Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2017/2976
Karar No: 2022/3047
Karar Tarihi: 06.06.2022

Danıştay 10. Daire 2017/2976 Esas 2022/3047 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2017/2976 E.  ,  2022/3047 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2017/2976
    Karar No : 2022/3047

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN_KONUSU : (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi …Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının (… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının) temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı tarafından; Siirt ili, Eruh ilçesi, Bilgili köyü, 2. Motorlu Piyade Bölük Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yaptığı sırada 02/08/2012 tarihinde bölücü terör örgütü ile girilen çatışmada yaralanması sonucu fiziksel ve ruhsal yönden kalıcı sakatlığa maruz kaldığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 20.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesince; davacının yaralanması ile neticelenen olayın, askeri bir görevin ifası sırasında terör örgütü mensuplarının saldırısı sonucu meydana geldiği, idareye yüklenebilecek bir hizmet kusurunun bulunmadığı, olayın bir kamu hizmeti sırasında meydana geldiği dikkate alındığında hizmetle doğrudan doğruya ilgili olduğu, hizmetle zararlı sonuç arasında uygun illiyet bağının bulunduğu, bu nedenle davacıların uğradığı zararların idare tarafından kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca karşılanmasının gerektiği, ancak idari tahkikat raporundan ve tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere bölücü terör örgütünün saldırısı sırasında davacının bölük merkezinde olduğu, çatışmaya bizzat katılmadığı, korkup bağırmaya başlaması üzerine başka bir asker tarafından emniyetli bir yere götürüldüğü, bu esnada heyecandan merdivenlerden düştüğü ve bu düşme neticesinde bacağında şişlik oluştuğu, tedavisi için bölgeye gelen helikopterlerle hastaneye sevk edildiği, davacıya oksijen tedavisi uygulanmasına karar verildiği, ancak davacının bu tedaviyi reddettiği, böylelikle davacının çatışma esnasında kendi eylemi ile düşerek kendisini yaralamış olması, sonrasında uygulanması gereken tedaviyi reddetmiş olması, olay sonrası ortaya çıkan psikolojik rahatsızlıkları dikkate alındığında bu tür olaylarla karşılaşan tüm personelin davacı gibi rahatsızlığa yakalanmaması, davacının fiziki olarak yaralanma derecesi göz önüne alınarak davacının rahatsızlığının oluşmasında bünyesel durumunun da takdiren %80 oranında etkili olduğu kanaatine varıldığı, davacının olay sebebiyle vücut fonksiyon kayıp oranının belirlenmesi için sevk edildiği GATA Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 03/07/2015 tarihli raporda, kronik nitelik kazanmış travma sonrası stres bozukluğuna neden olan rahatsızlığı nedeniyle %12,3 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağının belirtildiği, ayrıca olay nedeniyle davacıya vazife malullüğü aylığı bağlanarak tütün ikramiyesi ve nakdi tazminat ödendiği, bu veriler ışığında maddi tazminatın hesabı için tanzim olunan bilirkişi raporunda, davacının maddi tazminat hak edişinin olmadığının, zararının 355.317,00 TL fazlasıyla karşılandığının belirtildiği, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilir nitelikte görüldüğü gerekçesiyle davacının maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI:Davacı tarafından, Mahkemece verilen kararın Borçlar Kanunu'nun 55. maddesine aykırı olduğu, tütün ikramiyesinin tazminat hesabında yarar kabul edilerek indirim konusu yapılamayacağı, bu konudaki bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının dikkate alınmadığı, adli yardım talebinin kabul edilmiş olması karşısında aleyhine yargılama giderlerine hükmedilemeyeceği ileri sürülmektedir.

    KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI:Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    MADDİ OLAY :
    Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Siirt ili, Eruh ilçesi, Bilgili köyünde bulunan 3. Komando Tugayı 1. Mot. P. Tb. 2. Mot. P. Bl. K.lığı emrinde piyade er olarak askerlik hizmetini yapmakta olduğu sırada 02/08/2012 tarihinde bölücü terör örgütü mensuplarınca yapılan silahlı saldırı sırasında merdivenden kayarak düşmesi nedeniyle dizinde hassasiyet oluştuğu, olay sonrası sol kulakta işitme kaybı ve çınlama şikayetleri ile Siirt Asker Hastanesine, Siirt Devlet Hastanesine ve Ankara GATA Komutanlığına sevk edildiği, olayın hemen akabinde 04/08/2012 tarihinde TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi Başkanlığında yapılması öngörülen hiperbarik oksijen tedavisinin davacı tarafından kabul edilmediği, tedaviyi kabul etmediğine dair yazılı beyanının alındığı, devam eden tedavi sürecinde TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi Başkanlığının 16/08/2012 tarihli raporu ile psikiyatrik rahatsızlığından dolayı 21 gün istirahat verildiği, ardından GATA Komutanlığının 06/09/2012 ve 10/10/2012 tarihli raporlarıyla 1'er ay hava değişimi verildiği, Gümüşsuyu Asker Hastanesinin 08/11/2012 ve 14/11/2012 tarihli raporlarıyla tedavilerinin kıtası hastanesince takibinin uygun görüldüğü, 17/11/2012 tarihinde birliğine katılması gereken davacının birliğine katılmayarak firar takibine alındığı, davacı hakkında Gebze Fatih Devlet Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulunun 09/10/2012 tarihli raporu ile hakkında “astigmatizma, aritmi semptomatik, post travmatik stres bozukluğu, sağ kulakta ileri düzeyde olmak üzere her iki kulakta işitme kaybı, sağ diz fleksiyon kısıtlılığı" tanısıyla “özür durumuna göre %67 oranında tüm vücut fonksiyon kaybı bulunduğu” kararı verildiği, Diyarbakır 2. Hava K.K.lığı Askeri Savcılığının 04/11/2013 tarihli kararı ile firari olan davacının suç tarihlerinde askerliğe elverişli olmadığının tespit edilmesi nedeniyle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Baştabipliğinin … tarih ve … sayılı sağlık kurulu raporu ile “lomber diskopati, sol ileri+ sağ orta derecede sensorinöral işitme kaybı, travma sonrası stres bozukluğu” tanıları ile “askerliğe elverişli değildir" kararı verildiği, raporun 09/07/2013 tarihinde onaylandığı, davacının 24/04/2013 tarihinde terhis edildiği, 27/03/2014 tarihli dilekçe ile davalı kuruma müracaatla maddi ve manevi tazminat isteminde bulunduğu, ancak davalı idarenin yasal süre içerisinde cevap vermemek suretiyle istemi reddetmesi üzerine AYİM'de bakılmakta olan davanın açıldığı, davacının olay sebebiyle vücut fonksiyon kayıp oranının belirlenmesi için Mahkemece sevk edildiği GATA Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 03/07/2015 tarihli raporda, kronik nitelik kazanmış travma sonrası stres bozukluğuna neden olan rahatsızlığı nedeniyle %12,3 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağının belirtildiği, davacıya Milli Savunma Bakanlığı Nakdi Tazminat Komisyonunun … tarih ve … sayılı kararı ile 18.287,03 TL nakdi tazminat ödendiği, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 04/01/2016 tarihli yazısında ifade edildiği üzere; davacının 5434 sayılı Kanun uyarınca vazife malulü olarak kabul edildiği ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca tarafına 01/05/2013 tarihinden itibaren vazife malullüğü aylığı bağlandığı, 5434 sayılı Kanun'un ek 79. maddesi uyarınca tütün ikramiyesi ödendiği anlaşılmaktadır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    27/04/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa'ya eklenen Geçici 21. maddenin (E) bendi hükmüyle, askeri yargı kaldırılmış ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmekte olan dosyalardan, kanun yolu incelemesi aşamasında olanların Danıştay'a, diğer dosyaların ise görevli ve yetkili idari yargı mercilerine bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde gönderileceği hükme bağlanmıştır.
    Anayasanın 121. maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesine göre, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 15/08/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 36. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na eklenen ve 7078 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile kabul edilen Geçici 45. maddede ise; kaldırılan askeri yargı mercilerinde görülmekte olan, tebliğde ve infaz aşamasında bulunanlar ile bu mercilerin arşivlerinde bulunan işi bitmemiş dosyalardan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kanun yolu incelemesinde olanların Danıştaya, diğerlerinin ise Ankara İdare Mahkemelerine gönderileceği kurala bağlanmıştır.
    Uyuşmazlığa ilişkin olarak, "usul kurallarının derhal uygulanırlığı ilkesi" gereğince dava dosyalarının devrini müteakip uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
    Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
    İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
    Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Bu bağlamda, kamu görevlilerinin görevini yaparken, görevi nedeniyle uğramış olduğu zararların da kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Bedensel Zarar" başlıklı 54. maddesinde, "Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4.Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar." hükmü; "Belirlenmesi" başlıklı 55. maddesinde, "Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
    Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.
    5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'nun 56. maddesinde, "Muvazzaf, yedek ve gönüllü erlerin silah altında bulundukları esnada veya celp ve terhislerinde (Serbest sevkler dahil) sevkleri sırasında, yedek subay ve yedek astsubay okulu öğrencilerinin gerek okulda, gerek okuldan evvelki hazırlık kıtasında vazife malulü olmaları halinde, kendilerine, öğrenim durumlarına göre, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinde tespit edilen giriş derece ve kademe tutarlarının, daha önce Devlet Memuriyetinde bulunmuş olanlardan kazanılmış hak aylıkları veya emekli keseneğine esas aylıkları, sözü edilen giriş derece ve kademe tutarının üzerinde olanlara bu aylıkları emeklilik gösterge tablosunda karşılığı olan derece ve kademe tutarının,% 70'i üzerinden aylık bağlanır."; Ek 78. maddesinde, "Bu Kanunun 56 ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64 üncü maddelerine, 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesine ve 2330 sayılı Kanuna veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre harp veya vazife malullüğü aylığı üzerinden aylık bağlananların bu aylıkları, aşağıdaki esaslar dahilinde yükseltilir.(...)Bu maddeye göre yapılan ödemeler her türlü vergi, resim ve harçtan müstesna olup, faturası karşılığında Hazineden tahsil edilir."; Ek 79. maddesinde, "Bu Kanunun 56 ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64 üncü maddeleri, 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesi, 2330 sayılı Kanun veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre harp veya vazife malullüğü aylığı üzerinden aylık bağlananlara, bu madde uyarınca ek ödeme verilir... Bu ödemeler T.C. Emekli Sandığı tarafından ödenmesini izleyen iki ay içinde faturası karşılığında Hazineden tahsil edilir." kuralına yer verilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Dosyanın incelenmesinden; davacının piyade er olarak askerlik hizmetini yapmakta olduğu sırada bölücü terör örgütü mensuplarınca yapılan silahlı saldırı sırasında düşmesi nedeniyle dizinde hassasiyet oluştuğu, hakkında GATA Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 03/07/2015 tarihli raporda, kronik nitelik kazanmış travma sonrası stres bozukluğuna neden olan rahatsızlığı nedeniyle %12,3 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı yönünde görüş bildirildiği, bakılan davada malul olması nedeniyle uğradığı zararların karşılığı olarak fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 20.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesinin istenildiği, dava dilekçesinde davacının maddi tazminat isteminin tedaviye yönelik yol masrafı, gelir kaybı ve beden gücü kaybına bağlı olarak fazladan sarf edilen güç (efor) kaybı karşılığı uğranılan zarara yönelik olduğunun belirtildiği görülmektedir.
    Bu durumda, davacının yol masrafı, gelir kaybı ve güç kaybından doğan zararlarının ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir.
    Davacının yol masrafına yönelik zararının incelenmesi:
    Her ne kadar davacı tarafından tedavi sürecindeki yol masrafları nedeniyle maddi zararının arttığı ve buna ilişkin belgelerin yargılamanın ilerleyen sürecinde sunulacağı iddia edilmişse de bu konuda herhangi bilgi ve belgenin sunulmadığı, dolayısıyla iddianın somut kanıtlara dayandırılmadığı görüldüğünden yol masrafı yönünden Mahkemece verilen maddi tazminatın reddi yolundaki kararda hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
    Davacının gelir kaybı zararının incelenmesi:
    Bakılan davada, davacının maluliyet oranının %12,3 olduğu görülmektedir. Davacının maluliyet oranının %60'tan az olması nedeniyle çalışmaya devam edebileceği göz önünde bulundurulduğunda gelir kaybının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Davacının güç (efor) kaybı zararının incelenmesi:
    Tazminat hukukunda, çağın gereklerine uygun olarak geliştirilen içtihatlarla, kişinin kalıcı sakatlığı nedeniyle uğramış olduğu beden gücü kaybına bağlı olarak gelirinde ve dolayısıyla mal varlığında bir eksilme meydana gelmemiş olsa dahi "güç (efor) kaybı tazminatı" olarak adlandırılan tazminatın ödenmesi gerektiği kabul edilmiştir. Beden gücü kaybına uğrayan kişinin günlük yaşamını ve çalışma hayatını sürdürebilmesi için zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarf ettiği gerçeğinden hareket edilerek zararı, bir anlamda, bu "fazladan sarf edilen gücün" oluşturduğu esası benimsenmiştir. Bu doğrultuda, idari faaliyetlerin neden ve etkisiyle kamu görevlilerinin veya diğer kişilerin güç (efor) kaybına dayanan maddi zararının idare hukukunun ilke ve kuralları uyarınca idarece tazmin edilmesi gerektiği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
    İdare hukuku ilkelerine göre maddi zarar; idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin mal varlığının (patrimuanın) aktifinde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zarar ile elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan toplam zarar olup; bedensel nitelikteki maddi zarar ise, kişinin sağlığına kavuşmak için yaptığı tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalması ya da yok olması nedeniyle elde edeceği gelirde ve gücünde meydana gelen azalmayı ifade etmektedir.
    Uyuşmazlıkta, davacının dava konusu olay nedeniyle % 12,3 oranında bedensel güç kaybına uğradığı, bu nedenle günlük yaşamını ve çalışma hayatını emsallerine ve eskiye nazaran daha fazla güç (efor) sarf ederek sürdürmek zorunda kalması nedeniyle maddi zararının bulunduğu açıktır. Her ne kadar Mahkemece davacının uğradığı zararın %80'lik kısmının "bünyesel zayıflıktan" kaynaklandığı gerekçesiyle maddi zararında belirtilen oranda indirim yapılmış ise de, zararın askerlik hizmetinin neden ve tesiriyle meydan gelmesinin yanı sıra kişilerin mizacından kaynaklı farklılıklarının uğradıkları zararı ve dolayısıyla idarenin sorumluluğunu değiştirmeyeceği dikkate alındığında, bahse konu gerekçede hukuki isabet görülmemiştir.
    Bununla birlikte, bölücü terör örgütü mensuplarının roketatar ve uzun namlulu silahlarla yoğun taciz ateşi ile saldırıda ve sızma girişiminde bulunduğu olayda, davacının bu çatışmada değil, olay nedeniyle duyduğu infal ve panik sonucu merdivenlerden kayarak düşmesi sonucu zarar gördüğü, dolayısıyla zararın meydana gelmesinde %50 oranında müterafik kusuru bulunduğu hususunun da kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, davacının güç (efor) kaybından doğan zararı;
    Aktif dönemde, zarara uğranılan tarihten itibaren içtihadi emeklilik yaşı kabul edilen 60 yaşın sonuna kadar asgari geçim indirimi (AGİ) dahil net asgari ücrete (2022 yılına kadar AGİ dahil, 2022 yılından sonra AGİ hariç olmak üzere) çalışma gücü kaybı olan % 12,3 oranının uygulanması; pasif dönemde ise, davacının 60 yaşını ikmalinden TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenen muhtemel yaşam süresinin sonuna kadar geçecek süre için -bir çalışmanın karşılığı olmaması nedeniyle- AGİ hariç net asgari ücrete yine çalışma gücü kaybı oranının uygulanması suretiyle ortaya çıkacak miktarların toplanması suretiyle hesaplanmalıdır.
    Söz konusu hesaplamada, gelecek yılların asgari ücretlerinin, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte bilinen net asgari ücret miktarının her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle belirlenmesi gerekmektedir.
    Ayrıca yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden, askerlik görevi sırasında yaşanılan olay nedeniyle davacıya 5434 sayılı Kanun'un 56. maddesi uyarınca bağlanan maluliyet aylığı ile Ek 79. maddesi uyarınca yapılacak ek ödemelerin ifa amaçlı ödeme niteliğinde olduğu anlaşıldığından, Mahkemece, yapılan ve yapılacak bahse konu ödemelerin olay nedeniyle davacıya sağlanan "yarar" kapsamında kabul edilmesi ve ayrıca davacıya ödenmiş olan nakdi tazminatın güncellenmek suretiyle ilgilinin zararından indirilerek yapılacak denkleştirme sonucu ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu durumda, Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, müterafik kusur durumu da dikkate alınarak, davacının efor (güç) kaybından kaynaklanan maddi zararının bilirkişi marifetiyle hesaplanarak yeniden bir karar verilmesi gerekmekte olup, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kararında hukuki isabet görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
    2. Davanın reddine ilişkin (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının (… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının) BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın davanın görüm ve çözümünde yetkili SİİRT İDARE MAHKEMESİNE gönderilmesine, kararın … İdare Mahkemesine ve taraflara bildirilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi