşmeye aykırı uygulamalar olduğu takdirde bu durum karşı tarafa yazılı olarak bildirilir. Bir ay İçerisinde düzeltme yapılmadığı takdirde bu durum haklı fesih nedenidir. Zamanından önce sözleşmeyi fesheden taraf Hekim"in aylık brüt hakedişinin 3 katı tutarında tazminat ödemeyi peşinen kabul etmiş sayılır...”düzenlemesi mevcuttur. Mahkemece sözleşmenin 9. maddesinin (a) bendinde düzenlenen cezai şartın Borçlar Kanununun 420. madde hükmü gereği geçersiz kabul edilmesi isabetli ise de, aynı maddenin (b) bendinde düzenlenen cezai şartın taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirsiz süreli sözleşmeye dönüştüğü gerekçesiyle reddi hatalı olmuştur. Şöyle ki, az yukarıda da açıklandığı üzere Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nun 08.03.2019 tarihli 2017/10 esas 2019/1 karar sayılı kararı ile belirli süreli olarak yapılmış ancak objektif şartları taşımadığı için belirsiz süreli kabul edilen iş sözleşmesinde kararlaştırılan "süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart hükmünün geçerli olduğuna" karar verildiğinden somut uyuşmazlıkta sözleşmenin belirli süreli yada belirsiz süreli olmasının cezai şartın geçerliliğine bir etkisinin bulunmadığının kabulü gerekmektedir. Şu halde; iş sözleşmesindeki cezai şartın geçerli olduğu sonucuna varılmaktadır.
Dosya içeriğine göre davalı istifa ederek işten ayrılmış olup iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini de yöntemince ispatlayamamıştır.Açıklanan nedenlerle, Mahkemece taraflar arasında imzalanan Ocak 2015 tarihli iş sözleşmesinin 9. maddesinin (b) bendinde düzenlenen cezai şart isteminin yerinde olduğu kabul edilerek fesih tarihinden itibaren sözleşmenin sona ermesine kadar kalan süre, davalının işçi oluşu, işçinin ücretinin miktarı da göz önünde bulundurularak makul bir indirim ile talebin hüküm altına alınması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.11.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.