Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 07.04.2011 gün ve 2009/573 E., 2011/171 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 15.02.2012 gün ve 2011/2923 E., 2012/1078 K sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, davacının, davalı kooperatif ortağı olduğunu, yönetimce, üyelere iki hisse daha verileceğinin bildirilmesi üzerine davacının da talepte bulunduğunu ve kooperatif banka hesabına 23.02.1988 tarihinde 400,00 TL yatırdığını, yatan bu paranın akıbetinin belli olmadığını ileri sürerek, davacının iki hisse sahibi daha olduğunun tespitini talep etmiş, yargılama sırasında talebini bir hisse ile sınırlandırarak, tespitin tek hisse için yapılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, 30.12.1988 tarihli yönetim kurulu kararıyla davacıya zaten bir hisse daha tahsis edildiğini, davacının yatırdığı paranın iki hisse için yeterli olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ortaklık ilişkisi devam ettiği sürece üye ve kooperatif arasındaki hukuki ilişkiye zamanaşımı süreleri işlemeyeceğinden davalı tarafın bu yöndeki itirazının reddi ile işin esasının incelendiği, davacının 1972 yılında hisse devralarak kooperatife üye olduğu, yönetimce, üyelere iki hisse daha verileceğinin bildirilmesi üzerine davacının, kooperatif banka hesabına 23.02.1988 tarihinde 400,00 TL yatırdığı, yönetimce, tek hisse bedelinin 274,00 TL olması nedeniyle, bu paranın iki üyelik için yeterli olmadığı bildirilerek, davacıya tek üyelik tahsisi yapıldığı, paranın kalan kısmın ise aidat borcundan mahsup edildiği, davacının bu şekilde sahip olduğu ikinci üyeliği ise 06.05.1998 tarihinde üçüncü bir şahsa devrettiği, devirden sonra da davacının, genel kurullarda tek hisse sahibi olarak bulunduğunun tutanaklardan anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kooperatif üyeliğinin hisse sayısının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının, kendi hissesine ek olarak iki hisse daha almak için yaptığı iddia edilen 400,00 TL ödeme dışında, dosyadaki belgelerde mevcut 26.05.1989 tarihinde “son iki hisseye dair” şerhli ve diğer ödemeler ayrıntılı olarak incelenmemiştir. Ayrıca, davacının bir hissesini 31.01.2000 tarihinde kardeşine devri sırasında, kooperatifçe, davacının sadece tek hissesinin kaldığı belirtilmekle, bu tarihten sonra davacının yaptığı aidat ödemelerinin, tek hisseye mi yoksa iki hisseye mi yönelik yapıldığı konusunun kooperatifin tüm kayıt ve belgeler ile banka hesapları araştırılıp, gerekirse yeniden bilirkişi raporu alınarak, oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kooperatif ortağı olan davacının sahip olduğu hisse sayısının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, “davacının davalı kooperatifte bir hisse sahibi iken kooperatif yönetim kurulunun tanıdığı haktan yararlanarak, yeni hisse sahibi olmak amacıyla kooperatife 23/02/1988 tarihinde 400,00 TL para gönderdiği, bir hisse bedelinin 274,00 TL olarak belirlenmesi nedeniyle davacının gönderdiği bedel karşılığında davacıya bir hisse tahsis edilerek bakiye bedelin davacının aidat borçlarına mahsup edildiği, bu durumun 01/04/1991 tarihli yazı ile davacıya bildirilmiş olduğu, 1988 yılından sonra yapılan genel kurullarda davacının iki hisse yönünden temsil edildiği, davacının bu hususta sessiz kalmak suretiyle davalı kooperatifte üç hisse yerine iki hissesi bulunduğu hususunu benimsediği, nitekim bu hisselerden birini 1998 yılında devretmesinin ardından genel kurullarda bir hisse olarak temsil edildiği, davacının bu duruma da karşı koymadığı, bu bakımdan davacının, başından itibaren davalı kooperatifte bir fazla hissesi bulunduğunu bildiği, ikinci hisse yönünden yeterli bedeli göndermemesi nedeniyle ikinci hissesinin tahsis edilmediği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Daire’ce yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yerel mahkemece yapılan araştırmanın karar vermek için yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, davacının kooperatife yapmış olduğu ödemelerin kaç adet ortaklık payına karşılık geldiğinin araştırılmasının hakkaniyete uygun bir sonuç ve hak kaybına sebep olmamak için gerekli olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.07.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.