22. Hukuk Dairesi 2017/25089 E. , 2019/20385 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Mahkemece, davacı vekilinin temyiz istemi, temyizin süresi içerisinde yapılmaması gerekçe gösterilerek 23.03.2016 tarihli ek karar ile reddedilmiştir. Temyiz isteminin reddine ilişkin verilen ek karar davacı tarafınca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Somut olayda, Mahkemece davacıya gerekçeli kararın 14.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği, 6100 sayılı Kanunun “hukuki dinlenilme” başlıklı 27. maddesi, Anayasanın hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesi nazara alındığında gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesi gerektiği ve davacının temyiz süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacağı gözetilerek temyizin süresi içerisinde yapılmaması sebebi ile davacının temyiz isteminin reddine dair karar tesisi hatalı olup, Mahkemece verilen EK KARARIN BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin ... Devlet Hastanesi"nin asıl işverenliğinde, diğer davalı şirketlerin alt işverenliğinde 01.05.1995-02.07.2012 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesini emeklilik nedeniyle feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili, husumet itirazında bulunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...Temizlik A.Ş. vekili, müvekkili şirket ile ... Devlet Hastanesi arasında yapılan 01.01.2011 tarihli 2011-2012 yılları hizmet alımına dair sözleşme kapsamında imzalanan belirli süreli iş sözleşmesine istinaden davacının davalı şirket bünyesinde 01.01.2011 tarihinde çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin 02.07.2012 tarihinde istifa ile sona erdirdiği, devamında 07.07.2012 tarihinde iş sözleşmesinin yeniden başlatarak işe devam ettiğini, halen çalıştığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.Davalı ... Ltd. Şti. vekili, zamanaşımı ve husumet itirazında bulunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı ile davalı ... Bakanlığının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında yıllık izin ücretinin hesaplanması noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 01.05.1995-02.07.2012 tarihleri arasındaki çalışma süresine göre; onaltı yıllık kıdemi karşılığı, 16 yılx26 gün=416 gün yıllık izne hak kazandığı ve dosya da davacının yıllık izinlerini kullandığına dair bir belge bulunmadığı belirtilerek 416 gün yıllık izin ücreti alacağı olduğu belirlenmiş ise de; davacının çalışma süresi dikkate alındığında belirtilen şekilde hesaplama yapılması hatalı olmuştur. Mahkemece yapılacak iş davacının çalıştığı süre içinde her yıl hak kazandığı izin süresini tabi olduğu mülga 1475 ve 4857 sayılı İş Kanunlarına göre tespit ettikten sonra davacının toplam kullanılmayan yıllık izinlerini belirlemek ve davacının son ücreti üzerinden yıllık izin ücretini hesaplamak ya da bilirkişiye hesaplattırmaktır. Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmiş olması bozma nedenidir.
3-Taraflar arasında kıdem tazminatına ve yıllık ücretli izin alacağına uygulanacak faizin başlangıç tarihi de uyuşmazlık konusudur.Davacı vekili kısmi dava açmış, taleplerini ıslah dilekçesi ile artırmıştır. Dava dilekçesinde kıdem tazminatı için iş sözleşmesinin feshedildiği tarihten yıllık izin ücreti alacağı içinde dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep ettiği gibi ıslah dilekçesinde de ıslah ettiği miktarlara göre kıdem tazminatı için iş sözleşmesinin feshedildiği tarihten yıllık izin ücreti alacağı içinde dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep etmiştir. Mahkemece ıslah ile arttırılan miktarlar yönünden dava konusu alacaklara faiz yürütülmemiştir. Dava kısmi dava olduğundan dava dilekçesi ile talep edilen miktarlara dava tarihinden ıslah dilekçesi ile talep edilen miktarlara ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. Buna göre dava konusu yıllık izin ücreti alacağına dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Öte yandan 4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14. maddesinin onbirinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda faiz başlangıcı fesih tarihi olmalı iken ıslah edilen kıdem tazminatı tutarı yönünden de faize ilişkin bir hüküm kurulmaması hatalı olmuştur.
4-Diğer yandan Mahkemece davalı ... ile davalı şirketlerin sorumluluğu ile ilgili olarak davacı ile davalı ... arasında doğrudan işçi-işveren ilişkisinin bulunduğu, davacı ile davalılar ... Temizlik ve ... Temizlik arasında ise asıl işveren - alt işveren ilişkisinin bulunduğu belirtilmiş ise de; dosya kapsamına göre, davalı ... ile davalı şirketler arasında 4857 sayılı Yasanın 2/6 maddesi gereğince asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğu ve dava konusu kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağından asıl işveren sıfatıyla davalı Bakanlığın, alt işveren davalı şirketlerle birlikte sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki davacı da dava dilekçesinde Sarayönü Devlet Hastanesi"nin asıl işverenliğinde, diğer davalı şirketlerin alt işverenliğinde çalıştığını beyan etmiştir. Bu durumda, mahkemece talep aşılarak ve yasal düzenlemelere aykırı olarak davacı ile davalı ... arasında doğrudan işçi-işveren ilişkisinin bulunduğunun kabul edilmesi hatalı ise de, hükümde davalı Bakanlığın davalı şirketlerle birlikte dava konusu alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması nedeniyle sonuca etkili olmayacağından bozma sebebi yapılmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı tarafa iadesine, 06.11.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.