Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2019/12332
Karar No: 2022/3054
Karar Tarihi: 06.06.2022

Danıştay 10. Daire 2019/12332 Esas 2022/3054 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/12332 E.  ,  2022/3054 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2019/12332
    Karar No : 2022/3054

    KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
    İSTEYEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, manevi tazminata ilişkin kısmının onanmasına, maddi tazminata ilişkin kısmının bozulmasına dair Danıştay Onuncu Dairesinin 19/04/2019 tarih ve E:2018/3161, K:2019/3161 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı tarafından, ... İlçe Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapmakta iken, 04/08/2004 tarihinde teröristlerin açtığı ateş nedeniyle ağır yaralanması sonucunda uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık 380.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 400.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile Danıştay Onuncu Dairesinin 11/04/2012 tarih ve E:2008/2240, K:2012/1406 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle, davacının maddi zararının hesaplanması amacıyla hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının maddi zararının bulunmadığı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kabulüyle daha önce kabul edilen ve onanarak kesinleşen 6.000,00 TL'lik kısımdan geriye kalan 14.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 27/09/2006 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesince; davacının gelir kaybından kaynaklı bir maddi zararının oluşmadığı bilirkişi raporuyla tespit edilmişse de, güç (efor) kaybı tazminatı olarak adlandırılan tazminatın ödenmesi gerektiğinden, İdare Mahkemesince, davacının güç (efor) kaybı nedeniyle uğradığı maddi zararın, beden gücü kaybına uğradıktan sonra çalıştığı dönemlerde yaptığı görevler ve görev aylıkları dikkate alınarak bilirkişi marifetiyle yeniden hesaplattırılması için kararın maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının bozulmasına, manevi tazminat talebinin kabulüne ilişkin kısmının ise onanmasına karar verilmiştir.

    KARAR DÜZELTME
    TALEP EDENİN_İDDİALARI: Davalı idare tarafından, davacının gerek aktif gerekse pasif dönemde herhangi bir maddi zararının bulunmadığı, kusursuz sorumluluk ilkesine göre manevi tazminata hükmedilmesinin mümkün olmadığı, olayda manevi tazminatın yasal koşullarının oluşmadığı ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ :Karar düzeltme isteminin kabulü ile Mahkeme kararının maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının; davacının uğramış olduğu efor zararının, aktif dönemde asgari geçim indirimi dahil, pasif dönemde asgari geçim indirimi hariç net asgari ücrete maluliyet oranı uygulanarak hesaplanmasına yönelik bilirkişi raporu alınması gerektiğinden bozulmasına, manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının ise onanmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
    Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, davalı idarenin karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 19/04/2019 tarih ve E:2018/3161, K:2019/3161 sayılı kararı kaldırılarak tarafların temyiz istemleri yeniden incelendi:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    MADDİ OLAY :
    ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik Denetleme İstasyonunda polis memuru olarak görev yapmakta iken, 04/08/2004 tarihinde teröristlerin açtığı ateş nedeniyle ağır yaralanması sonucunda, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Süleyman Demirel Tıp Merkezi Yakutiye ve Aziziye Araştırma Hastaneleri Başhekimliğinin … tarih ve … sayılı sağlık kurulu raporu ile Kulak Burun Boğaz yönünden %12, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon yönünden %33, Genel Cerrahi yönünden %20, Ortopedi ve Travmatoloji yönünden %34 oranında kalıcı vücut fonksiyon kaybına uğradığı tespit edilen davacının, Vazife Malüllüğü Tespit Kurulunca 07/07/2007 tarihinde 5434 ve 3713 sayılı Kanunlara göre vazife malulü olduğuna karar verildiği, 21/03/2008 tarihli olurla vazife malulü olarak emekliye sevk edildiği, 2008 yılının Nisan ayına kadar herhangi bir kesinti yapılmaksızın emsali ile aynı miktarda aylık aldığı, 15/05/2008 tarihinden itibaren davacıya 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 21. maddesine göre vazife malulü aylığı bağlandığı, 5434 sayılı Kanun'un Ek 79. maddesi uyarınca tütün ikramiyesi tahakkuk ettirildiği, Emniyet Genel Müdürlüğü Nakdi Tazminat Komisyonunun … tarihli ve … sayılı, … tarihli ve … sayılı kararları ile toplam 16.076,55 TL nakdi tazminat ödenmesine karar verildiği, 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'na 661 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen Geçici 23. madde uyarınca 24/04/2012 tarihinde yeniden idari polisliğe başlayan davacının, olay nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle bakılan davayı açtığı anlaşılmaktadır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun "Yardım" başlıklı 21. maddesinde, "(…) kamu görevlilerinden yurtiçinde ve yurtdışında görevlerini ifa ederlerken veya sıfatları kalkmış olsa bile bu görevlerini yapmalarından dolayı terör eylemlerine muhatap olarak yaralanan, engelli hâle gelen, ölen veya öldürülenler hakkında 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Ayrıca;
    a) Malul olanlarla, ölenlerin aylığa müstehak dul ve yetimlerine bağlanacak aylığın toplam tutarı, bunların görevde olan emsallerinin almakta oldukları aylıklardan; emekli olanların öldürülmeleri halinde ise, dul ve yetimlerine bağlanacak aylığın toplam tutarı ve Kanuna göre kendisine bağlanabilecek emekli aylığından az olamaz. Yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malül olanlar ile ölenlerin dul ve yetimlerine en yüksek devlet memuru aylığı üzerinden, diğerlerine mevcut aylıkları üzerinden, 30 yıl hizmet yapmış gibi emekli ikramiyesi ödenir. Bu bent hükümlerine göre ilgililere fazla olarak yapılan ödemeler, faturası karşılığı ilgili sosyal güvenlik kuruluşlarınca Hazineden tahsil edilir." kuralı yer almaktadır.
    3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'na 661 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen Geçici 23. maddede ise, "1/10/2008 tarihinden önce 3713 sayılı Kanun kapsamında vazife malulü olarak emekli olup meslekten ilişikleri kesilen emniyet teşkilatı personeli, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinden itibaren bir ay içerisinde yazılı olarak talep etmeleri halinde durumlarına uygun boş kadro bulunmak ve atanmak için gerekli olan diğer şartları taşımak kaydıyla yeniden memuriyete alınarak ayrıldıkları rütbe veya statüye uygun bir göreve atanabilirler.
    Bu madde kapsamında yeniden memuriyete alınanların meslekten ilişiklerinin kesildiği tarih ile göreve başladıkları tarih arasında geçen süre rütbe kıdeminde değerlendirilir ve bu kişiler idarece resen emekliye sevk edilemez." kuralına yer verilmiştir.
    Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
    İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
    Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Bu bağlamda, kamu görevlilerinin görevini yaparken, görevi nedeniyle uğramış olduğu zararların da kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    A-) Kararın Manevi Tazminat İsteminin Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi;
    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
    Temyizen incelenen kararın manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    B-) Kararın Manevi Tazminat İsteminin Kesinleşen Kısmına Yönelik Faize Hükmedilmemesine İlişkin Kısmının İncelenmesi;
    Dairemizin 11/04/2012 tarih ve E:2008/2240, K:2012/1406 sayılı bozma kararında, hükmedilen 6.000,00 TL manevi tazminat tutarına idareye başvuru tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiği belirtilmesine rağmen; Mahkemece, kararın davacının 6.000,00 TL'lik manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının kesinleştiğinin belirtilmesiyle yetinilip anılan tutar için idareye başvuru tarihinden itibaren faiz uygulanmasına hükmedilmediği görülmektedir.
    Bu nedenle, kararda, kesinleşen manevi tazminat tutarına idareye başvuru tarihinden itibaren faize hükmedilmemesi nedeniyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

    C-) Kararın Maddi Tazminat İsteminin Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi;
    1- Gelir kaybından kaynaklı maddi zarar :
    Kamu görevlisi olan davacının meydana gelen kazada malul olması nedeniyle vazife malullüğü aylığı bağlanmak suretiyle yasal yaş haddinden önce (erken) emekli edilmesi sonucunda uğradığı maddi zarar, Dairemizin 11/04/2012 tarih ve E:2008/2240, K:2012/1406 sayılı bozma kararında belirtilen esaslara göre hesaplanmış, 3713 sayılı Kanun'un 21. maddesine göre görevdeki emsali polis memurunun aylığından düşük olmamak kaydıyla vazife malullüğü aylığı aldığı da dikkate alınarak gelir kaybından kaynaklı bir maddi zararın oluşmadığı tespit edilmiştir.

    2- Efor kaybından kaynaklı maddi zarar:
    Tazminat hukukunda, çağın gereklerine uygun olarak geliştirilen içtihatlarla, kişinin uğramış olduğu kalıcı bedensel sakatlığının sebep olduğu iş gücü kaybının mevcut işini yürütmesine engel olmamasına bağlı olarak gelirinde ve mal varlığında bir eksilme olmamış olsa dahi "güç (efor) kaybı tazminatı" olarak adlandırılan tazminatın ödenmesi gerektiği kabul edilmiştir. İş gücü kaybına uğrayan kişinin günlük yaşamını sürdürebilmesi ve mevcut işini yapabilmesi için zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarf ettiği gerçeğinden hareket edilerek zararı, bir anlamda, bu "fazladan sarf edilen gücün" oluşturduğu esası benimsenmiştir. Bu doğrultuda, idari faaliyetlerin neden ve etkisiyle kamu görevlilerinin veya diğer kişilerin güç (efor) kaybına dayanan maddi zararının idare hukukunun ilke ve kuralları uyarınca idarece tazmin edilmesi gerektiği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
    İdare hukuku ilkelerine göre maddi zarar; idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin mal varlığının (patrimuanın) aktifinde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zarar ile elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan toplam zarar olup; bedensel nitelikteki maddi zarar ise, kişinin sağlığına kavuşmak için yaptığı tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalması ya da yok olması nedeniyle elde edeceği gelirde meydana gelen azalmayı ifade etmektedir.
    Dava dosyasının incelenmesinden, Mahkemece davacının çalışma gücündeki kayıp nedeniyle görevini ve hayatın olağan akışı içindeki diğer işlerini yerine getirirken daha fazla güç (efor) sarf edip etmeyeceği hususunun belirlenebilmesi için Atatürk Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinden 24/04/2007 tarihli raporun alındığı, ancak söz konusu raporda davacının rahatsızlıklarına ilişkin engel oranlarının her bir uzmanlık dalı tarafından kendi alanlarına yönelik olarak ayrı ayrı belirtilmesine rağmen toplam kalıcı sakatlık oranına yer verilmediği gibi, raporun "engellilik" oranını tespite yönelik olduğu, başka bir ifadeyle raporun düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan (mülga) Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre hazırlandığı anlaşılmaktadır.
    Oysa sürekli çalışma gücü kaybının tespitinde, "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği"nin esas alınması gerekmektedir.
    Bu durumda, İdare Mahkemesince; öncelikle anılan Yönetmeliğe göre davacının olay nedeniyle oluşan rahatsızlıkları sonucu uğradığı toplam çalışma gücü kaybı oranının belirlenmesi için Yönetmelikte belirtilen sağlık hizmet sunucularından yeniden Sağlık Kurulu raporu alınması gerekmektedir.
    Davacının çalışma gücü kaybı oranı tespit edildikten sonra, günlük yaşamını ve çalışma hayatını emsallerine ve eskiye nazaran daha fazla güç (efor) sarf ederek sürdüreceği, aktif dönemdeki (olay tarihinden emekliye ayrılacağı tarihe kadar olan dönemdeki) bu fazladan sarf edilen efordan kaynaklanan maddi zararının, asgari geçim indirimi dahil net asgari ücrete tespit edilecek maluliyet oranı uygulanarak hesaplanmak suretiyle güç (efor) tazminatının bulunması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
    Ayrıca, güç (efor) kaybına dayanan maddi tazminatın hesabında, davacının yasal olarak emekliye ayrılacağı tarihten TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenen muhtemel bakiye yaşam süresinin sonuna kadar geçen pasif devrede de, iş gücü kaybı nedeniyle daha fazla efor sarf ederek yaşamını devam ettirmesi söz konusu olacağından, pasif dönem zararının, asgari geçim indirimi hariç net asgari ücret tutarına tespit edilecek olan maluliyet oranının uygulanması suretiyle hesaplanması gerekmektedir.
    Aktif dönemin işleyecek devre zararı ile pasif dönem zararı hesaplanırken, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte bilinen net asgari ücret miktarı, 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle belirlenmelidir.
    Öte yandan, 01/01/2022 tarihinden itibaren asgari geçim indirimi uygulaması kaldırıldığından, Mahkeme tarafından alınacak bilirkişi raporunda bu durum dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır.
    Davacının efor kaybı zararının yukarıdaki şekilde hesaplanmasından sonra olay nedeniyle yapılan ödemelerden yarar olarak kabul edilip zarar hesabından düşülmesi gerekenlerin de tespiti zorunludur.
    Bu çerçevede; terörle mücadele sırasında yaralanan ve malul olan davacıya 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun uyarınca nakdi tazminat ödendiği, ayrıca 5434 sayılı Kanun'un Ek 79. maddesine göre ek ödeme (tütün ikramiyesi ödemesi) yapıldığı anlaşılmıştır.
    Buna göre, davacıya ödenen nakdi tazminat ile tütün ikramiyesinin, yeniden düzenlenecek bilirkişi raporu tarihindeki güncel değerlerinin "yarar kalemi" olarak kabul edilmesi, dolayısıyla efor kaybı zararı hesabından düşülmesi gerekmektedir.
    Öte yandan, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 21. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin atfıyla 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak vazife malullüğü aylığı bağlanan ve 01/10/2008 tarihinden önce 3713 sayılı Kanun kapsamında 07/07/2007 tarihinde vazife malulü olup emekliye sevk edilerek meslekten ilişiği kesilen davacının, 661 sayılı KHK ile 3201 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 23. madde uyarınca 24/04/2012 tarihinde idari polis olarak çalışmaya başladığı ve bu çalışması karşılığında idari polis görev aylığı almaya hak kazandığı anlaşıldığından; zarar hesabının gerçeğe uygun ve doğru yapılabilmesi için, vazife malullüğü aylığının yanı sıra idari polis görev aylığının da davacıya ödenip ödenmediğinin, bir diğer ifade ile davacının idari polis olarak çalışmaya başladıktan sonra vazife malullüğü aylığının kesilip kesilmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
    Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin mal varlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda mal varlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Bu değerin tespiti, ilgililerin olaydan önceki sahip oldukları malvarlıkları/gelirleri ile olay sonrasındaki mal varlıklarının/gelirlerinin mukayese edilmesini gerektirmekte, bu mukayese neticesinde varsa aradaki fark, ilgilinin olay nedeniyle tazmin edilmesi gereken zarar miktarını oluşturmaktadır.
    Kanun koyucu terörle mücadele kapsamında yaralanarak malul olan kamu görevlilerinin mağduriyetlerini gidermek amacıyla yukarıda sözü edilen hükümleri getirmiştir. Bu çerçevede, 3713 sayılı Kanun'un 21. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca görevdeki emsalinin aylığı düzeyinde vazife malullüğü aylığı alan davacıya, 3201 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi sonucu ayrıca idari polis görev aylığı da ödendiğinin tespiti halinde, idari polis görev aylığı tutarlarının da uyuşmazlığa konu terör olayına bağlı olarak elde edilen bir hak ve bu bağlamda yarar olduğu, dolayısıyla efor kaybı zararı hesabından (idari polis görev aylıklarının ödenmeye başlandığı tarih itibarıyla) düşülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
    Bu durumda, İdare Mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacının çalışma gücü kaybı oranını gösteren sağlık raporu alındıktan sonra, davacının aktif ve pasif dönemde efor (güç) kaybından kaynaklanan maddi zararı ile yarar tutarının bilirkişi marifetiyle hesaplanarak denkleştirme sonucu bulunacak efor kaybı zararının davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE, davacının temyiz isteminin KABÜLÜNE,
    2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA, kesinleşen ... TL manevi tazminata idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz hükmedilmemesine ilişkin kısmı ile maddi tazminata ilişkin kısmının BOZULMASINA,
    3.Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 06/06/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi